Haydi gelin, ağrının mekanizması üzerine biraz konuşalım.

İnsan neden ağrı çeker? Ağrının bize söylemek istediği bir şey olabilir mi?

Şöyle düşünelim; bir apartmanda yangın var, yangın alarmı çalıyor ve biz gidip yangını söndürmek yerine alarmı susturuyoruz. Sizce o apartmanın hali ne olur? İşte ağrı kesicilerin mekanizması böyle çalışıyor. Biliyorum bu size çılgınca gelecek ama ben bir fizyoterapist olarak ağrıya bayılıyorum. Çünkü ağrı bize “İşte problem burada” diyor ve bu sayede yapacağımız tedavide nereye odaklanmamız gerektiğini gösteriyor.

“Ee, ağrı kesici içmeyelim de ne yapalım?” dediğinizi duyar gibiyim. Olası bir ağrı durumunda, önce ağrının kökenini bulmamız gerekiyor. Bunu birkaç örnekle açıklamak isterim: Mesela bir yerinizi vurdunuz, bu noktada hissettiğiniz acı, travmatik bir ağrıdır. Uzun süren yorgunluk durumlarında ya da yağmurlu havalarda arttığını hissettiğiniz ağrının sebebi romatolojik kökenli olabilir. Birçok hastada gözlemlediğim aşırı stres durumunda artan, belki de psikolojik kökenli (psikosomatik) bir ağrı. Aslında şu noktada sormamız gereken en önemli soru, “Bu ağrı ne zaman oluştu?” sorusu!

Hepsinin özeti, ağrıyı susturmak değil; ağrının bize ne anlatmaya çalıştığını anlamaktır. İşte tedavinin ilk aşaması bu.

Şimdi, ağrıyı detaylı ele alacak olursak;

Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (IASP), ağrıyı “Gerçek veya potansiyel doku hasarı ile ilgili hoş olmayan, duyusal ve duygusal deneyim" olarak tanımlar. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, anatomik, etiyolojik, süre ve patofizyolojik sınıflandırmalar en sık kullanılan sınıflandırma sistemleridir. Yani ağrıyı, şiddetine, yerine, süresine, çeşidine (batıcı, künt, keskin, zonklayıcı, karıncalanma, yanma), direkt veya indirekt oluşum tarzına, yüzeysel ya da derinde olmasına ve cinsine (sinir ağrısı) göre gruplandırabiliriz. Mekanizmalarına göre ise, fizyolojik ya da fizyo-patolojik olarak adlandırılan ağrılar nöropatik ağrı, nosiseptif ağrı, deafferantasyon ağrıları ve psikosomatik ağrılar olmak üzere 4 grupta incelenir.

1- Nöropatik Ağrılar: Genellikle periferik ya da santral sinir sistemi yapılarında meydana gelen sorunlar nedeniyle ortaya çıkar.

2- Nosiseptif Ağrılar: Deri, kas ya da bağ dokusu üzerinde meydana gelen bir problem nosiseptif ağrıların oluşmasına neden olabilir.

3-  Psikosomatik Ağrılar: İnsanların fiziksel olarak hissettiği fakat tıbbi olarak herhangi bir karşılığı olmayan ağrılardır. Bu tür ağrılar genellikle stres, sıkıntı ya da üzüntü gibi duygular sonucu ortaya çıkar. Psikosomatik ağrılara karın ağrısı, migren ve baş ağrısı, regl ağrıları, kol ve bacak ağrıları ile birlikte boyun ve omuz ağrıları örnek olarak gösterilebilir.

4- Deafferantasyon Ağrısı: İlginç ağrı tiplerinden birisi de deafferentasyon ağrıdır. Sinirin elektriksel deşarjında kısa devreler meydana gelmekte ve bu kısa devreler başlı başına bir odak olarak ağrıya yol açmaktadır. Bunlara örnek, fantom ağrıları verilebilir.

Ağrının çeşidini ve sıklığını bilmek bizim için çok önemli bir bulgudur. Ağrılarınız hangi gruba dahil olursa olsun, geçmeyen ağrılarda mutlaka doktorunuza başvurmayı unutmayın.