Bakanlık Çeşme Turizmini geliştirmek üzere Çeşme Yarımadası güney-doğu sahil bandında master plan yapmasaydı, Çeşme’nin su fukarası bir bölge olduğu gündeme gelmeyecekti. 1986 yılı Bakanlar kurulu kar...

Bakanlık Çeşme Turizmini geliştirmek üzere Çeşme Yarımadası güney-doğu sahil bandında master plan yapmasaydı, Çeşme’nin su fukarası bir bölge olduğu gündeme gelmeyecekti. 1986 yılı Bakanlar kurulu kararı ile turizm geliştirme alanları ilan edilen bölgelerde yüzbinlerce yazlık konut yapılıyorken, bu villalar kaçak yüzme havuzları ile süslenirken, yarımadanın su problemi kimseyi rahatsız etmedi. Tüm villa bahçelerinin ne ile sulanacağı, yazlıkların kullanım sularının nereden karşılanacağı, yüzme havuzlarının ne ile dolacağı hesap edilmemişti. 2014 te kış ayları dökülen bereketli yağmurlara rağmen, Ovacık köyü gibi kırsal alanda şebeke dışında kalan ve kendi artezyeni ile yaşama devam eden bölgelerde su kuyuları kurumuştu. 2014 te Ovacık merkez, Şehir şebekesine bağlanmasaydı köy tamamen susuz kalmıştı. 2016-2017 de  Çeşme genelinde susuzluk tavan yapmış, kesintiler baş göstermiş, şebekeden tuzlu (tuz oranı çok yüksek) su akmaya başlamıştı. Ne yazık ki, aynı yıl 2017 Büyükşehir 1/25.000 imar planları onaylandı ve mevcut kadar büyük bir yerleşke konut üretimi için imara açıldı. Ekinoks Çevre ve Kültür Derneği, başta su kısıntısı ve alt yapı yetersizliğini, ikincil olarak da, konutsal yapılaşmanın çevresel diğer etkilerini, tarım alanlarının kaybedilmesi, betonlaşmanın önünün açılması, inşaat ekonomisinin kamçılanması, turizm ve tarımdan uzaklaşılması gibi beraberinde birçok gerekçe ile itiraz yaptığında da konu kimse tarafında dikkate alınmamıştı. Aynı yıl Büyükşehir İzsu yönetimi, Ildırı su kuyularını Çeşme Şebekesine taşıyan ana taşıyıcı hattı alelacele Şifne güzergahından merkeze taşıdı. Ildırı Çeşmemizin ciddi anlamda tarımın devam ettiği, sakız enginarı, kavun üretimi ve hayvancılığın yapıldığı bölgenin zirai ihtiyaçları, villaların tüketimine aktarılmış oldu. Yazlık sitelere, villa ve rezidanslara Bu kısıtlı kaynak yetmezse diye İçmeler mevkiinden şebekenin yine su kuyuları ile takviye edilebileceği konuşulmaya başlanmıştı. Yeni imara açılan bölgeler henüz konutla siteyle yazlıkla dolmamışken su telaşımız vardı aslında fakat bir türlü yapılaşmayı önleyecek gerekçe tutulmuyor, bu nedenle de asla dillendirilmiyordu. Çeşme’nin eskisi, aslında çok da eski değil, Kutlu Aktaş Barajı öncesini bilenler, adı Çeşme olan yerde, yani her yerinden tatlı su fışkırdığı için vaktiyle tarihi çeşmeler kurulmuş ilçemizde, herkesin evinden tuzlu deniz suyu aktığını bilir. 1991 yılımda Kutlu Aktaş Barajı yapıldıktan sonra, şebekeye bağlı çeşmelerden kullanılabilir tatlı su akmıştır. Yeraltı suları ise, bulunduğu bölgelerde tarım için kullanıldı. Yeraltı sularımız da birkaç tiptedir. Termal “yani” sıcak suların çıktığı alanlar, tatlı suların çıktığı bölgeler, tuzlu ve sıcak suların çıktığı alanlar şeklinde farklılıklar gösterir. Ve elbet ki, eskiler, su kuyularının hemen yanı başındaki fosseptik kuyularını da çok iyi bilir. Bugün yarımada toplam hacminin ancak %15 kadar kısmı kanalizasyon şebekesine bağlıdır. Geri kalan tüm alanlar fosseptik kuyusu kullanır, sayısı bilinmemekte, yaklaşık 10 binden fazla olduğu tahmin edilmekte, denmektedir. Kutlu Aktaş barajı ile beraberinde Çeşme merkezi alanlara asbestli su boruları döşenmiş ve yıllarca bu sağlıksız sistem kullanılmışsa da, 2017 deki ana boru ile beraber, nihayet Şebeke yenilenme Çalışmalarına da başlanmıştı. Ancak her ne olursa olsun, Çeşmemiz SU FUKARASI bir memleket olduğu ve daha fazla yapılaşmayı en başta bu sebeple kaldıramayacağı gerçeği ortada. Küresel ısınma azalan yağışlar bölgemizde yeraltı su kaynaklarımızı kritik seviyeler altına düşürdü. Sayın Bakanımızın Çeşme Turizm Projesi peyda olmasa bu tehdit tüm gayretimize rağmen asla gündeme düşmeyecekti.