Göztepe’de kaynayan kazan Mehmet Sepil’i etkilememiş görünüyor. Taraftarın tepkisi, Giresunspor maçının ardından yaşananlar hiç olmamış gibi Nestor El Mestro hala takımın başında... Sepil de hocamıza...

Göztepe’de kaynayan kazan Mehmet Sepil’i etkilememiş görünüyor. Taraftarın tepkisi, Giresunspor maçının ardından yaşananlar hiç olmamış gibi Nestor El Mestro hala takımın başında... Sepil de hocamıza güvenimiz sonsuz dedi hatta. Yaşanacak her puan kaybı cehennem sıcağını artıracak. Sarı kırmızılarda sorunun kaynağını bulmak yöneticilerin işi. Kadro yetersizse bunun faturası kime kesilecek? Ndiaye mutsuz görüntü çiziyor ve formsuzlaşıyorsa, orta sahada ne hücum ne de savunma işlemiyorsa sorumlusu kim? Yedekten giren oyuncular maçın sonucuna etki edemiyorsa neden oyuna giriyor? Bu soruların yanıtı bulunamazsa Göztepe için reçete hazırlanamaz. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanında Raskolnikov’un yaşadıkları bizi bazı çıkarımlara itmelidir. Bu takımı ligin dibine demir attıracak hale getirenler kendi suçlarının altında ezilebilecekler mi? Takip edip göreceğiz. GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ Altay, sadece 21 dakikada 4 gol birden kalesinde görünce defansif zafiyetler tartışılmaya başlandı. Futbol öyle bir oyundur ki, alınan skorlar güneşi balçıkla sıvamaya benzer. Eninde sonunda da bunun yersiz bir çaba olduğu ortaya çıkar. Yani gördük ki, hücumda yapılan doğru işler gözlerimize perde indirdi. Bir sonraki maçta rakip takım gününde olunca Altay için işler daha da zorlaşıyor. Mustafa Denizli ligin en tecrübeli teknik direktörü. Yardımcısı Mert Nobre... Peki antrenör bazlı düşünürsek, Altay’ın defansif planları nasıl hazırlanıyor? Topu önde oynamaya alışan takımlarda arka alan oyuncuları daha az pozisyon yer ve daha kolay başarılı olur. Ancak top kalenize ne kadar çok yaklaşırsa işler giderek karmaşıklaşır. Altay’da görüntü tam da böyleydi. Gaziantep hücumu artırdıkça defolar ortaya çıktı. Takımın elbette daha çok zamana ihtiyacı var ama beklenti dağları aştı. Milli arada derslere çalışılacaktır. GEÇ OLMASIN İzmir Girişim Grubu’nun ilk toplantısına katıldık. Çoğunluğunu Karşıyakalı iş insanlarının oluşturduğu bu grubu yaz aylarının başında Karşıyaka Spor Kulübü’nün şirketleşme çalışmalarından hatırlayabiliriz. O dönem şartlar elvermedi, beklenen yaşanmadı. Toplantıda da bu konu bahsolundu, yakın zaman için söz konusu projenin rafa kalktığı anlaşıldı. BASİFED Başkanı ve Karşıyaka eski yöneticilerinden Mehmet Ali Kasalı ile yaptığım kısa görüşmede Karşıyaka’nın küme düşme ihtimali sonucu şirketleşmenin gecikmiş olup olmayacağını sordum. Karşıyaka 1912 Derneği’nin de kurucusu olan Kasalı, “Karşıyaka büyük camiadır. Asla dağılmaz, küme bile düşse her zaman yanında olmaya ve desteklemeye devam edeceğiz. Eğer o gün şartlar olgunlaşırsa elbette şirketleşme gündeme getirilir. Doğru zamanın gelmesi gerekiyor” dedi. Bizim İzmirli spor yazarları olarak isteğimiz ve dileğimiz Karşıyaka’nın Göztepe ya da Bucaspor gibi olmaması. Kimse darılıp gücenmesin fakat başka bir takımın ismini değiştirerek camia korunmaz, tarih yaşatılmaz. Kaf Kaf eski günlerine dönecektir. Her geçen maç daha iyiye gidiyor, kupada ve ligde Karabükspor’u yendi. Bugün Orduspor maçı çıkış maçı olsun. Yine de toplantıda soramadığım bir soruyu buradan dile getireyim. KSK Başkanı Turgay Büyükkarcı bu grup ve yaşananlar için neler düşünüyor? İlk fırsaatta kendisine soracağım. Biribiriyle mücadele eden güçler görmektense Karşıyaka için birleşen büyüklerimizi görmeyi yeğleriz. İzmir ve Karşıyaka bunu hakediyor.