İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Aralık Ayı üçüncü olağan toplantısı Başkan Tunç Soyer yönetiminde gerçekleşti. Meclis’te Karşıyaka’nın Atakent semtindeki Emlak Bankası 2’nci Etap Konutları’nın imar plan notu tartışıldı. AK Parti’den konunun aceleye getirildiği ve daha detaylı görüşülmesi gerektiği eleştirileri gelirken, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, kararların kendi döneminden önce alındığı ve bölgede yeşil alanların daha fazla olması için böyle bir görüş verildiğini dile getirdi. Konuyla ilgili söz alan AK Parti Meclis üyesi Hüsnü Boztepe, “Atakent mahallesinde 1371 yakın yerleşim alanı var. Yaklaşık 4 bine yakın nüfusu var. Ak Parti’nin yüzde 12 oyu var. Geçen dönemde iki bloğa onay verildi. Bu dönem de bir bloğa yapı izni verdi. Buradaki sıkıntı 1972 yılında yapılaşma başlamış. İmar planlarında 0-20, 0-28 taban aralık hakkı var. Daha sonra yapılan düzenleme ile 0-38, 0-45 plan notu düşülmüş. Buradaki binaların beton ömrünü bittiğini dayanıksız olduğunu söylemişler. Bu alanda kentsel dönüşüm hakkı istiyorlar. Yeşil alan kaybolacak mı, olacak. Çoğu yerde otopark yer altına alınacak. Hak kayıpları olacak. Bizim önerimiz, bunu tekrar iade edelim. Bu yapılan çalışma sonuncunda, hak kaybı olmamasın dedik. Bu alan yamuk binalar, Bayraklı’daki Manavkuyu’daki binalar gibi çürük. Ne acelemiz var, komisyonlarda görüşülsün, 5 ay daha beklesin. Herkese eşit hak verilsin” dedi.

‘GEÇMİŞTEN GELEN HATA DEVAM EDİYOR’

AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal da, “Bir takım çelişkiler var. İzmir’de planlama meselesini İzmir’de bambaşka boyutlara taşımalıyız. Meseleye farklı bir şekilde bakmamız gerektiğini hepimiz söyledik. Bahsedilen alanla gelen ilk planlamalar deprem öncesi hazırlıklar. Şu an İzmir’de bambaşka konular konuşuluyor. Bu alanın içerisinde birileri tarafından müsaade edilmiş üç blok var. Burada çok ciddi bir şekilde kamuya güveni zedelenmiştir. Ortaya çıkan haksızlığı bir şekilde ortadan kaldırmanız gerekiyor. Bir yanlış var. Geçmişten gelen hata devam ediyor. 1300 bağımsız bölümde yaşayan Karşıyakalıya nasıl izah edeceksiniz. Bunun izahı yok. El birliğiyle bu şehri dönüştürelim deyip, birtakım haklar verelim diyoruz. Bu şehrin dönüşmesi gerekiyor. Bir depremde yeniden aynı acıları yaşamayalım. Bunun içerisinde birçok faktör var, bunun bir tanesi de finans. Yatık binalarla ilgili bize gelen talep, bu binalar riskli, yıkılması gerekiyor. İnşaat hakkı artması gerekiyor. Buradaki farkı ne, bu kadar aceleci davranılmaması gerekiyor. Burada haksızlığı giderin. Bu üç blok hakkını verecek. Bundan sonraki adımlarda eşitlikçi davranılması gerekiyor. Bizim itiraz ettiğimiz bir kişiye ya da bir belediyeye özel imtiyazlar verilirken, bir bölgeye bunlar verilmiyor. Asıl mesele bu” diye konuştu.

‘ELMA İLE ARMUTU TOPLAYAMAZSINIZ’

1972 yılı tarihinde yapılan planlamada bina alanının daha fazla yapıldığını ifade eden CHP’li Meclis üyesi Murat Aydın ise, “Mevcut planlamalarda iste taban alanı oturumu daha dar olmuş. Yani 7 dönümlük bir yeşil alana denk geliyor. 1972 planlarında farklı dille yazılmış. 1984’den farklı yazılmış. Bu iki yere ruhsat verilince, o bölgedeki vatandaşlar belediyeye müracaat yaptı. Yapılar çoğalıyor. Konu araştırıldı. Bu süre 1972 planları var mı yok mu diye tartıştık. Üç yerle ilgili ruhsatlandırma planı verildi. O bölgedeki tartışmaları yaptık. Karşıyaka’daki eğik binalarla ilgili gelirsek. Elma ile armutu toplayamazsınız. Bir şeyi diğeriyle karşılaştırırken aynı koşulları sahip olması gerekiyor. Burada esas konu taban alanı daha dar mı olsun, daha mı geniş olsun. Biz burada bunun kararını vereceğiz. Yeşili koruyacağız mı korumayacağız mı bunu oylayacağız” açıklamalarında bulundu.

TUGAY: AMACIMIZ BELİRSİZLİĞİ ORTADAN KALDIRMAK

Konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bu kararı alırken, Karşıyaka’da gerçekten uzun uzun tartışarak aldık. Alelacele bir alınmış bir karar değil. Pek çok vatandaşlarımızın önerileri oldu, bunlarda detaylıca konuşuldu. Bazı şeyler anlaşılmamış. Deprem sonrasında kentsel dönüşüm için alacağımız herhangi bir kararla şu an alacağız bir karar kolaylaştırıcı etkisi yok. O zaman diğer bölgeler ne olacak diye sorarım. En az üçte ikisinin kentsel dönüşüm çalışması gerekiyor. Konuştuğumuz alan sadece 40 binanın olduğu 1972 beri planlarla devam ettirilen alan. Bundan sonraki günlerde meclise iki plan daha gelecek. Hepsinin bir gereksinimiz var. Bunun depremle ilgili bunu bağdaştırmak doğru değil. 1972-1979 yılında Atakent konutlarını kısmı tarif eden konu var. Bu alana rasgele bir yapılar var. Neye göre göre yapıldığına cevap veremeyiz. 1984 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 1/1000’lik bir plan çıkarmış. Bostanlı ve Karşıyaka’yı da onaylamış. Bir şey atlanmış. O alandaki dere kenarı ile ilgili karar alınırken, şu an konuştuğumuz alanla ilgili bir karar alınmamış. Bunun üzerine 2013 yılında bakanlık tarafından planlar tip alanı planları çıkıyor. Yüzde 40 hak veriyor. 2015 yılına kadar hiçbir şey yapılmıyor. 2016 yılında Karşıyaka Belediyesi bu bölgede kitle etüt çalışmalar yapıyor, ruhsat veriyor. Fakat halk tarafından çok yoğun bir şekilde şikayete neden olmuş. Bu bölgenin yeşil dokusunu yok edildiğine yönelik. Üçüncü binanın hikayesi biz göreve geldiğimiz riskli yapı olarak ilan edilmiş ve yıktırılmış. Ön imar onayı alınmış. Biz göreve geldiğimiz bu haldeydi. Bu duruma nasıl karar verelim, Büyükşehir’den görüş istedik. Cevapta, ‘Bu alanda bir belirsizlik var, plan çalışması yapın’ denildi. Taleple birlikte bu noktaya geldik. Bizim amacımız buradaki belirsizliği ortadan kaldırmak” ifadelerini kullandı. “Bizden bir beklenti var. Bunun için bu alanı yapmak istiyoruz” diyerek açıklamalarını sürdüren Tugay, “Yaptığımız ölçümler, Atakent’in tamamını değerlendirdiğimiz zaman, nüfusu yerleşmesi sırasında verilmiş tüm hakları korumaya aldık. Plan kararı almadan önce verilen ruhsatla ilgili eleştirileri dikkate aldık. Bölgenin özellikli ve nitelikli ağaç ve yeşil dokusunu korumak istedik. Vatandaşlarımızın oradaki niteliği korunması konusunda kazanacağına eminim. O dönemde eksik olan plan notu bir yorumla yapılandırılmış. Biz bu konuyu ele aldığımızda oradaki yeşil alanın korunması yönünde karar verdik. Yüce meclisin huzuruna sunduk” diye konuştu. Başkan Tugay ayrıca geçtiğimiz günlerde sel baskınıyla gündeme gelen Mavişehir’in altyapısını sorumluluğunun TOKİ’ye ait olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 34 milyon TL yatırımıyla birlikte Mavişehir’de sel baskınlarının son bulacağını ifade etti.

EŞREFPAŞA HASTANESİ VE FESTİVAL ELEŞTİRİSİ

Aralık ayı son meclis toplantısının gündem dışı bölümünde söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “Korona salgınına yönelik açıklamalarınız var. Korona salgını ülkemizi, İzmir’i de etkiledi. Son dönemlerde alınan tedbirlerle vaka sayısında düşüş olduğunu görüyoruz. Bu şehirde algı yaratma problemi yaşanıyor. Siz sahra hastanelerinin kurulması ile ilgili açıklama yaptınız. Bir şey söylendiğinde ne kadar samimiyiz? Belediyeye ait bir hastane var. Hastane kapasitesi 150 yatak. Hastanede 76 uzman hekim çalışıyor. Dün itibariyle hastanede 11 hasta var. 1 kovid hastası. Geçen yıl 94, bu yıl 114 milyon bütçeden pay ayrılmış. Belediye Başkanı olarak sizler sahra hastanesi kurulsun derken İBB’ye ait bir hastanenin durumu ortada. Samimiyet testi derken bunu kast ediyoruz. Tam kapasite olarak çalışsa, bu hastanede kovid hastaları tedavi edilir olsa... İl Sağlık Müdürlüğü ile bir işbirliği içine girerse evet bu açıklamalarında samimisiniz’ derdik. Şu tabloyla şu açıklamada samimi olmadığınızı düşünüyorum” dedi. Hızal, sözlerine şöyle devam etti: “Belediyenin yaptığı bir mizah festivali var. Bu festivalleri ne için yapıyorsunuz? İzmir’in uluslararası arası tanınırlığını artırmak için yapıyorsunuz. Göreve geldiğiniz ilk günden beri bunu söylüyoruz. Bu kentin başka sorunları var, ondan sonra tanıtım yaparız’ dediğimiz çok oldu. İzmir’i tüm dünyada tanınan bir şehir haline gelmesi hep birlikte çalışmalıyız elbet. Mizah Festivali. Buna diyeceğimiz bir şey yok ama buna benzer organizasyonlardan elde edeceğimiz bütün getirinin yanında kaybetmeyeceğimiz bir şey var. Değerlerimiz. Tarihsel, kültürel, toplumsal değerler…Bu festivali iki karikatürist davet edildi. Sözde sanatçı davet edildi. Fikir özgürlüğü adına bir milletin bütün değerleri ile alay eden, saldıran kişi sanatçı olamaz. Sanatçı olamaz. Sözde sanatçı olur. Bunun İBB yapılmış bir organizasyona davet edilmesini kabul etmiyoruz. Eğer çıkmadılarsa tekrar uyarıyı yapmak istiyoruz. Bu organizasyonu bu kişilerle yapmayınız”

SOYER’DEN HASTANE ELEŞTİRİLERİNE YANIT

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Soyer, tüm meclis üyelerinin konuşmasını dinledikten sonra en son söz aldı. Eşrefpaşa Hastanesi ile ilgili eleştiriye şöyle yanıt veren Soyer, “Eşrefpaşa Hastanemiz Sağlık Müdürlüğü ile birlikte çalışıyor. Temiz hastane olarak kullandıkları için boş yatak olabilir. Deprem sırasında ağır hasar gördü. Bakıma rağmen hizmet vermeye devam ediliyor. 2014’te şehir hastanesinin temeli atıldı, hala bitmedi. 6 sene geçmiş durumda. Bunu bilelim diye söylüyorum” dedi.

‘EVİM, EŞİMLE İLGİLİ İLK KEZ…’

Soyer, Köy-Koop Başkanı olan eşi Neptün Soyer üzerinden kendisine yönelik eleştirilere geniş bir yanıt vererek şunları söyledi: “Affınıza sığınarak evim, eşimle ilgili bir kez derli toplu bir şeyler anlatacağım. Diliyorum ki meclis gündemine gelmez. Meclisin vaktini hiçbir şekilde bunlar meşgul etmez. Niye etik meselesi değil? Benim eşim matematik öğretmeni. Urla Kuşçular, bademlerde yıllarca matematik öğretmenliğini yaptı. Bademlerde rahmetli Türkmenoğlu’nun kooperatifçiliği tanışana kadar...Kooperatifçilik çalışması başlattı. 2012’de önce kadınlardan oluşan bir tarımsal kooperatif kurdu. Önce bu üretici pazarında tezgah açmaya başladı. Kadınlar lokanta açtılar. Ev yemekleri yapmaya başladılar. Kalkınma ajansından hibe aldılar pekmez tesisi kurdular. Sonra geleneksel mutfak açtılar. Ticaret yapmaya başladılar. Sonra tarım bakanlığından kaynak bulup et entegre tesisi açtılar. Biz bundan gurur duyurduk. Köy Koop yönetimine girdi. İzmir başkanlığına seçildi. İki dönem üst üste. Kısa dönem Köy Koop’un genel başkanlığını yaptı. Ben de eşi olarak gurur duyuyorum. İzmir farklıdır. İzmir’de her başarılı kadının arkasında erkek vardır. Ben o erkeğim. İftihar ederim. Seferihisar’da tarımı öne çıkaran çalışmalar yaptım. Mandalinalar hep yerle dökülürdü. Mandalina üretici birliği kurduk. Paketleme tesisi aldık, oraya devrettik. Kurusunu yaptık. Her yere sattık. Fransız arkadaş gelmişti. ‘Sizin bahçe nerede dedi?’ ‘Anlamadım’ dedim. Tek bir mandalina ağacımız olmadı.

‘DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEĞİM’

‘Neptün Hanım’ın ineği sütü yok. Bizim yaptığım şey İBB-köy koop arasında ticaret değil. Ticaret olsa anlarım. Şirkette bir para kazanırsanız sahipleri cebine koyar. Kooperatifte para kazanırsanız o kasaya girer ve ortaklarıyla beraber ya yatırıma gider ya yatırıma gider. Köy-Koop’un doblosu var. 10 yaşın üzerinde…Bir şöförü, bir sekreteri bir müdire hanım var. Tüm Köy-Koop bu. 7 kişi ve yönetim kurulu. Bu kurumsal kapasitesi ile olağanüstü işler yapıyorlar. Köy-Koop İzmir’de Tarım Bakanlığı’na bağlı kooperatiflerin ilk kadın başkanlığını yapıyor. Birim kooperatifler kendi sermayelerini oluştururlar ve kendi ortakları ile yönetirler. Köy-Koop bunların koordinasyonunu sağlar. 10’un üzerinde kooperatifi bir çatı birlik. İşi bu. Düşünün ki ihracat öngörülerek kurulmuş. Kurulduğu yıllarda bunu yapmış. Eşimin hayali. Yine Köy-Koop’u ihracat yapacak kurumsal bir kapasiteyi ulaştırmak. Hangi koltukta oturursam destek vermeye devam edeceğim!

‘KÖY-KOOP PARAYI CEBİNE Mİ KOYUYOR SANIYORSUNUZ?’

“Kamu kurumları kooparatiflerden doğrudan teminle alım yapabiliyor. Tire’den, Bademli’den, Gönenci’den 12 yıldır alım yapmaktadır. Tire Kooperatifi tek süt alımı yapılan kooperatifti. Daha çok yerden süt alacağız dedik. Yaptık da…Artık sadece Tire Kooperatifinden değil Bergama ve Kiraz’daki kooperatiflerden süt almaya başladık. Bergama ve Kiraz belediye başkanları AK Partili... Tire’den neden alımı azalttığımızı söylüyorlar. Neden diğer kooperatiflerden alınmasın. Köy-Koop birliği o parayı cebine mi koyuyor sanıyorsunuz?

‘SİYASETLE ZENGİNLEŞEN SİYASETÇİLERDEN DEĞİLİZ!’

‘Emin olun, biz siyasetle zenginleşen siyasetçilerden değiliz. Otobüs garajını plazaya çevirip izin veren siyasetçilerle, yeşil alanın planın değiştirip gökdelen diken siyasetçilerle ilişkimiz olmaz. Onlara benzemeyiz. Bizim bu tür siyasetçilerle hiçbir benzerliğimiz yoktur. Biz ne zaman hangi parayla mutlu oluruz biliyor musunuz? Eşinden şiddet gören kadın ona iş buluyorsak ve o süpürgeci olarak kendi ekmeğini kazanmaya başlıyorsa onun aldığı maaştan mutlu oluyoruz. Midye dolmayı Mardinli erkekler satar oysa ki kadınlar yapar. Midye restoran kurma hayalini kuruyorlar. O midyeden alınlarını ak sütü gibi helal kazandıkları paradan mutlu oluyoruz. Acil çözüm ekibiyle gittiğimiz mahallede bir muhtarın ‘30 yıldır burada oturuyorum ilk defa bir belediye başkanıyla sokakları geziyorum onun mütevazi taleplerini karşılamaktan mutlu oluyorum.” ‘Cebine haksız kazanç giren siyasetçilerden değiliz çok şükür. Köy Koop’un yasal olarak yönetim kurulu başkanını kimin olduğunun önemi yoktur. Çünkü ticareti yoktur. Siz milyonluk faturaları çıkarıp gösterirseniz bu insafsızlıktır. Onurlu çatı altında canla başla görev yapan meclis üyelerimizin bu şehre güzel hizmetler yapmak istediklerini biliyorum. Bu krizlerle başa çıkmanın yolu el ele vermekten geçiyor. Ancak bu tür söylemlerle samimiyet ortak çalışma iklimini korumak mümkün değil. Gelin İzmir’in sorunlarını birlikte çözelim. Performans, icraat üzerinden yarışalım. Bunu birbirimizi incitmeden mümkün.. Eşle kardeşle uğraşmadan yapmak mümkün. Mevlana'nın vuslat yıldönümünde anıyorum. Onun bir sözünü hatırlatmak isterim. Bizi bilen bilir bilmeyen de kendi gibi bilir Ruhu şad olsun”