Kozmopolitan, kozmopolitik, mozaik çevre diye tabir edilen yerde doğdum, büyüdüm, Karakterim, kişiliğim buralarda şekillendi. Çok da güzel ve iyi oldu. Kadifekale, Ballıkuyu, Eşrefpaşa, Kako, Yapıcıoğ...

Kozmopolitan, kozmopolitik, mozaik çevre diye tabir edilen yerde doğdum, büyüdüm, Karakterim, kişiliğim buralarda şekillendi. Çok da güzel ve iyi oldu. Kadifekale, Ballıkuyu, Eşrefpaşa, Kako, Yapıcıoğlu, alabildiğince, geniş yelpaze. Politan politik kelimesi geçse de politikayla, günü kurtarmayla alakası yok. O bu şundan, bundan bizden değil, desem olmaz. Demem, diyemem. Ayrımcılığa girer, hiç olmaz, hoş olmaz. İnsanlığa haksızlık, kulluğa ihanet. Önemli olan insan olmak, insan kalabilmek. Her yerde virütik, mikrobik kişilikler, karakter yoksunları her şekil ve şemalde bulunabilir. Ama şu kesin. Aramızı bozamazlar, bozamayacaklar. Sahada, salonda, masada, tribünde, kahvehanede. Ne demişti sevgili peygamberim Hz.Muhammed Veda Hutbesi'nde; 'Beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur' düşünene, anlayana. Yok ki başka bir izahı. İki gün sonra malumunuz mübarek Ramazan Ayı geldi, başlıyor. Eriştirene şükürler, erişenlere de selam olsun. Tutmayan tutamayan tutmak istemeyen tutmaz. Tutan da kendine tutar, başkasına değil. Yüce Yaratan'ın zaten ihtiyacı yok. İftara doğru şekerin düşüp sinirlenip yaratılana, çemkireceğine tutma mesela. Gösteriş için, 'aferin' için, birilerinden olduğunu göstermek için tutacaksan da tutma. Allah bu, Yüceler Yücesi' bilmem nerenin muhtarı değil. Felaketlerde arama Allah'ın büyüklüğü, gücünü, kediye, köpeğe, kuşa, can veren o. Tekme atma, hor görme hiçbir canlıyı, bilmez misin?

HOŞ GELDİ, DOSDOĞRU ANLAYANA

Ekmeği, yemeği çöpe atma nimet, o. Aynaya bak göreceksin, seni bile yarattığına göre vardır bir hikmeti. Oruç tutanın, tutmayanı küçümsemeye hakkı yok. Tutmayan da dikkatli olsun diyemem, saygısızlık yapan hiç görmedim. Canın çekiyorsa yolunu değiştir, karışmaya hakkın yok asıl sabır, takva budur. Oruç tutmak da şanı, nişanıdır. 2.memleketim Diyarbakır'da tanımaktan onur ve gurur duyduğum, çok güzel kent insanlığı yapan öğretmen, hakem, gözlemci Akif Gözmen ile 1.memleketim İzmir'de karşılaşmak, yaşamak, muhabbet edebilmek harika bir duygu. Ayrım gayrım olmadan. Marifet insan kalabilmekte gerisi de teferruat. Selam olsun yüreğinde insan sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi olana. Hala, yıllardır 'Sakız çiğnesem orucum bozulur mu ? ' sorusuna cevap verenler de olacak. Bu nedenle eğitim şart. Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan. Herkese, hepimize hayırlı uğurlu olsun. Layıkıyla tutana Allah kabul etsin, tutamayanlar, tutmayanlara sağlık olsun. Sonuç, karar bizde değil ki, göğe, canlara baksana...

OKULLA SPOR PEKALA YÜRÜR

Kız babası olmak harika. İsteyene nasip olur, inşallah. Layıkıyla yetiştirebilirsek me mutlu bize. Bebişim Elif'im, 15'ini bitirecek. Cinsiyet ayrımcılığı değil benimkisi ama. Yazmadan edeceğim. Kızlarına ayrı bir değer ve de önem verenlere çok hak veriyorum. Eğitim şart, spor da şart. Babası bilmez ama. Elif'im çok iyi yüzüyor, badmintonu çok seviyor. Kız babası Murat Evren Temiz kardeşim var, uzman hekim. Yılların spor insanı. Kaç kuşak sporcunun fiziksel gelişimine katkısı oldu. Şahidim. Sporcu sağlığı üzerine saha doktorluğu yaptı. Evladı Nazlı Karya, babasının izinde gidiyor. Aktif sporcu, eğitimde de başarılı. Hani okulla, spor yürümezdi ? Oluyor işte. Hem de daha güzel oluyor. Nazlı Karya Temiz Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi'nde eğitim görüyor, dersleri, notları harika maşallah dereceleri de var. %90 burslu, bin başarılı öğrencinin arasında. Çok da başarılı tenisçi, altın raket. Daha şimdiden madalya, kupayla doldu Temiz ailesinin evi. Anne Şenay Temiz unutulur mu, asıl kahraman da O. Teşekkürler.

DERİN, DURU, İPEK, NAZLI KARYA

İpek Şakiroğlu, Duru Kılıçcıoğlu, Derin Çetiner. Bu evlatlarımız da hem okulda hem de teniste çok başarılı. Nazlı Karya'nın kankaları. İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcusu, lisanslı. Resim de başarılılar. Aile tamam da. Sporu sevdiren, özendiren, sabırla öğreten, psikolojik destek veren antrenörlerini, beden eğitimi öğretmenlerini yazmadan geçmek olmaz. En baştaki isim. Nazlı Karya'nın ilk antrenörü Oğuz Toplu. Emre Taşkın İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden, Özel İzmir Bahçeşehir Koleji'nde de Erkin Öztürk. Emeği geçen herkesi kutlarım, evlatlarımızın fen teknoloji eğitimi, öğrenimi çok önemli. Sporda da aynen öyle. İpek'e, Duru'ya Derin'e Nazlı Karya'ya her iki alanda da üstün başarılar dilerim, yolları bahtları açık olsun. Ne demişti başımızın tacı Mustafa Kemal Atatürk 'Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. Bu sözün üstüne bir şey de yazılmaz ki. Sevgiyle, saygıyla.

YÜRÜMEK, BİSİKLET VAR İKEN

Araba almadım, almam. Gerek yok, eksik kalsın. Metro, tramvay, vapur, otobüs, dolmuş, taksi var iken. Çok zenginim yani, çok aracım vardır benim. Park yeri, lastiği, aküsü, camı, sileceği, borcu, harcı, vizesi, çizilmesi, çalınması, filan. Yazarken bile bana kal geldi. Sen çok iyi, tecrübeli, usta olabilirsin ya karşıdan gelen ? Uğraş dur, en iyisi mi. Cemreler de düştü. Yürümek var iken, bisiklet var iken. Ne gerek var, arabaya. Bisiklet yolları da var. Araçlılar da saygıyı öğrendi, daha da öğrenecekler. Toplu taşım da yerleri de var. E ne duruyorsun, o zaman binsene. Şahsım yürümeyi tercih ederim Toplu taşım kullanırım. Bir durak sonra bin, bir durak önce in, yürü yeter ki. Yürüyebiliyorken. Ne demişti Morgan Freeman 'Kapitalizm bisikleti sevmez. Çünkü bisiklet sürmek ekonomi için kötüdür. Bisiklet süren insan otomobil almaz, akaryakıt almaz, kasko yaptırmaz, motorlu taşıt vergisi ödemez, arabayı servise götürmez, yedek parça satın almaz ve işin kötü tarafı sağlıklı olur. Sağlıklı insan doktora gitmez, ilaç almaz'. Haklılık payı yüksek.. Önce can önce sağlık. Canını, sağlığını düşün, sonra binmeyi, arabanı. Dört tekerlekli gelir, gider, alırsın, satarsın. Ya canını ya sağlığını ? Gitti mi dönmez geri... SÜPERLERİMİZİ DE YAZALIM Adına süper lig denen, ancak sıfatıyla pek de uyuşmayan ligimizden bahsedelim, birazcık. Bilmiyor, anlamıyor demesinler. Çünkü herkes o ligin uzmanı, süperi. Cinsiyet ayrımcılığı yaptım, pişmanım. Lale Orta, MHK Başkanı. Olmadı, tutmadı, tutmaz da. Elindeki malzeme bu. İlk önce hakemleri değiştirmek gerek. Bunlarla değil, bazı hakemlerle lig bitmez. Orta'nın istifası istenecek. Oldu olacak haziranda seçim var. Hakem İşleri Müdürü Tayfun Özkan gelsin başkanlığa. Üyelerini FİFA'dan gelse de olur. Geçici dönemde. Kulüplerin İstanbul'dakilerin hepsi birer birer sırayla hakemlerden, MHK'den şikayetçi olmaya başladılar. Haklı oldukları yan da var, haksızca baktıkları da. Mesela Galatasaray. Yen, yen nereye kadar ? Kazanırken hakemden şikâyet yok, her şey fevkalade. O aman hakem hatası da olmaz, kazandılar ya. Mesela Fenerbahçe kazandığı halde hakemden dert yanıyor. Haklı da, haksız da. Gözlerinin önünde atılması gereken kendi futbolcuları var, sus puslar anında. Komik oluyorlar aslında. Hakem diyemeyeceğim hakem sıfatı verilen şahıslar, oldukça. Elini arka cebe götürüyor. Bir şey çıkmıyor. Ya boş ya da cesaret yok. Bir çoğu bunu yapıyor. Sarı kart çıkıyor. Böyle hakemlik olmaz. Hakemlik yapılmaz. Zaten kusura bakmasın da. Boylu poslu, bebeksi yüzü var, efendi, kartlarını tribünlere dağıtıyor, jöleliydi saçları şimdi saldı saçlarını. Aaah ah bir de hakem olsa, nerdeee... Süper'deler ya hepsi süper. TFF bıraktırmadan bırak en iyisi, nasıl olsa MHK'ye gelmen garanti. Olmadı yorumcu olursun. Zirvede iken, gündemde iken bye bye, demek gerek.

REHA OTURUNCA HARİKA

90'lı yıllarda çok izledim maçlarını, antrenmanlarını takip ettik Yılmaz Coşkun ve de Zafer Ertem ustalarımla, yanlarında çömez olarak tabii ki de. Yerini gelmişken Sebahattin Erbuğa kaptanıma, ağabeyime rahmet diliyorum. Reha Kapsal o dönemin klas futbolcularından, Altay'ın emektarlarından. Teknik adam oldu, şimdi de ekranlarda futbol yorumcusu. İlk başlarda pek beğenmiyordum, sonradan ısındım, o da açıldı. Şimdi iyi de götürüyor, maşallah. Size saçma gelebilir ama bu benim yorumum, gözlemim. Koltukta otururken daha iyi yorum yapıyor. Ayağa kalkınca, iş bitiyor. Neden, bilemiyorum. Arkada ekranda görüntü olduğu için 'bak' kelimesini çok kullanıyor. Kendini kabul ettirme telaşına giriyor, gerek yok. İhtiyacı da. Yakışıyorsun ekrana Reha hocam, ekrandaki. Eldeki mevcutları görünce. Bir İzmirli olarak arkandayım, yanındayım. Ama rica ediyorum ayakta değil, oturunca konuş. Futbolcu, antrenör iken ayakta, yorumcu olunca, oturunca güzel. Böyle daha güzelsin, imza bir dost Reha hocam.