Çevre dediğimiz yapının belki de çoğu kez gözden kaçırılan unsurlarından biridir hayvanlar. Bazen yanımızdan geçip gi...

Çevre dediğimiz yapının belki de çoğu kez gözden kaçırılan unsurlarından biridir hayvanlar. Bazen yanımızdan geçip giden bazen aracımızın üstünde veya altında uyuyan bazen de çöp konteynırları'nın içinde yiyecek bir şeyler arayandır. Günlük yaşantımız içerisinde işe, okula veya gezmeye giderken gözümüze takılan, yanından öylece geçip gittiğimiz küçük ve sevimli canlılardır. Bizler kadar onlarda var olduğumuz ekosistemin bir parçasıdır. Tam da bu nedenle içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olarak kültürümüzden, yaşantımızdan, gittikçe artan nüfusumuzdan en az doğa ve çevre kadar onlar da etkilenirler. Gelişmiş toplumlar onların daha sağlıklı bir ortamda yaşamlarını sürdürebilmeleri için çeşitli tedbirler almaktadırlar. KATI DÜZENLEMELER Dünyaya baktığımızda, konu ile ilgili olarak özellikle Amerika ve Avrupa’da sokak hayvanlarıyla ilgili çok katı düzenlemeler olduğunu görmekteyiz. Almanya, Fransa ve Hollanda da evcil hayvan beslemenin, ihlal durumunda hapis cezası ile sonuçlanabilecek katı kuralları olması. Evde hayvan beslemek için vergi ödemek veya belli türdeki hayvanların sahiplenilmesi için özel eğitim alma zorunluluğu bulunması, satın alınan veya sahiplenilen köpeklerin sokağa bırakılması sonucu yüklü para cezalarına çarptırılmak bu katı kurallara verilebilecek en önemli örneklerdendir. Ülkeler ve yerel yönetimler, hayvan haklarını gözetmek suretiyle, çeşitli kurallara ve kaidelere yönelirler, bu kurallar hem hayvanların yaşamını hem bizlerin onların da olduğu bir ortamda yaşamamızı hem de çevrenin bu yaşam formlarından olumsuz etkilenmeyeceği bir şekilde yapılmalıdır. Bu konuda gerek toplumsal, gerekse bireysel olarak üzerimize pek çok görev düşmektedir. Unutulmamalıdır ki hayvanlar ancak insan tarafından terk edildiğinde, başı boş bırakıldığında sokak hayvanı sıfatını almaktadır. Her şeyden önce evcil hayvan sahibi olmak isteyenlerin bir canlıya sahip olma bilincinde olması gerekir; bu beraberinde ona bakmayı, koruyup kollamayı ve bırakmamayı da getirir. Ülkelerin, hayvanlara nasıl davranılacağı, ne şekilde barındırılacağı ve acil durumlarda neler yapılması gerektiğini düzenleyen yasalara ve bu yasaların uygulanabilirliğini arttırmak için ağır yaptırımlara başvurması gerekmektedir. Almanya'da "Havyan Koruma Yasası", Amerika'da "Hayvanlara Eziyeti Önleme Yasası" , ülkemizde 5199 sayılı "Hayvanları Koruma Kanunu" söz konusu kanunlardan bazılarıdır. Hayvanlara yönelik vicdan yaralayan tüm olumsuz davranışların bertaraf edilmesi ancak söz konusu fiil ve faillerin katı cezai yaptırımlar ile karşılaştırılmaları ile mümkün olabilir. Her yıl 4 Nisan tarihi bu dünyada sadece bizlerin yaşamadığını aynı havayı soluduğumuz başka canlıların da olduğunu, onların da yaşam haklarının güvence altına alınması gerektiğini, hatırlatmak maksadıyla "Sokak Hayvanları Günü" olarak kutlanmaktadır. Sokak hayvanlarının besin bulmakta zorlandığı, açlık ve ilgisizlik yüzünden agresif tavırlar sergilediği, idari birimlerce sağlıksız barınaklarda toplandığı, oyuncak veya hediye gibi görülüp satın alınıp sıkılınca yerleşim yerlerine uzak bir alanda terk edildiği, kötü muamele görüp aciz kaldığı bir ülkede muasır medeniyet seviyesine asla ulaşılamaz. Bu bilinçle hareket etmeli ve etrafımızdaki tüm canlılara hak ettikleri değeri vermeliyiz. Bu da belki de canlı hayvan ticaretinde, oyuncak algısı ile yaklaşılan ev hayvanlarının alım satımı ve ithalatına kadar önemli düzenlemeler ve yaptırımlar ile mümkün olabilir.