2022 yılı aralık ayı içinde son yazımı özellikle Yerli Malı Haftası’na ayırmak istedim. Bizim çocukluk ve öğrencilik yılları...

2022 yılı aralık ayı içinde son yazımı özellikle Yerli Malı Haftası’na ayırmak istedim. Bizim çocukluk ve öğrencilik yıllarımızdan iyi hatırladığım, o yıllarda olduğu gibi ama şimdilerde kutlandığından şüpheye düştüğüm ve mutlaka okullardan başlayarak Yerli Malı Haftası’nın mutlaka kutlanması gerektiğinin ve öneminin savunan birisiyim… TRT Kent Radyosu’nda program yaparken İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Hasan Küçükkurt, konuğumdu. Hasan Küçükkurt her konuşmasında yerli malı ve Yerli Malı Haftası’ndan dem vurarak bu “Yerli malını çocuklarımıza küçük yaşta öğretmeye başlamalıyız” diyordu… Yine sohbetlerimde ve yaptığı toplantılarda yerli malını çok savunan EİB Yaş Sebze ve Meyve Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Yerli malı Türkiye de olduğu gibi yaptığımız ihracatlarda da hem Türkiye’yi tanıtıyor hemde ülkemize döviz kazandırıyor. Ülke ekonomisine büyük katkısı olan ‘Yerli Malı Haftasını’ ve Yerli Malının üretilmesine büyük katkı sağlamamız ve yaygınlaştırmamız gerektiği konusunda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz” diyordu… Başkan Uçak, “Cumhurbaşkanımızın önem verdiği milli sanayide yapılan hamle ne kadar önemliyse, yerli silahımız bizi kurtarıyorsa, her konuda da yerli malı Türk ticaretin ve sanayisini kurtaracaktır” diye anlatıyor… 12-18 Aralık tarihleri okullarımızda, Yerli Malı Haftası olarak kutlanır. Bu ‘Yerli Malı Haftası’ eskilerin diliyle, “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak tanımlanırdı. Türk’ün ürettiği malın değerinin yüksek ve güvenilir olduğu görülürdü… Bu hafta vesilesiyle okullarımızda, ‘Milli Ekonomi Şuuru’ uyandırılırdı! Bu millet, İstiklal Savaşı’nın hemen akabinde, 1923 tarihinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’ni yapması da bunun bir göstergesidir. Türk milletinin temel felsefesi neydi? Ekonomik bağımsızlık olmadan, siyasi bağımsızlık olamazdı! İhracata neler, hangi marka ürünlerimizi ihraç ediyoruz? Caddelerde ve mağazalarda dolaştığımızda, ürpererek ifade etmek isterim? Tekstilden beyaz eşyaya kadar, mağazalarda yabancı markalar dolu… Bunun adı “Uluslararası ekonomik savaş mıdır? Milli sanayide kendi silahlarımızı üretiyorsak kendimize yetecek her konuda da kendi ürünlerimizi üretmeliyiz ve ihraç etmeliyiz. Tıpkı yerli otomuz TOGG’ da yaptığımız gibi... Türk’ün öfkesi varsa o insan, daha fazla çalışır, daha fazla gayret, emek, alın teri sarf ederek fırsatları değerlendirir. Coğrafyamızın, bir baştan öte başa yetişen ürünlerle işaretlendiğini görmekteyiz! O ürünler için artık AR-GE projeleri üzerinde çalışılıyor! Yakın bir gelecekte şehirler, ‘markalarıyla’ tescilli ürünleriyle ön plana çıkacak. O ürünler, ‘şehirleriyle’ tanımlanacak; Tarihi bir kimlik kazanacaklar… 2011 yılında yapılan 10 bin 241 marka başvurusunun yüzde 60’ını yabancı markalar, yüzde 40’ını ise yerli markalalar oluşturuyor. Anadolu ürünleri, takriben 2 bin 500 ürün, coğrafi işaret bekliyor. Oysa Anadolu’da sadece 129 ürünün coğrafi işareti bulunuyor. Yerli malı kavramı üzerinde sıklıkla her alanda, pozitif düşünen milli şuuru uyanık tutmalıyız. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e de çağrıda bulunmak istiyorum: okullarımızda yerli malını öne çıkaracak programlar düzenlenmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda çalışmalara hız verilmeli. 2023 yeni yılınız kutlu olsun…