Yazar Bülent Şenocak’ın kitabında ele aldığı “Sadıkbey”, uzun zaman kentin varlıklı burjuva kesiminin, ünlü doktorlarının, tüccarlarının, iş adamlarının, avukat, gazeteci ve bürokratlarının yaşadığı semtmiş

İzmirli iş insanı, yazar Bülent Şenocak'ın kaleme aldığı "Sadıkbey - Yalıların Dili Olsa" son dönemde okuduğum en ayrıntılı kent kitaplarından biri. Yakın Yayınları'ndan 2022 yılında yayımlanan kitap unutulmaya yüz tutmuş bir semti, kentin belleğinde yeniden görünür kılıyor. Şenocak’ın kitabı için semt sakiniyle görüşürken kaydedilen görüntüler ise belgesel filme dönüştü. Geçtiğimiz hafta Rusya’da 34. Açık Belgesel Film Festivali'nde gösterime giren belgesel İzmirliler ile buluşmak üzere gün sayıyor.

İZMİR’İN YAZLIK SEMTİ

Yazar Bülent Şenocak’ın kitabında ele aldığı “Sadıkbey”, uzun zaman kentin varlıklı burjuva kesiminin, ünlü doktorlarının, tüccarlarının, iş adamlarının, avukat, gazeteci ve bürokratlarının yaşadığı semtmiş. Şenocak, Karantina ile Güzelyalı arasında, dantel gibi işlenmiş köşklerle, deniz banyolarına sahip rüya gibi yalılarla, cumbalı evlerle süslü, bir dönem "İzmir'in yazlık semti" olarak da anılan Sadıkbey'in sakinlerini deyim yerindeyse "hane hane" anlatmış kitabında. Bölgenin eski, siyah beyaz fotoğraflarında görüp hayranlıkla izlediğimiz o yalılar, semt sakinlerinin anılarıyla adeta dile gelmiş. 

Bülent Şenocak, yaşamının 24 yılını bu semtte geçirmiş. Çocukluğunda tek tük arabaların geçtiği, Vali Mithat Paşa döneminde, 142 yıl önce açılan Göztepe Caddesi'nde top koşturan İzmirlilerden birisi olmuş. Sadıkbey kitabında söz edilen semtin bir kısmı bugün Çankaya, bir kısmı da Göztepe mahallerinin sınırları içinde kalıyor. Şenocak, kitabında, Mithatpaşa Caddesi'nin kara tarafında Ayşe Mayda Sokağı'ndan başlayarak Vali Konağı dönemecinden önceki 98 Sokak'a kadar olan bölümü, deniz tarafında ise 796 numaralı yalıdan başlayarak 850/2 nolu yalıya kadar olan kısmı anlattığını söylüyor. 

Bugün İzmir'i İzmir yapan çok sayıda ailenin Sadıkbey'de yaşadığına değinen Bülent Şenocak, semtin kendisi için anlamını sorduğumda, “Çocukluğum, anılarım, ilk kavgalarımı ettiğim, denize girdiğim, deniz kaplumbağalarının geldiği tertemiz bir semtti. Güleryüzlü, nazik insanların yaşadığı, bambaşka bir İzmir'di” yanıtını veriyor. Şenocak, şu anda Sadıkbey'de sadece iki yalı ve üç köşkün ayakta durduğunu, semtte tarihe meydan okuyan altı binanın kaldığını anlatıyor. Kitapta İzmir'de 11 yıl valilik yapan Mehmet Kamil Paşa gibi adı unutulmuş çok sayıda özel insana da yer verdiğini anlatan Bülent Şenocak, “Sadıkbey bu açıdan da bir İzmir tarihçesi kitabı" görüşünü dile getiriyor. 

‘HANE HANE’

Kitabında yalıların ile köşklerin sahiplerini ve bu binalarda kiracı olarak oturanları iki ayrı bölümde aktardığını belirten Bülent Şenocak, yaptığı söyleşilerde, ailelerin kendi albümlerinden çok sayıda fotoğrafa da yer verdiğini belirtiyor. Kitabın son bölümünde deniz ve kara tarafında bu mekanlarda oturan ailelerin sahibi/kiracısı kimlerdi ve şu an bu binaların yerinde hangi binanın bulunduğu ayrıntılı bir şekilde listeleniyor. Şenocak bir krokiye de yer vermiş bu listeye ek olarak.

Kitabın ilk bölümü adı semtle özdeşleşen Uşakizade ailesiyle başlıyor. Tatışlar, Maydalar, Kardıçalılar, Öktemler, Erzenler, Tatariler, Külahçıoğulları, Seviller, Şardağlar, Şanlılar, Buldanlılar, Yemişçiler, Antebiler, Elieserler, Kitapçılar, Tuntaşlar, Dirimler, Eğinliler, Öcallar, Kazmirciler, Tosunerler, Arflar, Akatürkler, Uzlar, çelebiler, Erboylar, Lengerler, Hemsunlar, Emirler, Areller, Ataylar, Arıkutlar, Erözler, Tunalar, Berecikler, Akyurtlular,Miscile, Bakioğulları, Uygunlar, Tümenler, Karamanlar, Eronatlar, Saltekinler, Gözlüler, Gıudiciler, Germanlar, İmrekler, Üzrekler ve Tabaklar söyleşi yapılan ailelerden.

Üç yılda tamamladığı kitabı için hayli iddialı Bülent Şenocak, "Türkiye'de böyle bir semt kitabı yok. Pandemi süresince çalıştım. Bu kitap için bugün Türkiye’nin yanı sıra Paris'te, Amerika'da, İsrail'de yaşayanlarla görüştüm" diyor. Yazar kitabı için 100'e yakın semt sakiniyle görüşmüş, görüştüğü kişilerden 30-35'e yakını hayata veda etmiş. Kitap bittiğinde Uşakizade Köşkü'ndeki tanıtım toplantısı düzenlenmiş. Şenocak, “Kitapta yer alan ailelerle buluşup harika bir gün geçirmiştik. Hepsi de kayda geçtikleri için çok mutlu ayrılmıştı toplantıdan" diye konuşuyor.

‘BELGESELE DÖNÜŞMÜŞ’

Yazar, kitabı için semt sakiniyle görüşürken bugün bir kısmı aramızdan ayrılan İzmir'in tanınmış ailelerine mensup bu kişileri aynı zamanda belgesel yapma düşüncesiyle kayda geçirmiş. Yakın dostu Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi, Film Tasarımı ve Yönetmenliği Bölümü, Film Tasarım ve Yönetmenliği Anasanat Dalı Başkanı Doç. Dr. Ragıp Taranç’la işbirliğine gitmiş. Bülent Şenocak, "Bu kişilerle yaptığımız görüşmeleri belgesele dönüştürdük Ragıp Taranç Bey ile. Bu belgesel şimdi festivallerde de izlenecek” diyor.

Sadıkbey - Yalıların Dili Olsa” belgesel filmi uluslararası festivallerde gösterilmeye başlamış. Dünya prömiyeri geçtiğimiz hafta Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde başlayan 34. Açık Belgesel Film Festivali'nde yapılan belgesel film bir süre sonra İzmirliler ile de buluşacak. Belgesel, 3. İzmir Uluslararası Akdeniz Sinemaları Buluşması’nda, Bangladeş'in Dhaka şehrinde iki yılda bir düzenlenen Dhaka Uluslararası Film Festivali’nde de gösterilecek.

Elimizden yitip giden anılara, yaşanmışlıklara sahip çıkan ve bir belgesel tadında, serbest bir dille kaleme alınmış "Sadıkbey” kitabı İzmirliler için bir miras kitap. 

***
Prof. Dr. Durmaz’dan bir göç romanı: Patriyot

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrin Durmaz'ın kaleme aldığı "Patriyot" adlı kitap Yakın Kitabevi'nden çıktı. Selanik mübadili bir ailenin üçüncü kuşak bireyi olan Prof. Dr. Durmaz’ın mübadelenin 100. yılında yayımlanan kitabı, kapağında da belirtildiği gibi sadece bir “mübadele” değil, aynı zamanda da bir “mücadele” romanı. 

Prof. Dr. Berrin Durmaz, aile büyüklerinin gerçek yaşam öyküsünden yola çıkarak kurguladığı "Patriot" kitabı için tıpkı aile büyükleri gibi binlerce kilometre yol kat etmiş. Kitaptaki onlarca karakteri ilmek ilmek işlerken doğru belgelere ulaşmak için Amerika'dan İngiltere'ye, Yunanistan'dan Makedonya'ya çok sayıda ülke dolaşmış, gerçek belgelere ulaşmayı başarmış. 

Yazar, bilim insanı kimliği ve titizliğiyle kaleme aldığı bu eserinde varoluş nedeni olan aile büyüklerini de ölümsüzleştiriyor. Prof. Dr. Berrin Durmaz'ın işlek kalemiyle, son derece sıcak bir üslupla kaleme aldığı romanı aile tarihi merak edip araştırmak isteyenler için de iyi bir yol gösterici kitap. Prof. Dr. Durmaz, Ekim ayının ilk haftasında okurlarla buluşan kitabını 14 Ekim 2023 Cumartesi günü saat 14.00-16.00 arası Alsancak’ta Yakın Kitabevi'nde imzalayacak.

•••

Yeni Çıktı: 

Gül Çetin'den çocuklara sıcacık bir kitap:

"Yorganın Ustası Olur mu?"

Tasarımcı yazar Gül Çetin'in kaleme alıp resimlediği "Yorganın Ustası mı Olur?" kitabı Kronik Çocuk'tan çıktı. Kronik Çocuk'un kültürel mirasa odaklanan "Kaybolan Meslekler" serisince yayımlanan kitap, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerin ve onları yaşatmaya çalışan ustaların izini sürüyor. Küçük okurları geleneksel el sanatlarıyla tanıştıran "Yorganın Ustası mı Olur?" kitabında babası gazeteci olan Atlas'ın Kilis'te yaşayan dedesi Arif Bey'in arkadaşı Yorgancı Yaşar Usta ile yaşadığı keyifli macerayı anlatıyor. 

Yazar Gül Çetin hem yazıp hem de çizdiği kitabı için, "Serimiz sepetçi, bakırcı, saat tamircisi, kilimci, bastoncu gibi, Anadolu'nun farklı coğrafyalarında kaybolan farklı mesleklerle devam edecek ve kitaplar bir koleksiyona dönüşecek. Amacımız unutulmak üzere olan bu meslekleri çocuklarımıza tanıtmak, korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak" diyor. Çocukların bu keyifli kitabı okurken kahramanımız Atlas gibi bolca soru soracağına emin olabilirsiniz.