Doyurucu bir etkinliği yazdım bugün. Raporlar, rakamlar, deneyimler, ne hikayeler… Küresel Araştırmacı Gazetecilik Ağı (Global Investigative Journalism Network) ve Dar...
Doyurucu bir etkinliği yazdım bugün. Raporlar, rakamlar, deneyimler, ne hikayeler… Küresel Araştırmacı Gazetecilik Ağı (Global Investigative Journalism Network) ve Dart Gazetecilik ve Travma Merkezi (Dart Center For Journalism and Trauma) iş birliğinde Türkiye’deki gazeteciler için travma haberciliği / travma bilgili gazetecilik eğitimi düzenlendi. Moderatörlüğünü GIJN Türkçe Editörü Pınar Dağ’ın yaptığı çevrimiçi eğitimi İlia Devlet Üniversitesi Bağımlılık Çalışmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Jana D. Javakhishvili verdi. Katılımcı gazeteciler, izlenimlerini aktardı. Psikoloji profesörü Javakhishvili, 18 yıldır gazetecilerle çalışıyor, dünyanın pek ülkesinde doğal ve savaş gibi insan eliyle gerçekleşen afetlerden sonra meydana gelen travmaları inceliyor. ‘Gazeteciler İçin Travma Haberciliği Eğitimi’, bence ülkemizin gerçekleri arasında yer alan jeopolitik konumunun barındırdığı tehditler, terör eylemleri, genç kuşak fay hatlarının meydana getirdiği büyük yıkımlı depremler, yetersiz alt yapı ve çarpık kentleşme nedeniyle yaşanan sel ve heyelan felaketleri gibi nedenlerle ülkemiz için büyük önem taşıyor. Hepimizin bildiği gibi, çoğu zaman olay yerinde ilk ulaşan gazeteciler oluyor. Güvenlik güçleri ve sağlık ekiplerinden önce yaşananlara tanık olan haberciler, kameramanlar, fotoğrafçılar yıkımla, ölümle, hukuksuzlukla karşı karşıya kalıyor. HABERCİLER DE ŞOKTA Son örneklerini 11 ilimizi etkileyen Büyük Güneydoğu Depremi’nde gördük. Afet haberlerini takip ederken pek çoğumuz ‘duygu sömürüsü’ yapılan metin ve görselleri tepkiyle karşılıyoruz. Afet haberciliğinde yaşananların sorgulanması gerektiğini, ihmallerin ve ihmalkarların, hukuk kurallarının konuşulması gerektiğini vurguluyoruz. Ama aslında gözden kaçırıyoruz. Gazeteci zamanla yarışıyor; sahada maruz kaldıklarının şokunu atlatamadan yaşananları aktarmaya çalışıyor. Yani okuyucu/ izleyici olayları habercinin yaşadığı şokun etkisi altında öğreniyor olanları. İşin doğrusu, afetin yarattığı yıkımın büyüklüğüyle doğru orantılı olarak ‘bilgiye dayalı’ haber ile ‘duyguya dayalı’ haber arasında ikileme düşmemek oldukça zor. Türkiye’de bu strese kurumun siyasi duruşunun da eklendiğini düşünürsek gazeteciliğin zorlu koşulları ortaya çıkıyor.