Siz de hatırlarsınız, 21 Aralık 2012 tarihinde Mayaların Haab takvimine göre Marduk gezegeni Jüpiter’le güneş arasına girecek, dengeler değişecek ve kıyamet kopacaktı… Oluşacak kıyamet olaylarından...

Siz de hatırlarsınız, 21 Aralık 2012 tarihinde Mayaların Haab takvimine göre Marduk gezegeni Jüpiter’le güneş arasına girecek, dengeler değişecek ve kıyamet kopacaktı… Oluşacak kıyamet olaylarından ise dünyada sadece iki yer etkilenmeyecekti ki bunlardan biri Selçuk’un Şirince Köyü idi… Bu bilginin yayılmasıyla birlikte birden bire ünü artan Şirince’ye turist akını olmuş, Selçuk ve Kuşadası esnafı 2012’nin Aralık ayında mükellef bir bayram yapmıştı. Maya takviminin cilvesi işte… 2012’de her şey bitiyor diye böyle bir balon uçtu gitti. Hal bu ki Mayaların ilacı olsa başlarına çalar, yok olup gitmezlerdi… Aslında dünyada kullanılan tüm takvimler insanların kabullerinden ibaret. Kimisi güneş dönüşümlerini kimileri de ay hareketlerini esas almış. Hepsinin başlangıç noktaları da farklı olaylar. Biz Müslümanlar Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye Hicretini… Romalılar, Roma’nın imarını, Hıristiyanlar Hz. İsa’nın doğumunu, Museviler Hz. Süleyman’ın Peygamberliğini başlangıç kabul ederek, güneş ve ay hareketlerine göre zaman tespiti yapmış işte… Bu kadar değil tabii bilinen takvimler… Biz Türklerin, Sümerlilerin, Çinlilerin, Asurluların hatta Pigmelerin, Kızılderililerin, Zuluların, Kayapoların ve daha birçok insan toplumunun kendine ait takvimleri var… Yani takvimler için kesin, olmazsa olmaz, Allah’ın koyduğu kanun anlayışı yoktur. Hatta bizim eskiler kendi şahsi takvimlerini bile oluşturmuşlardır; “Sarı öküzün buzağıladığı sene”, “Hatça’nın damdan düştüğü yıl”, “Karabaşın Mustıvayı ısırdığı zaman”, “Fadimenin Kör Necminin oğluna kaçtığı sene”, “Buğdayın tarlada kaldığı yıl”… gibi. Yani işin öyle kutsal, felsefi, derin ve manalı bir tarafı pek yok… Bir yerden başlatıyor, ay ve güneşe göre de veriyorsun coşkuyu… Hepsi bu… *** Niye yazdık bunları? Her şeyde çatışıyoruz bari bu takvim ve yılbaşı mevzusu üzerine de çatışma ve gerginlik çıkarmayalım diye… Son olarak kabul ettiğimiz Miladi Takvime göre de dün bir yıl bitip, bugün yeni bir yıla başlıyoruz… Aslında bir yaş daha tecrübe kazanmış, yani ihtiyarlamış oluyoruz. Bunun da bir şekilde içini dolduracağız. Eskiyi bırakıp yeniye bakacağız… Sevineceğiz, umut ve dua edip ve sevdiklerimizle birlikte olacağız. Gayet doğal ve haklı bir durum bu… İsteyen dışarıda çılgınca eğlenecek, isteyen evinde hısım-akrabasıyla geçirecek, isteyen de bol bol dua ve ibadette bulunacak… Paşa gönlünüz nasıl isterse öyle yapın… Zaten bu yazının gazetede yerini aldığı saatlerde çoktan her şey bitmiş olacak… *** Evet bugün 2019’u bitirdik, yepyeni bir yıla girdik 2020… Duam ve dileğim bu yıl yaşadığımız bütün olumsuzlukları, şiddeti, terörü, cinayetleri, savaşları ve her türlü insana yakışmayan davranışı geride bırakıp, güzel bir başlangıçla yeni yıla Merhaba demek. Herkesin, mutlu, sağlıklı ve başarılı olacağı bir yıla adım atmak… Olur mu, olur… Belki de “O sene bu senedir”… Hoş gel 2020… Mutlu Yıllar…