Her birimizin çevre duyarlılığı her boyutu ile şekillenmek zorunda. Bizler yerküre üzerinde devam eden yaşamın birer parçasıyız.

Günlük yaşantımızdan, yaşam alanlarımıza, evimizden mahallemize, atıklarımıza, karbon ayak izimize kadar etraflıca düşünmek, çevre olgusuna kafa yormak mecburiyetindeyiz. Belki küçük dünyalarımızda kendi başımıza sürdüreceğimiz gayretlerimizle çok büyük bir değişim yaratamayız ama her birimiz giderek daha fazla çevreci yaşamı öğrenerek çok büyük değişim yaratabiliriz. Evimizden, sokağımızdan mahallemizden başlamamız gereken bir çabadan söz ediyorsak, bunun ilk adımı hiç şüphesiz yerel yönetimlerde katılımcı olmaktır. Bu, yerel seçimlere girmek, parti kurmak, siyasetçi olmak anlamı taşımaz. Çok önceki yazılarımızda envai çeşit metottan bahsetmiştik. Bunlardan birincisi, bireysel olarak yapabileceklerimiz. Kapımızın önünü süpürmek, çöp yönetiminde kaynağında ayrıştırma prensibini uygulamak, yeşil alanları çoğaltmak yapabileceklerimiz başında yer alır. Suyun elektriğin ziyan edilmemesi, tasarruflu yaşam anlayışı, tüketeceğimiz ürünleri almak, zayi ziyan etmemek gibi önemli adımlar, herkesin tek başına yaşam şekli haline gelebilecek prensiplerdir. İkinci yöntem, yönetime dilekçe ile başvurmaktır. Anayasamız, uluslararası çevre anlaşmaları ve ülkemizde kullanılan çok sayıda ayrıntı ile tesis edilmiş çevre yasaları, kişilerin her birine hak ve ödev yüklemektedir. Mahallemizdeki çöp konteynerlerinin değişmesini, plastik için ayrı, organik çöpler için ayrı, atık yağ, metal ve cam için ayrı, kağıt veya pil için ayrı çöp konteynerlerini talep etmeli, evimizde ayrıştırdığımız  tüm bu farklı materyalleri ait olduğu toplama alanına ulaştırmalıyız. Yerel yöneticiler, muhtarlar, kaymakamlık, ilçe belediyeleri, ilçe tarım ve orman müdürlükleri gibi kurumlardır. 

MECLİS KARARLARI

Bu kurumlarda çalışan kamu görevlileri, her sorunu bilemez, veya vakıf olamazlar. Mahallenizde kamu kurumlarının farkında olmadığı bir kirlilik, kirletme veya yapılması gereken bir düzenleme var ise, bunu yetkili makamlara iletmeniz, 3071 sayılı dilekçe kanunu kapsamında her yurttaşın hakkı ve mesuliyetidir. Belediye meclislerinde aylık toplantılar yapılarak, ilçe yönetimi, genel değerlendirmeler gündeme alınır, herkesi ilgilendiren önemli kararlar verilir. Meclis toplantıları aleni toplantılardır. Ne tekim pek çok yerel yönetim meclis toplantılarını sosyal medya mecralarından canlı olarak yayınlamayı prensip edinmiştir. Fakat buradan takip imkanı olmayan kimseler, bizzat belediye içindeki meclis salonunda gündemi ve alınan kararları dinleme hakkında sahip olduğunu unutmamalıdır. Eğer bunu dahi yapma fırsatınız olmamış ise, o ayın meclis kararını yazılı olarak talep etme hakkınız bulunmaktadır. Alınmış meclis kararlarının itiraz süreleri, askı süreleri bulunur. Birçok teknik hukuki konu, imar kanunları veya çevre düzenlemeleri hakkında bilgi sahibi olamayabilirsiniz. Ancak herkesi ilgilendiren kararlar hakkında endişeleriniz bulunuyor ise, bunu ulaştıracağınız meslek odalarına, barolara iletmek isteyebilirsiniz. Sorun olarak gördüğünüz çevre olayları hakkında, 3071 sayılı dilekçe kanunu haricinde 4982 sayılı bilgi edinme kanunu kapsamında ayrıntılı bilgi alma hakkına da sahipsiniz. Bu sorunun muhatabı olan makamın veya kurumun hangi birim olduğunu bilmiyorsanız ki, bu çok doğaldır, doğrudan ilçe kaymakamlığına dilekçe verip ayrıntılı bildi alabilirsiniz. Her bir dilekçeniz ile gün geçtikçe yasalar ve yasal işleyişten daha fazla bilgi sahibi olursunuz. Gündelik hayatımıza, ben ne anlarım, ben neyi değiştirebilirim fikrinden uzaklaşarak, daha duyarlı ve katılımcı olmanın yollarını arayarak başlayabiliriz. Ve hatta başlamalıyız.