Yazar Berna Aksoy 

Berna Aksoy, 16 Mayıs 1996’da Bursa‘da dünyaya geldi. Evli bir çocuk annesi. İlkokuldan liseye kadar eğitimini Bursa’nın çeşitli okullarında tamamlayıp üniversiteyi 2014 yılında Kırşehir’de Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dış Ticaret bölümünü tamamladı. İş hayatında farklı alanlarda faaliyet gösterdi. Lise yıllarında tiyatro, diksiyon ve müzik gösteri sanatları eğitimini almış olup başarı ile sertifikaları mevcuttur. Yazarlığa ilk adımı çok kitap okuması ile atmıştır. Neredeyse günde 1 roman bitirir olmuştur. Belli bir süre sonra yazma isteği üzerine bir kalem ve kağıtla başladı. Çeşitli derlemelerde Gücün Simgesi Kadın ve Mercan eserleri ile yer aldı. Şiir derlemelerinde de Ahu, Sana bakınca  ve Payidar 23 Nisan adlı eserleri mevcut kitaplarından ilk eseri olan Küçük Aslan Leon çocuk kitabıyla başarıyı yakaladı. İkinci kitabını roman üzerine çıkarmaya hazırlanmaktadır. Bunun için çalışmaları devam etmektedir. Berna Aksoy yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü yazarlığı, özgün eserleri, güçlü iletişimi ve kalemi, vizyonu gibi özelliklerinin yanı sıra pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkati çekmektedir. Tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir. 

Kültür sanat dünyasının parlayan yıldızı: Eylül Aşkın

Türk sanat ve medya dünyasında adını sıkça duymaya başladığımız Eylül Aşkın, pozitif enerjisi, güçlü iletişimi ve yetenekleriyle öne çıkan bir isim. Sinema, müzik, gazetecilik ve kültür-sanat yönetimi gibi pek çok alanda birikimi olan Eylül Aşkın, çok yönlü kişiliğiyle dikkati çekiyor.

Yeşilçam’ın unutulmaz başrol oyuncularından Nilgün Akçaoğlu’nun kızı olarak İstanbul’da dünyaya gelen Eylül, sanatla iç içe büyüdü. Kadir Has Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon bölümünde kısa bir süre eğitim aldıktan sonra Viyana Prayner Konservatuarı’nda caz vokal eğitimi aldı. Türkiye’ye döndüğünde uzun yıllar sahne aldı ve müzikal birikimini şarkıcılıkla taçlandırdı.

Eylül Aşkın, eğitimiyle de fark yaratıyor. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Aşkın, yüksek lisans planlarını sürdürürken kariyerini profesyonel halkla ilişkiler alanına yönlendirdi. Sosyeteart.com’da halkla ilişkiler müdürlüğü ve sanat muhabirliği görevlerinde bulunmasının ardından, Ocak 2024 itibarıyla Türkiye Haber Portalı’nda kültür-sanat programları sunmaya başladı. Ayrıca Günsu Saraçoğlu ile birlikte hazırladığı Sanatın Evrim’i isimli plastik ve güzel sanatlara odaklanan programda sunuculuk yapıyor.

Eylül Aşkın, akademik birikimine de önem veriyor. Nisan 2024’te başladığı Rome Business School’daki sanat ve kültür yönetimi eğitimiyle sanat yönetimi alanında derinleşmeyi hedefliyor. Aynı zamanda Aralık 2024 itibarıyla Dik Gazete’de köşe yazıları kaleme alarak gazeteciliğini bir adım daha ileri taşıdı.
Daha önce aldığı şan derslerinden kültür-sanat gazeteciliğine, halkla ilişkiler deneyimlerinden sanat yönetimi alanındaki çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede üretmeye devam eden Eylül Aşkın, Türkiye’deki ve uluslararası platformlardaki projeleriyle fark yaratmayı sürdürüyor.
Eylül Aşkın, sadece profesyonel kariyeriyle değil, zarafeti, enerjisi ve ışıltısıyla da dikkat çekiyor. İstanbul’a bir sonraki gelişinde, birçok internet programına katılma planları yapan Aşkın, izleyicilere ilham vermeye devam edecek gibi görünüyor.
Kültür-sanat dünyasında sağlam adımlarla ilerleyen Eylül Aşkın, şimdiden gelecek vaat eden bir isim olarak adından söz ettiriyor. Onun başarılarla dolu yolculuğunu heyecanla takip ediyoruz.

 Türkiye’nin kusursuz güzelliğiyle ünlü başarılı mankeni Nur Sarı 

Nur Sarı 2001 yılında doğdu. Mankenlik dünyasında yalnızca güzelliğiyle değil, profesyonelliği ve etkileyici duruşuyla da fark yaratan Nur Sarı, kariyerinde emin adımlarla yükselmeye devam ediyor. Siyah saçları, 180 cm’lik boyu 59 kg ağırlığı  kusursuz fiziği ve benzersiz yüz hatlarıyla podyumların aranan ismi haline gelen Nur Sarı, Türkiye’nin en dikkati çeken modellerinden biri olarak sektörde adını altın harflerle yazdırıyor. Nur Sarı,  zarif yürüyüşü, özgün poz yeteneği ve doğuştan gelen ışığıyla mankenlik sektöründe rakipsiz bir konuma sahip. Moda dünyasının en önemli markaları ve tasarımcıları, onun podyumda sergilediği büyüleyici duruşu ve kameralar karşısındaki doğal çekiciliğini överek onunla çalışmayı bir ayrıcalık olarak görüyor. Hem fiziksel özellikleri hem de sahne hakimiyetiyle tam bir profesyonel olan Nur Sarı güzellik kavramını bir üst seviyeye taşıyor. Türkiye’nin en prestijli defilelerinden uluslararası moda haftalarına uzanan bir kariyer yolculuğuna sahip olan Nur Sarı, attığı her adımda iz bırakıyor. Her kıyafeti bir sanat eserine dönüştüren duruşu ve moda çekimlerinde sergilediği yenilikçi pozlarıyla sektörün en iyileri arasında gösteriliyor. Tasarımcılar ve fotoğrafçılar, onunla çalışmanın ne kadar ilham verici olduğunu sık sık dile getiriyor. Nur Sarı, yalnızca fiziksel güzelliğiyle değil, aynı zamanda içtenliği ve mütevazı tavırlarıyla da tanınıyor. Onunla çalışan ekipler, iş disiplininden ve pozitif enerjisinden övgüyle bahsediyor. Güzellik ve profesyonelliği bir araya getiren bu nadir yetenek, herkesin beğenisini kazanmayı başarıyor. Nur Sarı, hayran bırakan güzelliğiyle Türkiye’nin mankenlik sektöründe bir mihenk taşı olarak anılıyor. Bu başarılı kariyerin arkasında, tutkuyla çalışmak, azimle ilerlemek ve mükemmeliyetçilik yatıyor. Onun her pozu, sektörde bir standart oluşturuyor; her defilesi, moda dünyasında bir olay haline geliyor. Moda dünyasına olan etkisi ve büyüleyici güzelliğiyle Nur Sarı, yalnızca bir model değil; bir ikon olma yolunda ilerliyor. Bu başarılı yıldızın kariyerine dair daha fazlasını görmek için hepimiz sabırsızlanıyoruz! Son dönemde oyunculuk alanında eğitimler alarak o alanda da çalışmalar yapan Nur Sarı çok önemli Fashion Week etkinliklerinde yer aldı. Önemli güzellik yarışmalarında jüri koltuğunda oturdu. Nur Sarı yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü modellik tarzı, özgün yüzü, güçlü iletişimi, vizyonu, oyuncu ve model yönü, pek çok önemli markanın yüzü oluşu, defile performansı gibi özelliklerinin yanı sıra pozitif enerjisi, ışıltısı , düzgün fiziği , tescilli güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Nur Sarı tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

“Nörobilim Mutluluğun Yeni Bilimi” kitabı raflarda yerini aldı

Üsküdar Üniversitesi kurucu Rektörü psikiyatrist, yazar Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal editörlüğünde okuyucuyla buluşan “Nörobilim Mutluluğun Yeni Bilimi” kitabı raflarda yerini aldı. Nörobilimin multidisipliner bir bakış açısıyla ele alındığı kitap, alanında uzman birçok yazarın değerli katkılarıyla yayınlandı. Eserin giriş yazısında nörobilime multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşmanın insanlığa birçok önemli katkı sağlayabileceğini vurgulayan Tarhan, bilimin yeni uzayının beyin olduğuna dikkati çekti.

Mutluluğun yeni bilimi nörobilimin detaylıca incelendiği eser DER Yayınları’ndan çıktı.

Editörlüğünü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal’ın üstlendiği eser, alanında uzman birçok yazarın değerli katkılarıyla yayınlandı. 

Eserin yayın kurulunda ise Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, Tıp Fakültesi’nden Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Barış Metin, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi ile Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Yazılım Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz yer aldı.
 “Bilimin yeni uzayı beyin olmuştur”

Eserin giriş yazısında nörobilime multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşmanın insanlığa birçok önemli katkı sağlayabileceğini vurgulayan Tarhan; “Bilimin yeni uzayı beyin olmuştur. Beyin için küçültülmüş bir evren, evren için büyütülmüş beyin diyebiliriz. Nörobilime multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşmak, insanlığa birçok önemli katkı sağlayabilir. Bu yaklaşım, nörobilimi psikiyatri, psikoloji, genetik, mühendislik, yapay zekâ, biyoloji, sosyoloji, felsefe gibi farklı disiplinlerle entegre ederek beyin ve sinir sistemine dair daha kapsamlı ve derin bir anlayış geliştirilmesini sağlar” dedi.

Multidisipliner nörobilim insanlığın birçok alanda ilerlemesini sağlar: Multidisipliner nörobilim yaklaşımının toplum düzeyinde yaşam kalitesinin yükselmesine önemli katkılarda bulunduğunu belirten Tarhan; “Multidisipliner nörobilim, insan beynini anlamanın ötesine geçerek, insanlığın sağlık, eğitim, teknoloji ve toplumsal sorunlar gibi birçok alanda ilerlemesini sağlar. Bu yaklaşımın hem birey hem de toplum düzeyinde yaşam kalitesinin yükselmesine önemli katkılarda bulunduğunu düşünerek sizlere bir takım çalışması sunmak istedik. Bu alanda yenilikler, ARGE ve Proje fikirlerine ilham vermek ümidiyle iyi okumalar dilerim” ifadelerini kullandı.

Kitapta katkısı bulunan isimler ve konu başlıkları ise şöyle sıralanıyor:
Prof. Dr. Nevzat Tarhan- “Nörobilime Giriş veya Mutluluğun Yeni Formülü”
Şaban Özdemir- “Yapay Zekâ Tabanlı Ses Üretiminin Nörobilimi”
Aylin Tutgun Ünal- “Nörobilim, Toplum ve Kültür Üçgeninde Nörobilimcilerin Medya Kullanım Motivasyonlarının İncelenmesi”
Afra Yadigar Terzi- “Ayna Nöronlar: Empati ve Sosyal Etkileşim”
Ajda Ekinci Yavuzer- “Şizofreni ve Nörobilim”
Bilal Vural- “Nörogastronomi ve Lezzet Biliminin İncelikleri”
Ceren Özügüç- “Nöropsikoloji Perspektifinden Depresyon: Bir Derleme Çalışması”
Duygu Ece Zeytin- “Nörogelişimsel Bozukluklar: Otizm Spektrum Bozuklukları, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Özgül Öğrenme Bozukluğu”
Duygu Demirbaş- “Nörobilim Perspektifinden Bağlanma”
Gaye Akar- “Narsisizmin Nörobilimi”
Hülya İlhan- “Stres ve Anksiyetenin Nörobilimi”
Kunter Bekiroğlu- “Nörobilimin Kısa Tarihçesi”
Maide Kübra Kayar- “İşkence Mağdurlarının Nöropsikolojik Değerlendirmesi”
Mehtap Feyza Gökalp- “Nöroeğitim Öğrenmenin Nörofizyolojik Temelleri”
Rafet Erhan Şermet- “Nörobilim Açısından Yalan ve Aldatma”
Pınar Konuk- “Nöropsikoloji Perspektifinden Yaşlılık Döneminde Demans ve Alzheimer”
S. Sinem Kaya Özçelik- “Nörobilim Perspektifinden Siber Zorbalık Davranışı, Siber Zorbalığın Nöropsikolojisi”
Şanver Yerebakan- “Kendiliğin Gelişimi ve Nörobiyolojisi”
Yaşar Kubilay Taner- “Psikoterapinin Nörobilimi”
Cansu Sevinçli Bayram- “Bağımlılığın Nörofizyolojisi ve Patomekanizması

Şair, yazar, ressam Tülin Sezer 

24 Şubat 1971 Çatalca doğumlu, çocuk resimleri analisti, resim terapisti, ressam, yazar olan Tülin Sezer; Kırım kökenli bir ailenin kızıdır. Evli ve iki çocuk annesidir. Evlendikten sonra yarım kalan eğitimine devam etmiştir. İstanbul Rumeli Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Ekonomi bölümünde yüksek lisans yapmıştır. Güzel sanatlara olan ilgisinden dolayı proje araştırmalarında yerel yönetimler konusuna ağırlık vererek yerel yönetimlerde kültür ve sanat konusunda proje yazmıştır. Aynı üniversitede çocuk resimleri analizi, sanat terapisi ve en son eğitim koçluğunu eğitimi almıştır. Kendisine ait atölyede resim çalışmaları yaparken sergilere katılıp sanatsal faaliyetlerin yanında ülkemizde genç ressam yetiştirilmesine de katkıda bulunmaktadır. Bodrum Marina’da “ADALET” konulu kişisel sergisini gerçekleştirmiştir. Kendisini geliştirmek amacıyla bir dolu uğraşısı arasında zaman ayırarak İstanbul Enstitüsü’nde yazarlık eğitimi almıştır. Şiire ve günce yazılarına çocukluğundan beri ilgi duyan ressam, yazar Sezer‘in çeşitli yerel ve ulusal gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıları ve şiirleri vardır. Kapak resmini de kendisinin yapmış olduğu 2021 Bizim Ece Şairler Antolojisi kitabında şiirleri ile yer almıştır. Ayrıca şarkı sözü yazarıdır. Bestelenmiş eserleri mevcuttur. Kapak resmini yapmış olduğu “Kördüğüm” isimli şiir kitabı yayımlanmıştır. “Adı Asiye” isimli yine kapağını kendisinin tasarlamış olduğu roman kitabı bedava basım hakkı kazanarak yayımlanmıştır. Sezer, halen Damga ve Maltepe Ekspres gazetelerinde köşe yazarlığını sürdürmektedir. Ressam İsmet Yavuz’dan yağlı boya resim konusunda uzun süre ders aldıktan sonra uzmanlaşarak profesyonel ressam Tülin Sezer olarak çevresi tarafından kabul görmüştür. Ressam Tülin Sezer yapmış olduğu çok sayıda resimlerini, tablolarını Türkiye’nin çeşitli illerinde, İstanbul’un değişik ilçelerinde ve ata diyarı olan Kırım’da da açılan sergilere, çalıştaylara katılarak halkın beğenisine sunmuştur. Bu amaçla katıldığı çalışmalardan aldığı sayısız katılım belgesi, plaket ve başarı belgeleri mevcuttur. En son YAZŞADER’in düzenlediği öykü ve şiir yarışmasında dereceye girerek ödül almıştır. Çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde ve çalıştaylarda ressam olarak yer almıştır. Birçok sivil toplum kuruluşunda yöneticilik ve başkanlık yapmış olan ressam Tülin Sezer halen Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Kadın Kolları başkanıdır. Tülin Sezer yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü yazı ve resim tarzı, özgün eserleri, güçlü iletişimi, vizyonu, sosyal sorumluluk projeleri, şair yazar ve ressam yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tülin Sezer tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir. 

İnsanın Hiç Evi Ölür mü? – Wahire Mine Çiftçi

Wahire Mine Çiftçi, İnsanın Hiç Evi Ölür mü? adlı eserinde, 6 Şubat 2023’te yaşadığımız büyük felaketi, yıkımın, kayıpların ve acıların derinliğini insan ruhu üzerinden inceliyor. Depremin getirdiği korkunç gerçeklerle yüzleşirken, hem toplumsal hem de bireysel bir travma olarak insana dair ne varsa tüm kırılganlıklarıyla ortaya koyuyor. Kitap, sadece bir felaketin hikâyesi değil, aynı zamanda yaşadıklarımızın, kaybettiklerimizin ve kendimize dair varlığımızın anlamını sorgulayan bir yolculuğa davet ediyor.

Çiftçi, anlatımıyla karanlık ve kaybolmuş bir zaman dilimine ışık tutuyor. "Önce ışıklar karardı, sonra dünyalar. Bir sabahtı uyanmaya çalıştık. Ya becerebildik uyanmayı ya da sonsuz bir uykuya daldık…" şeklindeki açılış cümlesi, olayların ve yıkımın ötesinde, hayatta kalmanın ve yeniden var olmanın ne demek olduğunu sorgulatıyor. Bu metin, bir toplumun toparlanma çabasının ötesinde, her bireyin yaşadığı derin travmayı anlatıyor.

Kitap, yıkımın içinde, daha kötüsüne doğru sürüklenen bir insanlık haliyle karşı karşıya bırakıyor. 6 Şubat'ta yaşadığımız felaketin ne kadar derin bir iz bıraktığını, içimizde kapanmayacak yaralar açtığını dile getiriyor. Çiftçi, deprem sonrası kaybolan şehirlerin ve kaybedilen yaşamların ruh halini, kelimelerle değil, kalpten kalbe taşan bir ifadeyle anlatıyor. "Sahi bir şehir kaç kamyona sığar?" sorusu, bir yerin ve insanın özünü sorgularken, aynı zamanda kaybolan, silinen bir gerçekliğin kaydını tutuyor.

Kitap, yaşananların trajedisini anlatırken, bir yandan da hayatın sürekliliğine dair derin bir sorgulama sunuyor. “Öyle bir depremdi ki; ölen kurtuldu, kurtulan öldü…” bu satırlarla bir ölümle hayatta kalmak arasındaki ince çizgiye dikkat çekiyor. Çiftçi, hem bir şehir hem de bir insan olarak, varoluşumuzun ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu bize hatırlatıyor.

İnsanın Hiç Evi Ölür mü? kitabı, 6 Şubat’tan sonra yeniden inşa edilecek her şeyin, sadece fiziksel değil, ruhsal bir yeniden doğuş gerektirdiğini anlatıyor. Her kaybın ardından, insanın içindeki sesin, dünyaya duyduğu isyanın ve yeniden var olma arzusunun yankısını buluyorsunuz. Çiftçi, bu acıyı şiirsel bir dille, bir felaketten çıkarılabilecek tüm derin anlamları araştırarak sunuyor.

Bu eser, sadece bir deprem anlatısı değil; insanlık, kayıp ve yeniden doğuş üzerine bir düşünsel yolculuk. 6 Şubat’ta yaşadıklarımızın izleri her yönüyle içimize işlemişken, bu kitap bizleri hem derin bir acıya hem de yeniden var olma umuduna ortak ediyor.

Sanatçı Yasemin Güzel

1988 yılında Sivas'ta doğan Yasemin Güzel, Güzel Sanatlar Akademisi eğitimi almıştır. Resim ve baskı sanatları ile ilgili eğitimlerinden sonra şu anda Bahçeşehir Üniversitesi'nde eğitim üzerine yüksek lisans yapmaktadır. Kendisi aynı zamanda bir TedX motivasyon konuşmacısıdır.

Yasemin Güzel, CONTEMPORARYART, ARTCONTACT ve İAAF fuarlarına katılmış, sanatıyla dikkat çekmiştir. İlk kişisel sergisini Sivas tarihi Tren Garı'nda "SAÇ-YOL-MA" isimli çalışmasıyla gerçekleştirmiştir. Ardından birçok karma sergide yer alarak sanatseverlerle buluşmuştur. Bebek, İstanbul'da "SAÇTAN HİKAYELER" isimli sergisi büyük ilgi görmüştür ve son olarak Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde "SAÇTAN HİKAYELER - HASAT ZAMANI" isimli enstalasyon çalışmasını sunmuştur.
Yasemin Güzel, sadece "Saçtan Hikayeler" projesiyle değil, duvar sanatı, heykel, yağlı boya çalışmaları, baskı teknikleri ve geleneksel sanatlar gibi birçok farklı disiplinde eserler üretmekte ve koleksiyonerlerle buluşturmaktadır. Sanatın geniş kapsamlı olduğuna inanan Güzel, kadın ve anne temasını anlatan her türlü olguyu eserlerinde kullanmaktadır. Şu an, Anadolu'dan esinlendiği bereketi anlatan Kibeleler'in yer aldığı, hasatın değerli olduğu ve huzur veren yağlı boya tablolar üretmektedir.

Ayrıca Bahçeşehir Koleji’nde görsel sanatlar öğretmenliği yapan Yasemin Güzel, ayrıca Contrarioart isimli sanat atölyesinde çalışmalar üretmektedir. Öğrencileriyle birçok sergi açmış ve projelerde yer almıştır. Türk ve İslami Eserler Müzesi'nde geleneksel sanatlar üzerine sergiler düzenlemiş, Uluslararası Çocuk ve Gençlik Bienali'nde yer almış ve şu anda devam eden TRT ile İsf Studios'un katkılarıyla yapılan Rafadan Tayfa Kapadokya filminin galasında öğrencileriyle birlikte filmin sahnelerini resimlemiştir.

Yasemin Güzel'in en sevdiği mesleklerinden biri de sanatının yanı sıra öğretmenliktir. Çünkü çocuklar sağlıklı toplumları, sağlıklı ebeveynleri ve güçlü kadınları temsil etmektedir. Resim, heykel, baskı ve enstalasyon sanatçısı Yasemin Güzel, özgün eserleri, güçlü iletişimi, pozitif enerjisi, ışıltısı ile ayrıca dikkat çekmektedir.