Daha yeni başladı. Evet; salgın asıl şimdi başladı. Bu satırların kaleme alındığı dakikalarda dünyada hasta sayısı 70 milyona, vefat sayısı ise 1.6 milyona ulaşmak üzeredir. Salgın, başlangıcına gör...

Daha yeni başladı. Evet; salgın asıl şimdi başladı. Bu satırların kaleme alındığı dakikalarda dünyada hasta sayısı 70 milyona, vefat sayısı ise 1.6 milyona ulaşmak üzeredir. Salgın, başlangıcına göre şimdi daha güçlü devam etmektedir. İlk günlerde 1-2 ayda ulaşılan hasta sayısına şimdi 1-2 günde ulaşılmaktadır. Bugünlerde ülkemizdeki ağır hasta sayısı ve vefat oranları salgın başladığından beri en yüksek düzeydedir. Öyle ki, yoğun bakım yatak doluluk oranları yüzde 75-80 aralığındadır. Covid19 ile ilgili son çıkan bilimsel makalelerde yayınlanan bazı yeni bilgilere bakalım: Düşük nem oranı virüsün bulaştırıcılığını kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla, ev ve işyerindeki ideal nem oranının yüzde 40-60 aralığında olması gerektiği belirtilmektedir. Kuzey yarım kürede havaların soğumasıyla birlikte güneş ışınları da azaldı. Böylece soğuk hava nedeniyle kapalı ortamlarda geçirilen zamanın uzaması ve nem oranının düşmesi bulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Hastaların hepsinin aynı oranda bulaştırıcı olmadığı anlaşılmaktadır. Yüzde 20’si bulaşmanın yüzde 80’inden sorumludur. Bunlara “süper bulaştırıcı” denilmektedir. Bir çalışmada, hastaneye yatırılan orta ve ağır tablodaki hastaların yüzde 53’ünde “antifosfolipid otoantikoru” saptandı. Bu antikorun da pıhtılaşmayı tetiklediği düşünülmektedir. Hastalığı geçirenlerde oluşan bağışıklık sistemi hafızasının 6-8 ay kadar devam ettiği, antikor miktarı azalsa da, hücresel bağışıklığın devam ettiği gösterildi. Reenfeksiyon (hastalığı geçirenlerin yeniden hastalanması) oranı net olmasa da, oldukça düşük olduğu belirtilmektedir. Bir yayında bu oran, yüzde 0,31 dir. Yeni bir çalışmaya göre, hastalığı geçirenlerde görülen kalp kası iltihabı (miyokardit) şimdiye kadar belirtilen oranlardan çok daha düşüktür: Yüzde 2’nin altındadır. 79 çalışmanın meta-analizine göre; Covid hastalarında bulaştırıcılık ilk belirtiden 1-2 gün önce başlayıp 5-7 gün devam etmektedir. 9. günden sonra canlı virüs yok olmakta, yani bulaştırıcılık da kaybolmaktadır. Bu veriler nedeniyle dünyada izolasyon süreleri 7–10 güne düşürüldü. Yine aynı çalışmaya göre PCR testi ortalama 17 gün pozitif çıkmaktadır. 83 güne de uzayabildiği bildirilmiştir. Hidroksiklorokin adlı (sıtma ilacı) ilaçla ilgili yeni makaleler yayınlandı. Koruyuculuk ve tedavi açısından bir etkinliğinin olmadığı teyit edildi. Remdesivir, lopinavir ve interferonun da belirgin faydası olmadığı anlaşıldı. Hastalığı geçirenlerde “uzamış Covid” denen 2-3 ay sürebilen, en sık da halsizlik, yorgunluk ve performans kaybının görüldüğü bir tablo oluşmaktadır. Bunun da damar tutulumuna bağlı olduğu anlaşılmaktadır. “Beyin sisi” denen tabloda ise, geçici hafıza kaybı, konsantrasyon güçlüğü, baş dönmesi, baş ağrısı, bilişsel bozukluklar olmaktadır. Molnupiravir adlı daha önceleri grip tedavisinde kullanılan ilacın; 24 saat içinde virüsün bulaşmasını engellediği, ağır hastalığı da önleyebileceği Nature Microbiology dergisinde yayınlandı. İnsan deneyleri devam etmektedir. SON SÖZ: Covid-19 ile yaşamaya alışmalıyız. Bedenimizi korumayı, sağlıklı kalmayı, bağışıklık sistemimizi sürekli hazır tutmayı öğrenmeliyiz. Virüsün yakın bir gelecekte yok olacağını gösteren bir işaret şimdilik yok.