Kısa süre içerisinde o kadar yoğun bir gündem yaşadık ki ciddi anlamda dinlenmeye, nefes almaya ihtiyacımız var. Gelişmiş demokrasilere sahip batılı ülkelerde 5-10 yıllık süreçte yaşanabilecek olay...

Kısa süre içerisinde o kadar yoğun bir gündem yaşadık ki ciddi anlamda dinlenmeye, nefes almaya ihtiyacımız var. Gelişmiş demokrasilere sahip batılı ülkelerde 5-10 yıllık süreçte yaşanabilecek olaylar, ülkemizde birkaç haftaya sığabiliyor. Deprem, sel, tsunami, yerel ve genel seçim, erken seçim, altılı masa toplantıları, terör olayları, ekonomik kriz, kur krizi, pandemi derken şu topraklarda yaşadığımız her yeni gün yepyeni sürprizlerle karşılaşıyoruz. 10-12 yaşındaki çocukların Euro-dolar kuru konuştuğu, asgari ücretle araba alma-alamama hayalini kuranların, yılda bir kere dışarıda yemek yiyebilmenin heyecanını taşıyanların, Kurban Bayramı dışında eti, kıymayı göremeyenlerin ülkesinde çok derin bir molaya ihtiyacımız var. Siyasete sıkışmış sosyal yaşamımızda çok daha büyük sorunlarımız var. Ailesi, memleketi, eş-dost ziyareti dışında yılda bir gün tatil yapamayanların çoğunlukta olduğu bir ülkedeyiz. Ülkedeki pasaport sahiplerinin büyük bölümü pasaportlarını bir kez dahi kullanmamış. Pasaport kullananların büyük çoğunluğunun hac ve umre dışında yurt dışına çıkmamış olduğu bir ülkedeyiz.

UMUDUMUZ VAR

Harçsız pasaport alan 25 yaş altı gençlerin, öğrencilerin yurt dışı seyahat planlarının hayalden de öteye ötelendiği bir ülkedeyiz. Bugün 23 yaşında olan gençlerin AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka yönetici görmediği bir ülkedeyiz. Birlikte gülebildiğimiz, birlikte tepkiler verebildiğimiz, milli takımın futbol maçlarını birlikte izleyebildiğimiz anlara dönmek istiyorum. Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden şarkıcı ya da grubu tek bir nefeste izleyip, ‘Yine komşular komşuları destekledi’ diyebildiğimiz günleri özlüyorum. İnsanların birbirini dinleyebildiği, konuşabildiği, herkesin yüzünün güldüğü-gülebildiği günleri özlüyorum. Demokrasinin yerleşik olduğu sistemde, ifade özgürlüğünün sorgulanmadığı, hayat tarzlarının ötekileştirilmediği, inanan inanmayan, o’cu-bu’cu tartışmasının hiç olmadığı bir ülke hayalimiz. Bahar gelmedi İzmir’e, yaz geldi birden. Güleceğimiz, eğleneceğimiz, güzel günlere dair umudumuz her daim var. Bu ülke hepimizin!