Bugün bayram. Mübarek Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı dediğimiz, 11 ayın sultanını uğurladığımız o güzel günlerin ikincisi. Fırsatı olanın koşup el öptüğü, olmayanın arayıp hal hatır sorduğu ama ne şe...

Bugün bayram. Mübarek Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı dediğimiz, 11 ayın sultanını uğurladığımız o güzel günlerin ikincisi. Fırsatı olanın koşup el öptüğü, olmayanın arayıp hal hatır sorduğu ama ne şekilde olursa olsun gönüllerin yapıldığı günler. İşte böyle güzel günlerde, ülkemin bir kısmı temizlikti, ikramdı hazırlanıp sevdikleriyle bir arada olmanın ya da ailece evde olmanın tadını çıkarırken diğer kısmı çalış babam çalış çoluk çocuğundan uzakta, ana babasının elini öpemeden "ekmek parası" derdine düşüyor. Olmaz. Olmamalı. Bayramda, kimse çalışmamalı. Bayram kavuşmaksa, hepimiz için kavuşmak olmalı; aileyse, gezmekse, keyifse, dinlenmekse... Her neyse herkes için öyle olmalı.

AFERİN KAPALI MARKETLERE

Yoğurdu kendimiz mayalıyoruz, dün yetiştiremedim. Eşimden de akşam için hazır yoğurt almasını rica ettim. Market çok, biri açıktır, diye düşündük. Çünkü mağaza mağaza kimini açıp kimini kapatan var. Belirli saat aralığında çalışan var, neyse. B ile başlayan o zincir market kapalıymış, "A çok sevindim" dedim. Öyle ya ben bir akşam yoğurt yemesem eksilmem, sonuçta benim plansızlığım. İnsanız, ben de yetiştiremedim, olabilir. Orada çalışanların evinde, olması gereken zamanda olması gereken yerde olması her şeyden önemli. Çok mutlu oldum, helal olsun. Açan var, ben de açayım, dememiş. Sektör böyle, dememiş, tebrikler. Geçenlerde yeğenimizin doğum günüydü. Bir zincir mağazanın uygulamasından hediye seçtik. Mesai saatini de birkaç saat geçmişti. Yani akşam dizi izleme, artık Türk kahvesi falan değil de çay keyfi saatlerinde... Şak diye mesaj geldi. Bilgiler, kargo çıkışları... Çok şaşırdım ve gerçekten üzüldüm. Ben bir çocuk sevindireceğim, şahane ama bir cimcimeyi şımartacağım diye bir başkasının evinde ana ya da babası gelmeden, boynu bükük yatağa girmesine gönlüm razı olur mu? Yani çocuklar, "Anne/baba nerede kızım/oğlum? Para kazanmaya gitti" diyaloğunu hak ediyor mu? Kesinlikle hayır! Kimse kusura akşamın 9'unda kargom hazırlanıyor diye "memnun müşteri" olmam, olamam. Olan da insanlığından utanmalı. Kimsenin keyfi diğerine azap olmamalı. Organ taşımayacaksınız, doğum günü hediyesi sonuçta. Lütfen kendimizi bu kadar önemsemeyelim yahu. Her sektör için fikrim aynı, gazeteciyim, değil mi? Kendimden başlayayım. Siyasilerin, belediye başkanlarının çoğu önceden yapılmış hazırlanmış bültenleri için gazetecilerin bayramda çalışması doğru değil. Herkes tatilde, ne yazacak insanlar? Hele hele yerel gazeteciler... Evet gazete çıkmalı, ama önceden yapılan hazırlıklar ile. Son dakika için en fazla iki sayfa ayrılmalı; her bayram en fazla bir muhabir, bir editör bir de sayfa sekreteri ile "nöbetçiler" tüm gazete çalışanlarını kurtarmalı, nöbet işi sırayla dönmeli. Bu, benim sektörümle ilgili fikrim. Mümkün olduğunca herkesi yuvasına gönderecek başka fikirler elbette geliştirilebilir. Evet, iğneyi kendime batırdığıma göre, çuvaldızla devam edebilirim.

KİMSE MUTLU DEĞİL

Kimse işinden memnun değil, son dönemdeki hiper enflasyonu saymazsak, genel olarak en büyük pay gereksiz işler ile uzun mesainin. Gereksiz, keyfi iş ve uygulama çok. Çalışma saatleri de uzun. Farkında olup bir şey yapmamak, bir de üstüne bayram, seyranda çalışanı hem fiziken yormak hem de ailesinden ayırarak mental olarak yormak akıllıca gelmiyor bana. Kimse mutlu değil, yazık değil mi geçen zamanımıza? Çalışan mutlu olursa gelişir iş yeri oysa. Akıllı iş veren de memnun değil aslında, öyle ki yıllar önce perakendecilerin ulusal toplantısında konu gündeme gelmişti. Yazmıştım yine. Hafta sonu çalıştıkları için kalifiye eleman bulamadıklarından yakınmışlardı. Yurtdışından örnekler vermişlerdi. Yıllar geçti, dev market zincirleri hafta sonu hala açık. Bir arpa boyu yol alınamadı. Yazık. Asker, polis, doktor ve bunlar gibi niceleri... Hayat kurtaracak, güvenliği, düzeni sağlayacak mesleklere sözüm yok. Saygıyla eğiliyorum. Ancak eğri oturup doğru konuşalım. Bayramda çalışanların kaçının gerçekten çalışması gerekiyor? Kaçımız fırından bayram kahvaltısına taze ekmek alırken utanıyor? Esas soru bu. Bu emeklerin karşılığı, bu fedakarlıkların karşılığı, fazla mesai ücretiyle ödenir zanneden varsa çok yanılıyor. Fırıncının da bizim de sevdiklerimizi bir dahaki bayramda göreceğimizin garantisi yok. Dolayısıyla "sektör bu" demeden, "kanun böyle" demeden, iyilik ve akıllılıkta lider olmak için çalışmalı yönetici ve işverenler. Kazancı da paylaşmak kutsal ama iyi niyeti ortaya koyacak çok hamle var. Devlet 8 saat diyor, sen 6 saat çalıştır ekip arkadaşlarını mesela. Herkes haftada 1 gün izin veriyor, sen 1.5 - 2 gün ver. Yazın fazladan tatil ver. Senin çalışanının gözünün içi parlasın. Sektörde herkes seninle çalışmak için yarışsın. Yoksa, "Valla napalım, sektör böyle" cehaleti, sadece bugünümüzü değil, bayramlarımızı, mutluğumuzu, aile saadetimizi, insani ilişkilerimizi, elbette beden ve ruh sağlığımızı, kalifiye işlerimizi yani yarınlarımızı yok edecek haberiniz olsun. Gözünüzü, gönlünüzü artık açın lütfen.

MESAİ SAATLERİ İNSANCA OLMALI

Mümkün olduğunca herkes, gün içinde, gün ışığında çalışmalı ve gün batmadan evinde olmalı. Hafta sonu dinlenmeli. Ülkesi ve inancı için özel olan günleri ailesiyle bir arada geçirmeli. Bu bir hayal değil; medeniyet, insanlık... Adına ne derseniz deyin, ihtiyacımız olan en önemli kavram "insanca mesai" kavramı. Benim bilmediğim, yukarıda bahsettiğim zincir market gibi rakiplerine göre değil, kendi değer yargılarına göre, kurum kültürüne göre cesurca yol alan, önce çalışanlarını düşünen tüm markaları yürekten kutlarım. Kendi alanında "mecburiyete" değil "mutluluğa" odaklanan öncü kurumların artacağına yürekten inanıyorum. Ekip arkadaşlarının yaşam standartlarını yükseltmek için samimi bir çaba gösteren emekçinin kazandığı paradan, yaptığı tatilden mutlu olan tüm yönetici ve işverenleri saygıyla selamlıyor, herkese sevdikleriyle iyi bayramlar diliyorum.