Ketojenik diyet, karbonhidrat kısıtlamasına giderken, alınan yağ miktarının önemli ölçüde artırıldığı ve proteinin orta derecede artırıldığı diyet şeklidir. Azalan karbonhidrat beraberinde insülinin a...

Ketojenik diyet, karbonhidrat kısıtlamasına giderken, alınan yağ miktarının önemli ölçüde artırıldığı ve proteinin orta derecede artırıldığı diyet şeklidir. Azalan karbonhidrat beraberinde insülinin azalmasına ve bu durumda yağ yıkımına neden olur. Yağların yıkımı ile keton cisimcikleri artar. Bu döneme ‘ketozis dönemi’ denir. Yağların yakılması çoğu kişinin istediği bir durum ve bu diyet ile yağlarımız yakılıyorsa neden ketojenik diyet yapmıyoruz düşünceleri çoğu kişinin aklını kurcalıyor. Gelin ketojenik diyetin olumlu ve olumsuz yönlerini beraber inceleyelim; Yapılan çalışmalar ketojenik diyetin epilepsi, otizm, beyin tümörleri, alzheimer, ALS, parkinson hastalığı gibi hastalıkların tedavisinde doktor ve diyetisyen kontrolünde kullanılabilen bir tedavi yöntemi olabileceğini göstermiştir. Bu diyette normal beslenmede alınması gereken proteinden daha fazla protein alınır. Uzun süre sonucunda yüksek protein sağlığınıza zarar verebilir. Proteinli besinler aynı zamanda yağ ve kolesterol içermektedir. Çalışmalar proteini yüksek diyetlerin uzun süre uygulanması halinde karaciğer sağlığı ve kemik erimesi açısından riskli olabileceği de öngörülüyor. 3440 aşırı kilolu ve kilolu katılımcı üzerinde yapılan Rotterdam Çalışması’na göre hayvansal kökenli olmak üzere diyette fazla protein alımı ile karaciğer fonksiyonlarındaki bozulma doğru orantılıdır. Yapılan klinik çalışmalarda obez olan her iki gruptan hayvansal protein alımı yüksek grubun nonalkolik karaciğer yağlanma riskinin %1,5 daha fazla olduğu bulunmuştur. Proteini normalden yüksek bir beslenme programı ile böbrek ve damarlarınızın zarar görmesi riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Washington Üniversitesi'nde yapılan araştırma kapsamında yağlı diyetin etkisini anlamak üzere fareler üzerinde deney yapılmıştır. Anneleri aracılığıyla yüksek yağlı diyete maruz bırakılan birinci ve üçüncü nesil dişi yavrularda veya büyük torunlarda, meme kanseri gelişme riskinin daha yüksek olduğu ve kötü huylu tümörlerin daha önce yerleştiği sonucuna varılmıştır. Son yıllarda yapılan bir başka hayvan çalışması ise yüksek yağlı beslenmenin bağırsak florasında bozulmalara neden olduğunu ayrıca yüksek yağlı beslenmenin yararlı bakterileri azaltıp sağlığımız için zararlı olan streptococcus mitis, lactobacillus animals, enterococcus faecalis gibi bakterileri arttırdığını kanıtlamıştır. 13.475 gebenin gebelik öncesi yağ alım oranları, aldıkları yağların türleri incelenmiştir. Yapılan bu çalışmada gebelik öncesi yüksek hayvansal yağ ve kolesterol alımının gestasyonel diyabet riskini artırdığı gözlemlenmiştir. Beslenme eksikliklerine bağlı potasyum eksikliği görülebilir. Potasyum eksikliğine bağlı olarak bacakta kas krampları gelişebilir. Liften kısıtlı bir diyettir. Bu nedenle lif eksikliğine bağlı olarak konstipasyon (kabızlık) gelişebilir. Kanda ürik asit yükselmesi ve uzun dönemde buna bağlı gelişebilen gut hastalığı riski vardır. Popüler diyetler diyebileceğimiz zayıflama yöntemleri her zaman gündemde olmuştur. Ancak ketojenik diyet zayıflama değil tedavi yöntemidir. Kilo verirken önemli olansa yeterli ve dengeli beslenerek sağlığınızı ve yaşam kalitenizi kazanarak zayıflamaktır.