Günlerdir haber bültenlerinde Doğa Koleji’nde yaşanan krizi izliyoruz. Boru değil, 411 okulu ile Türkiye’nin Milli Eğitim’den sonraki en büyük kuruluşu resmen bir batağa gömüldü. Öğretmenler ve çalı...

Günlerdir haber bültenlerinde Doğa Koleji’nde yaşanan krizi izliyoruz. Boru değil, 411 okulu ile Türkiye’nin Milli Eğitim’den sonraki en büyük kuruluşu resmen bir batağa gömüldü. Öğretmenler ve çalışanlar aylardır maaş alamıyor. Son haftalarda pek çok okulda dersler boş geçiyor. Hoş, öğretmenler ders verseler de, doğalgazı, elektriği, suyu olmayan okula hangi veli öğrenci gönderecek… Düşünsenize yüzbinlerce ebeveyn, iyi yetişsinler diye yememişler-içmemişler bütün birikimlerini bu okula yatırmışlar… Sonuç ortada. O velilerden bir bölümü, okulun devamından umudu kesince çocuğunu alıp bir başka koleje götürdü. Bir bölümü de aynı hüsranı yaşamayacakları okul arayışı içinde… Kapı kapı “geleceği sağlam” bir kolej arıyorlar. Çünkü seçenek çok. Çünkü neredeyse her mahallede bir kolej var artık. Belki felaket tellallığı yapmış olacağım ama bugün olmazsa yarın irili-ufaklı pek çok özel okulu bekleyen son, Doğa Koleji’nden farklı değil. Devletin eğitim sistemi o hale getirildi ki, insanlar bu arayışa mecbur bırakıldı. Hele bir de adrese dayalı kayıt sistemini işin tuzu biberi oldu. Bu sistemin gerekçe gösterilerek imam hatipler için dayatmalar o hal aldı ki. Veliler çaresiz seçenek aramaya başladı. Üzerine bir de bu okullara verilen teşvikler eklenince, herkes eğitimci kesildi memlekette. Kerestecisinden galericisine, kuyumcusundan komisyoncusuna kadar bir alay insan eğitimciliğe soyundu. Sonuç ortada… Eğitim ideal olmaktan çıkıp da ticarete döküldü. Bugün İzmir’de pek çok özel okul yaşama savaşı veriyor. El altından müşteri arıyor. Tabii ki hepsi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Eğitimi ideal görenler, gerçek eğitimci kadrolar tarafından yönetilen okullar dimdik ayakta. Tüccarların okulları ise bugün değilse bile yarın Doğa ile aynı sona mahkum. ** Yıllar önce, özel okul yatırımlarının moda olduğu dönemde bu konuya dikkat çekmeye çalışmıştım. Eczane açmak için eczacılık fakültesi diploması, avukatlık yapmak için hukuk fakültesi diploması gerekirken insan yetiştirmek için yatırım yapanlar için hiç de böyle bir koşul öne sürülmedi. Yönetmelikler sorumlu müdürlerle delindi gitti. Oysa işin başındaki zihniyet tüccarlıktan hiç kopmadı. Bu yüzden ben veli olsam, önce sadece okulların değil, kurucu ve yatırımcılarının da geçmişini araştırırdım.