İnsanoğlu var olduğu günden bu yana bilinçli ya da bilinçsiz sürekli olarak bir düzen içinde yaşamıştır. Evi, işi, kişisel eşyası hatta günlük yaşamı bile kuralları doğa tarafından konulmuş olgulara g...

İnsanoğlu var olduğu günden bu yana bilinçli ya da bilinçsiz sürekli olarak bir düzen içinde yaşamıştır. Evi, işi, kişisel eşyası hatta günlük yaşamı bile kuralları doğa tarafından konulmuş olgulara göre gerçekleşmiştir. İlk zamanlar mevsimlerden, hava durumundan, gece ve gündüzden etkilenerek oluşan bu düzen sonraları kendini konfora ve estetiğe teslim etmeye başlamıştır. Güzel çirkin kavramları çehresinde vücut bulan bu evrim yıllar içinde kendini sanatta, edebiyatta, resimde, heykelde, mimaride ve hayatın tüm alanlarında göstermiştir. Günümüzde estetik kavramının en vazgeçilmez olanı ise şüphesiz beden estetiğidir. Tıp ve teknolojinin de gelişmesiyle insan bedeninde yapılabilen değişiklikler sınırsız bir hal almış; yılların meydan okuduğu vücutlara sahip olmak hayal olmaktan çıkmıştır. Ortak özellikleri yaşlanma sürecinin doğal etkilerini bertaraf etmek olan bu operasyonlar toplumda oldukça popüler bir hale gelmiş ve sıradanlaşmıştır. Bir zamanlar sadece göz önünde olanların, sanatçıların, film yıldızlarının yaptırdıkları bu işlemler artık toplumun her kesimince yaptırılan ve normal karşılanan bir duruma evrilmiştir. Güzel olmak, güzel olmayı istemek herkesin ortak bileşeni olsa da beraberinde başkaca sorunlara da sebebiyet vermektedir. Öyle ki olay ufak tefek rötuş ve dokunuşlarla hoşumuza gitmeyen yanları törpülemekten çok daha vahim bir yere doğru ilerlemektedir. Son yıllarda yapılan bazı akademik araştırmalar estetik kavramının kendisini adeta estetik kaygıya bıraktığını, çeşitli vasıtalarla sürekli daha genç daha güzel daha göz alıcı olmaya yönelik çabaların insan psikolojisini de kötü etkilediğini ortaya koymuştur. Bu durum güzel kavramını belli şekil ve kalıplara hapsetmiş, söz konusu kriterlere uymayanların kendilerini soyutlanmış ve dışlanmış hissetmelerine yol açmıştır. Daha gösterişli bir hayat ararken sürekli daha fazlasını isteyen insan bunun bir sonu olmadığını görememekte, yarış atı gibi her çıkan yeniliğin peşinde koşmakta, ulaşamayınca hayal kırıklığı yaşamakta ve dolayısıyla günden güne doğaldan da uzaklaşmaktadır. Bu sonsuz arayış kendisini nerdeyse tüm sektörlerde göstermeye başlamış, somut olarak ulaşma imkanı olmayanlara soyut ortamlarda fırsat tanımıştır. Günümüzde kullanılan sanal uygulamalar birbirinden çeşitli programları bunları kullanmak suretiyle istediği gibi görünme arzusuna hizmet etmektedir. Ne var ki, haricen uygulama alanı bulan tüm estetik operasyonlar doğal görünme ve uzun süre kalıcı olma özelliklerini ancak dahili destekle sağlayabilmektedirler. Sağlıklı beslenme, spor, temiz hava, kaliteli uyku, yeterli vitamin ve mineral desteğinin yanı sıra kötü alışkanlıklardan da uzak durmak gerekir. Zira beden yaş almanın beraberinde bu parametrelerden de etkilenmektedir. Tüm bu aktivitelerin bir bütün olarak yapıldığı bir vücudun sağlıklı olması sağlıklı olanın ise dışarıdan yapılacak her türlü müdahaleye daha az ihtiyaç hissedeceği yadsınamaz bir gerçektir. Buradan yola çıkarak, günlük yaşantımızdaki bazı alışkanlıkları değiştirmek veya yeni alışkanlıklar edinmek iyi bir başlangıç olabilir. Temizlik maddelerini kullanırken eldiven takmak, kozmetik ürün yerine dermatolojik ürün kullanmak, pamuklu doğal malzemeden üretilmiş çamaşır giymek gibi basit ancak uzun vadede özellikle cilt sağlığımız üzerinde olumlu etki yaratabilecek şeyler yapabiliriz. Unutulmamalıdır ki, doğal olan her şey güzeldir ama her güzel olan şey doğal değildir. Bu bakış açısıyla estetik kaygıları bir yana bırakıp, daha sağlıklı daha dinç ve dolayısıyla daha mutlu bireyler olmaya çalışalım.