Balkonda oturuyorum. Keyifli bir temmuz akşamı diyelim. Hava çok sıcak değil. Sodamı da almışım elime, güncel haberlere bakıyorum. Sonra rüzgar bir sağdan geliyor! Sonra soldan! Bu ne arkadaş! Balkond...

Balkonda oturuyorum. Keyifli bir temmuz akşamı diyelim. Hava çok sıcak değil. Sodamı da almışım elime, güncel haberlere bakıyorum. Sonra rüzgar bir sağdan geliyor! Sonra soldan! Bu ne arkadaş! Balkonda oturamaz hale geliyorum. Üst mercilerle konuşalım, bu rüzgarı azıcık kapatsınlar… *** Yasakların kalkmasıyla birlikte hepimiz bir yerlere savrulmaya başladık. Tatillerin ardı arkası kesilmiyor ey ahali! Yavaş çıkınız tatile, bunların dönüşü de var diye söylenmek istiyorum ama bende gideceğim o yüzden söylenemem… *** İlk görüşmeleri yapıyoruz bazen danışanlarımla. İlk defa görüyoruz birbirimizi. O bana alışıyor, ben ona. İyileşmeye dair bir sürü detay anlatmak istiyorum, ama nasıl anlatayım, hepsi mümkün değil bir araya sığmaz. Yavaş yavaş entegre olması lazım. Sonra daha önce uğranan terapistleri anlatıyorlar, ilk görüşmelerinden mutsuz çıkmışlar. Sarsılıyorum. Çünkü biliyorum onun da sihirli bir değneği yoktu… Benim de yok… *** Çok sıcak… Bugün görüşme koltuğu ile bütünleştiğimi, eriyip tekli koltuk olduğumu hissediyorum. *** Pride yürüyüşleriyle ilgili görüntüleri gördüm bugün. Birbirimizle alıp veremediğimiz çok şey var. En çok ne acıtıyor olabilir diye düşünüyorum. Bu klavyenin gücü, daha doğrusu sözlerin gücü gerçekten çok yüksek! Vahşi yorumlar okuyorum, biz bu kişiyle aynı görüntülere bakıp nasıl farklılıklar yaratabiliyoruz diye hayrete düşüyorum. Açık açık tehditleri okudukça korkuyorum dostlarım, insanlar bu şekilde hayatını kaybediyor, biz okuyunca bir tıkla ileri geçebildiğimizi sanıyoruz… *** Bugün bolca cesaret gördüm ben. Anlatılmak istenip anlatılamayanların açığa çıkışını, rahatlamaları, paylaşmanın hüzünle karışmış keyfini gördüm. Valla ben de rahatladım. Yaşasın psikologlar! *** Panik atak halinin çokça yükseldiği günlerdeyiz. Buraya da küçük bir girdi bırakalım ki belki bir faydalanan çıkabilir. Öncelikle dikkat edilmesi gereken dört adet madde sayacağım. Her şeyi çözmeyecek ancak siz bir uzmandan destek alana kadar daha az atakla durumu idare etmenizi sağlayabilir. Açlık durumu, kendinizi olabildiğince aç bırakmamaya çalışın. Kan şekeri düştüğünde beden bunu bir tehdit olarak algılayabilir ve bu sizi atak haline çekebilir. Kızgınlık durumu, stresle birlikte çok fazla sinirlendiğiniz ortamları bulmaya çalışın ve not alın, yapabiliyorsanız kendinizi biraz uzaklaştırmayı deneyin. Yalnızlık durumu, her şeyi içimizde yaşamaya son. En azından bir kişiyle yaşadığınız durumu anlatabildiğiniz kadar paylaşmayı deneyin. Yani kendinizi bu durumun içinde yalnız bırakmayın, karşınızdaki kişi de anlamayabilir, önemli olan sizin neler hissettiğinizi anlatmanız. Yorgunluk durumu, bedenen ya da zihin olarak aşırı yorgun düşeceğiniz olaylara dikkat edin ve biraz azaltmaya çalışın. Hangi durumlar sizi çok yoruyor olabilir? Bulduğunuz veriler, terapistiniz ile paylaşıldığında da daha hızlı bir iyileşme ortamı yaratacaktır… Güzel şifalanmalar dileğiyle!