Yaşamdan sayılmayan iki yıl… Birile...

Yaşamdan sayılmayan iki yıl… Birileri canını hiçe sayarak yaşatmak ister, birileri de insanların yok olması için fütursuzca davranışlarına devam eder. Sağlık Bakanımız, doktorlarımız, sağlık emekçilerimiz, sanatçılarımız. Aşılamaya çağırıyor, birileri de aşının hatta PCR testinin gereksizliğini savunuyor. Taziyeler, düğünler, toplanmalar. Hem de maskesiz sosyal mesafesiz. Mutantlar, varyantlar ve en son “Kıyamet Varyantı”ndan söz edilmeye başlandı. İki doz komünist (Çin), iki de kapitalist (Alman) aşımı oldum, müminlerin de duasını aldım; kendimi ve başkalarını korumak adına. Vakalar 20 binlerde ölüm oranları yüzde 1’in üstünde. Bir haftada bin 680, 1-31 Ağustos tarihlerinde ise beş binden fazla kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Birileri, daha algı yaratma peşinde. Komplo teorisyenleri ise kendini topluma tanıtma peşinde. Bizim Kozluk’ta anlatılan, kendinden söz ettirmek için köyün suyunu pisleyen “Pirenin Oğlu” hikayesi misali. Korona virüsü “aldatmaca” olarak adlandıran ilk kişi olduğunu iddia eden eski bir CIA görevlisi ve komplo teorisyeni olarak bilinen Robert David Steele, virüsten hayatını kaybetti. Canını hiçe sayan doktorlar “Aşı karşıtı olanlara, aşı karşıtı doktorlar baksın” diyerek isyan ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada aktif vakaların yüzde 87’sinin aşısı tamamlanmamış, yatan hastaların ise yüzde 95’inin de aşısı tamamlanmamış kişiler olduğunu belirtmişti. Rahatsızlığım nedeniyle gittiğim Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Taşbakan’ı tanıdığımdan beri EKMUD (Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği) web portalını izlerim. Şu salgın sürecinde bilimsel verilere erişmenin rahatlığını yaşatıyor. EKMUD’un “Pandemiye karşı mücadelenin sürdürülebilirliği açısından önerileri arasında yer alan “burun-boğaz” sürüntü örneği yerine “ağız çalkantı suyu” veya “tükürük” örneği kullanılması, aşı olmaktan kaçınıp test olmayı tercih eden kişilerden her örnek için test ücretinin bir kısmının (en az 20 lira civarı) alınması önerisini dikkate almak lazım. Yeni Eğitim öğretim yılı sancılı mı olacak? Yüz yüze eğitim başlıyor. Karşıyaka’da okullarda sıkı çalışmalar yapıldı. Eğitimde fırsat eşitliğinin giderilmediği/giderilemediği ülkemizde yaklaşık iki yıldır eğitim- öğretimdeki sıkıntılar, lise yerleştirmelerinde ve 2021 YKS ‘de deyim yerinde ise patlak verdi. Liselere yerleştirmelerde LGS’de 300 ve altı puan alan öğrencinin okul başarı notu 90 ve üstü gibi sıkıntılar yaşandı. Sınava giren adaylardan 217 bin 504’ü matematikte ve 312 bini de fende sıfır çekmiş. Barajı geçen aday sayısı geçen yıla göre 500 bin kişi düşmüş, 1 milyon aday sınavın ilk aşaması TYT’de bile baraj altı kalmış. 180 olan baraj puanı düşürüldü. Bu durum eğitim ekonomisinin çarkının dönmesi ve boş bölümlerin olmaması için bir çare miydi? Bütün bunlar bize Türkiye’de eğitim-öğretim sisteminin oluşturulmadığını gösteriyor. Sistemler profesyonel ekipler ile oluşturulur. İşletme yüksek lisansı yapmış biri olarak öğretmenevine beni müdür yardımcısı yapmayıp din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenini müdür yapan bir zihniyet ile sistem oluşturulmaz. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni çok iyi işletmecilik bilgisine sahip olabilir, buna elbette bir sözüm olmaz. Ama pisuarı mekruh diye kaldırıp, WC’de kuyruk oluşturan zihniyeti asla af etmeyeceğim. 1980’li yıllarda yaşadığım acı gerçekler bugünkü birçok rahatsızlığımın başlangıcıymış. O yöneticileri, onları atayanları da asla af etmeyeceğim. Kısacası bir ülkede kendini yönetemeyenlere sınıfı, sınıfı yönetemeyenlere okulu, okulu yönetemeyenlere eğitimin plan ve politikaları hazırlama yetkisi teslim edilirse vah ki ne vah o ülkenin haline. Bana göre eğitim-öğretimde “adamcılık” ülkenin geleceğine ihanettir. Doğmamış torunlarımızın geleceğini çalmaktır.