TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya'nın oluşturduğu MIKTA'nın, Meksika'nın başkenti Meksiko'da düzenlenen 10'uncu Parlamento Başkanları Toplantısı'nda 'Diyalog Yoluyla Küresel Barışın Geliştirilmesi: Parlamentolar Nasıl Etki Yaratabilir?' başlıklı oturumda konuştu. Numan Kurtulmuş, "İnsanların yaradılışta eşitliği nasıl esas fikir ise, devletlerin de egemenlikte eşitliği esas fikirdir. Bu ikisini esas alan yeni, kalıcı, adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür; hatta mümkün olmanın ötesinde elzemdir, zaruridir." dedi.

Dünyanın önemli bir süreçten geçtiği, büyük tartışmaların, çatışmaların yaşandığı bir dönemde dünyanın farklı coğrafi bölgelerindeki MIKTA üyesi ülkelerin parlamento başkanlarının bir araya gelerek dünya sorunlarına çözüm üretmek için istişare mekanizmaları geliştirilmesinin dünya barışı bakımından önemli olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dünyada karşılaşılan büyük sorunların önemli bir kısmının insan yapımı olduğunu, maalesef başta savaşlar, işgaller ve baskılar olmak üzere insanların ortaya çıkardığı sorunları çözmek için çok dikkatli çalışmak gerektiğini belirtti.

'2023 YILINDA 183 BÖLGESEL ÇATIŞMA YAŞANDI'

Numan Kurtulmuş, "Birleşmiş Milletler’in üç ana sütunundan ikisi büyük hasar almıştır. Bunlardan birisi barıştır, diğeri ise güvenliktir. Artık BM, dünyada barışı ve güvenliği tesis eden bir kuruluş olmaktan çok daha öteye gitmiştir. Uluslararası raporlara göre 2023 yılında 183 bölgesel çatışmayı yaşadığımızı biliyoruz. Birçok insani krizle karşı karşıyayız. Ne yazık ki bunların çözümünde dünya ve küresel sistem artık işlevsiz hale geliyor." ifadelerini kullandı.

CHP'den Büyük Eğitim Mitingi: "Aydınlık yarınları birlikte kuracağız" CHP'den Büyük Eğitim Mitingi: "Aydınlık yarınları birlikte kuracağız"

Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede bütün dünyayı yakından ilgilendiren iki önemli meseleye dikkati çekmek istediğini belirten Kurtulmuş, “Bunlardan birisi hemen kuzeyimizde Rusya ve Ukrayna arasında 3 yıla yakın bir süredir devam eden savaş… Bu savaşın ortaya çıkardığı ağır insani kayıplar gerçekten dünyadaki sistemi ciddi şekilde yaralamaktadır. Bu savaşı çözebilmek için BM ya da başka hiçbir uluslararası kuruluş bir perspektif ortaya koyamamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

'SAVAŞ TOPYEKUN BİR HALE EVRİLEBİLİR'

Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna savaşının sadece iki ülke arasındaki savaş olmanın çok ötesinde Rusya ve Batı arasında topyekun bir savaşa evrilmek gibi büyük bir risk taşıdığını da belirterek, "Ayrıca bu savaşın, sadece askeri anlamda değil gıda ve enerji güvenliği anlamında da dünyaya ne büyük zararlar verdiği ortadadır. Türkiye olarak bu krizin başından itibaren karşılıklı olarak çözüme ulaşılabilmesi için her türlü görüşme ve diplomatik müzakere süreçlerini sonuna kadar açık tutmayı önemli bir hedef olarak telakki ettik. Ama ne yazık ki çok yakınlaşılmış olmasına rağmen her iki ülke arasında bugüne kadar kalıcı ve adil bir barış sağlanamamıştır.” diye konuştu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin güneyinde, İsrail ve Gazze arasında devam eden çatışmaların da sadece bölgesel bir kriz olmanın çok ötesinde küresel, topyekun bütün insanlığı ilgilendiren bir niteliğe büründüğünün altını çizerek, Gazze'de 7 ayı aşkın bir süredir devam eden, İsrail'in artık soykırıma varan ağır katliamları ve insanlık suçlarının 35 bin insanın hayattan koparılmasına sebep olduğunu belirtti.

Bu saldırıların, yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşan büyük bir sivil kayba neden olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Kuvözdeki bebeklerin, 8 milyar insanın gözü önünde çırpına çırpına öldüğü, öldürüldüğü o vahşeti insanlık asla unutmayacaktır. Dolayısıyla dünyanın bu savaştan da devam etmekte olan bu insanlık katliamlarından da ders çıkarması, bir sonuç elde etmesi lazım. Özellikle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda başlatmış olduğu İsrail'e karşı adalet arayışını takdirle karşıladığımızı bir kere daha ifade etmek istiyorum. Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesinin 63. maddesi gereği bizim de bu mahkeme süreçlerine müdahil olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum."

Kurtulmuş, her ne kadar uluslararası sistem Gazze'de devam eden bu insanlık ayıbına karşı sessiz kalsa da dünyanın birçok yerinde; Avrupa ülkelerinde, ABD'de, Latin Amerika, Asya, Afrika ülkelerinde halkların sokaklara çıktığını, üniversite öğrencileri ile entelektüel çevrelerin bu soykırıma karşı sessiz kalmadığını; yeni ve adil bir dünya sistemi kurulması için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye gayret ettiklerini söyledi.

'ULUSLARARASI CAMİA KALICI VE ADİL BİR SİSTEM KURABİLMEK İÇİN ELİNİ KUVVETLENDİREBİLİR'

TBMM Başkanı Kurtulmuş, dini ne olursa olsun, inançlı ya da inançsız; vicdanı olan insanların bu haksızlık karşısında susmadığı ve adalet arayışı içerisinde olduğuna işaret ederek, "İnsanlığın, yeni bir insanlık cephesi oluşturduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İnşallah ümit ediyoruz ki, bütün bu gelişmeler yeryüzünde hep beraber, uluslararası camia, kalıcı ve adil bir sistem kurabilmek için elini kuvvetlendirebilir." diye konuştu.

Dünyada artık yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, "Az evvel Koreli meslektaşımın da ifade ettiği gibi artık büyük güçlerin dünyaya vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Orta güçlerin kendi aralarındaki imkanları seferber ederek; hakkaniyet, adalet, vicdan ve insaf ölçülerinde yeni bir dünyanın kurulabilmesi için mücadele etmesi lazım. Aksi takdirde daha çok uluslararası toplantılarda bir araya gelir, daha çok savaşların yıkıcı sonuçlarını konuşur, daha çok barış arayışları içerisinde milli ve evrensel fikirler etrafında müzakere ederiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, yeni ve adil bir sistemin kurulması için iki temel prensibin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunların en başında insanların yaradılışta eşitliği prensibi gelmektedir. Hiçbir insanın bir diğerine karşı üstünlüğü yoktur. İster rengi, ister dili, ister dini, ister sosyal sınıfı, ne olursa olsun, hiçbir insanın bir diğerinden bir milim üstünlüğü söz konusu olamaz. İnsanların eşitliğini kabul etmeyen, insanlar arasında yaradılıştan bir hiyerarşinin var olduğuna inanan hiçbir görüş, dünyada barışı getiremez. İkincisi ise devletler arasında bir fark yoktur. Büyük devletler, güçlü devletler, zayıf devletler diye bir ayrım asla kabul edilemez. İnsanların yaradılışta eşitliği nasıl esas fikir ise devletlerin de egemenlikte eşitliği esas fikirdir. Bu ikisini esas alan yeni, kalıcı, adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür; hatta mümkün olmanın ötesinde elzemdir, zaruridir. Bu çerçevede bu MIKTA Konferansı'nda da uluslararası sistemde barışı, adaleti, hakkaniyeti nasıl sağlayabileceğimiz üzerindeki bu fikirlerin son derece değerli tartışma alanlarına olduğuna inanıyorum. Ve ümit ediyorum ki burada yapılacak tartışmalar yeni bir dünya sisteminin kurulmasına vesile olur."

'KADIN HAKLARI'NDA ÖNEMLİ MESAFE KAYDETTİK'

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya'nın oluşturduğu MIKTA'nın, Meksika'nın başkenti Meksiko'da düzenlenen 10. Parlamento Başkanları Toplantısı'nın 2'nci oturumu olan ‘Cinsiyet Eşitliği: Parlamenter Zorluklar ve Kapsayıcılık için Stratejiler’ başlıklı oturumda konuştu. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Her alanda kadınların, hem işgücüne katılması hem fikir ve sanat alanına katılması hem kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi; aynı şekilde kadın haklarının sağlanması ve özellikle kadına karşı şiddetin önlenmesinde Türkiye olarak son yıllarda önemli mesafeler kat ettiğimizi sevinerek ifade ediyorum." dedi.

'Gökyüzünün yarısı kadınlarındır' şeklindeki Çin atasözünü aktaran Kurtulmuş, bu atasözünün, hak ve eşitlikleri, kadınlar ve erkeklerin eşit şekilde paylaşması anlamına geldiğine dikkati çekti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, kadını ihmal eden toplumların, varlık ve kalkınmasının yarım olduğunu, gücü ve potansiyelinin yarısından baştan vazgeçmiş olacağını dile getirerek, "Onun için kadınların emeğinin, alın terinin, katkısının, çabasının olmadığı yerde katılımcılık da olmaz, barış da, kalkınma da, gelişme de olmaz. Toplumların huzurlu ve barış içerisinde yaşayabilmesi için kadınların fırsat eşitliğinden azami derece istifade edeceği sistemleri kurmak, siyaset olarak bizlerin boynumuzun borcudur. Siyasette, ekonomide, akademide, bilimde ve sanatta; diğer taraftan da evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında, alın teriyle, emeğiyle, fedakarlığıyla her türlü zorlukların üstesinden gelmeye çalışan kadınların başarılarından da gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı.

'KADIN VE ERKEĞİN BİRBİRİNİ BÜTÜNLEYEN VARLIKLAR OLDUĞUNU DA UNUTMAMALIYIZ'

Kadının toplum hayatına katılımını güçlendirilmesi, bunun önündeki engellerin ortadan kaldırılması, kadına karşı şiddet ve ayrımcılıkla kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Kadının haklarının korunması, toplumsal konumunun ve katılımının güçlendirilmesi hedefine güçlü biçimde destek vermek; değer ve yaşam tarzı dayatmalarına da aynı şekilde karşı çıkmak mecburiyetindeyiz. Kadın ve erkeğin birbirini bütünleyen, tamamlayan, bu sayede hayatın her alanında bir dengenin ve daha güçlü bir potansiyelin hayata geçirilmesini sağlayan varlıklar olduğunu da unutmamalıyız. Toplumun kilit taşı olan aile yapısını ve bu yapı içindeki bireylerin oynadıkları rolleri de bir kenara bırakamayız. Aile ile kadını rol olarak birbirinin karşısında, hatta birbiriyle çatışan, çelişen fonksiyonlar olarak tanımlamak, modern dünyanın en büyük yanılgılarından birisidir. Kadim aile yapısının karşısına kadını yerleştirmek; kadın ve aile arasında duvarlar örmek sadece toplumların geleceğine bir tehdit değil, kadının haklarıyla var olma mücadelesine de büyük bir haksızlıktır."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için atılacak en temel adımın, fırsatlara erişimde eşitliğin sağlanması olduğunu vurgulayarak, erkek ve kadına öncelikle özgürlükler, haklar ve imkanlar bakımından eşit koşullar sağlamak ve böylece ortaya çıkacak fırsatlara eşit katılımı mümkün kılmakla bunun gerçekleşebileceğini işaret etti.

'KADININ STATÜSÜNÜ GÜÇLENDİRMEK İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATIYORUZ'

Kadınların toplumsal hayatın her alanına katılımının kolaylaştırılması, ayrımcı uygulamaların önüne geçilmesi, kadınların erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmasının sağlanması ile özellikle kamu kaynaklarının dağıtılmasında kadınlar ile erkekler arasında adil ve hakkaniyetli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Biz Türkiye olarak insan hakları temelli yaklaşımlarımızın bir gereği çerçevesinde, kadının statüsünü güçlendirmek bakımından özellikle 2002 yılından bu yana önemli adımlar atıyoruz. Kadının statüsünün geliştirilmesiyle birlikte 2009 yılında TBMM'de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nu kurduk ve bu Komisyon uluslararası alandaki bütün faaliyetlerde Türk kadınının katılımını sağlayacak olan, fırsat eşitliğini sağlayacak olan adımların atılması için çabalarını gerçekleştirmekte, mücadelesini vermektedir. Sahip olduğumuz perspektifin, böylece yasama süreçlerine de doğrudan ve kurumsal bir şekilde dahil edilmesini temin etmeye çalıştık. Ayrıca 2010 yılında Anayasa değişikliği çerçevesinde kadınlar dahil olmak üzere çeşitli gruplar için pozitif ayrımcılığa izin veren yeni düzenlemeleri Anayasamızda gerçekleştirdik."

'TBMM'DE 119 KADIN PARLAMENTERİMİZ VAR'

2011 yılında Türkiye'de kadınların ortalama eğitimde kalma süresi 6,5 yılken, bu sürenin geçen yıl 8,5 yıla çıkarıldığını; çalışabilir nüfus içerisindeki kadın istihdamının yüzde 30,4'e, özellikle yüksek eğitim görmüş kadınların iş gücüne katılım oranının ise yüzde 70'e yükseldiğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

“Meksika Parlamentosu kadar böyle rahat bir rakam veremiyoruz. Ama Türkiye'de de kadınların siyasete katılımında son yıllarda önemli bir başarı sağlanmıştır. Şu anda TBMM'de 119 kadın parlamenterimiz var. Bu da yaklaşık olarak TBMM'deki sayının yüzde 20'sine tekabül ediyor. Dolayısıyla her alanda kadınların hem iş gücüne katılması hem fikir ve sanat alanına katılması hem kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi; aynı şekilde kadın haklarının sağlanması ve özellikle kadına karşı şiddetin önlenmesinde Türkiye olarak son yıllarda önemli mesafeler kat ettiğimizi sevinerek ifade ediyorum. Ancak daha yürüyecek çok yolumuz, daha gerçekleştirecek çok hedeflerimiz olduğunu da açık yüreklilikle burada ifade etmek istiyorum. Tekraren ifade etmek gerekirse, kadın ve erkekler birlikte, toplumların diğer yarısını oluşturarak, bir bütünü en iyi şekilde ileriye taşıyabilirler."

ATEŞKESİN ACİLEN SAĞLANMASINI TEMİN ETMEMİZ GEREKİR

Meksika'nın başkenti Meksiko'da düzenlenen 10. Parlamento Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında İsrail ve Hamas arasında devam eden ateşkes görüşmelerini anımsatan Kurtulmuş, bu kapsamda Hamas'ın, Mısır'ın ve Katar'ın inisiyatifleri, Türkiye'nin de telkinleriyle ateşkes konusunda ortaya konulanları kabul ettiği ve ateşkesi imzalamak üzere hazır olduğuna yönelik bilgiyi aldığını anlattı. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan dolayı fevkalade memnun olduğumuzu ifade etmek isterim. Ancak İsrail hükümetinin bu konuda acilen karşılık vermesi ve bütün insanlığın beklediği, bütün uluslararası camianın beklediği bir acil ateşkesin derhal sağlanmasını temin etmemiz gerekir. Bu çerçevede MIKTA ülkeleri parlamento başkanları olarak hem parlamentolar düzeyinde inisiyatif almak hem de hükümetlerimizi harekete geçirerek, İsrail hükümetine baskı yaparak bu barışın bir an evvel sağlanması, böylece 7 aydır bütün insanlığın ortak acısı olan Gazze'deki bu insani dramın sona ermesi, yıkımın sonlandırılması ve bu acil ateşkesin kalıcı bir barışa dönmesi için biz de uluslararası camianın bütün kurumlarını hayata geçirmemiz gerekir. Temennimiz odur ki İsrail hükümeti de inadından vazgeçerek bir an evvel bu barış görüşmesinde olumlu adım atar ve öncelikle acil ateşkesin sağlanması, hızlı bir şekilde insani yardımların da ulaştırılması mümkün olur."

KALKINMA YOLU PROJESİ

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Batı eksenli üretimin artık yavaş yavaş yeni yerlere, yeni üretim merkezlerine kaydığını ve buna paralel olarak da yeni ticaret yollarının gelişmekte olduğunu belirterek, "Yine Türkiye olarak bizim de içinde olduğumuz ve henüz başlangıç safhasında bulunan, Körfez ülkeleri, Irak ve Türkiye'nin üzerinden geçecek olan Kalkınma Yolu Projesi de hem büyük bir transit proje hem büyük bir ticaret ortaklığı hem de ülkeleri birbirlerine yaklaştıran bir proje olmanın ötesinde, bölgesel barışa da imkan sağlayacak önemli bir mekanizma olacaktır." diye konuştu

Kaynak: DHA