Bugün 23 Nisan. Çocuklara değer verilen bir bayram olarak ülkemizde kutlanıyor. Küçükler, büyüklerin yönetimde söz sahibi olduğu kurumlarda ‘gelecekte bu makamları biz temsil edeceğiz’ mesajıyla, koltuklara otururken, bazıları da sokaklarda, tarlalarda, kötü koşullarda çalışarak evlerine ekmek götürme derdinde olacak. Çalışan çocukların eğitimleri aksadığı gibi, okul hayatları da sonlanıyor. Ülkemiz de Suriye göçmenleri, onların çocukları sokaklarda para kazanma uğruna yaptıkları mücadele, her gün gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Göçmen aile çocukları ucuz işgücü olarak kullanılıyor.

Ülkemizde IPEC tanınmış olsa da göçmen çocuklar kötü koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Çocuk işçilerde, kötü çalışma koşullarında iş kazalarıyla vücut bütünlüğü bozulmakta, hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Çocuk işçiliği, çocuğun çocukluğunu yaşamasını engeller. Fiziksel ve zihinsel anlamda gelişimini sekteye uğratır. 4857/71 maddesi ve ikincil mevzuat ile 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış çocuklar, bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilir. 14 yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilir. İş kazaları yüzde 59,3’ü çırak statüsünde çalışırken makine, metal ve ahşap teknolojileri alanında görülmüştür. Gaziantep sanayide son 10 yılda çocuk iş kazaları ciddi ölüm rakamları basına yansımıştır. Bakanlık verilerine baktığımızda çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri olarak “Sokakta Çalışma”, “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışma” ve “Aile İşleri Dışında, Ücret Karşılığı Gezici ve Geçici Tarım İşlerinde Çalışma” belirlenmiştir. 138 ve 182 sayılı ILO sözleşmelerinin uygulanmasını da içeren çocuk işçiliğinin belirlenen en kötü biçimlerinin önlenmesine yönelik, “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı” oluşturulmuştur. Bu program önerisi ile Hükümetin ulusal kalkınma çabalarının ayrılmaz bir parçası olacak bir çocuk işçiliği politikası uygulanması amaçlanmıştır.

Uluslararası düzenlemelere ülkemizde yer verilmiştir.

CENEVRE ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ

Bildirgede, çocukların yaşatılmaları, gelişmeleri ve korunmaları uluslararası bağlamda ilk kez temel ilke olarak ele alınmıştır. Çocukların doğal biçimde gelişmesine olanak sağlanması, aç çocukların beslenmesi, hasta çocukların tedavi edilmesi, terk edilmiş çocukların korunması, felaket anında yardımın öncelikle çocuğa yapılması, çocukların her türlü istismara karşı korunması ve kardeşlik duyguları içinde eğitilmeleri gerektiği hususları bildirgede yer almıştır.

BM Çocuk Hakları Bildirgesi (Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi)

Çocuk işçiliğine ilişkin diğer düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemelerde çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri sayılan alanlarda çalışmalarının yasaklandığı hüküm altına alınmıştır.

ANAYASA

Çocuk ve gençlerin korunması hususu, Anayasada güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 50. maddesinde; kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı ile küçüklerin, kadınların, bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacağı öngörülmektedir.

SOKAKTA ÇALIŞMA

Çocuklar genel olarak, ayakkabı boyacılığı, kağıt mendil, sakız, su, simit, mısır, milli piyango bileti, kırtasiye malzemesi gibi satıcılık, araba camı silme, mezarlıklarda su taşıma, mezarların temizlenmesi, çöp toplama, çiçek, dini kitap ve malzeme satma gibi işlerde çalışmaktadırlar. Yaptıkları işler, genellikle kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlarda bulunmalarını gerektirmektedir.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma: Çalışan çocuklar, tehlikeli makineler, yetersiz termal konfor şartları (soğukta ve sıcakta çalışma), uzun çalışma süreleri, tozlar, boya, vernik vb. kimyasallara maruziyet, ağır yük taşımak, gürültülü ortamda çalışma, uzun süreli ayakta çalışma, tehlikeli donanım ve işlemler gibi işyeri ortamından ve çalışma şartlarından kaynaklanan birçok riske maruz kalmaktadır.

Tarımda aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma: Mevsimlik tarım işçisi aileler çalışma yerlerine giderken ekonomik ve sosyal zorunluluklardan dolayı çocuklarını da götürmektedir. Böylece, çocuklar aile ekonomisine katkı nedeniyle yaşlarına uygun olmayan tarımsal işlerde çalışmaktadır. Bu çocuklar, çoğunlukla belirli bölgelerden başka yörelere mevsimlik olarak başta bitki çapalama, ot alma, hasat vb. bitkisel üretim işlerinde çalışmak üzere köyünden, kentinden ayrılarak 4-7 ay arasında çalışanlardan oluşmaktadır.

BAKANLIK TEFTİŞ YETKİSİ

Çalışan çocuklar, tıpkı kadın çalışanlar, engelliler, yaşlılar gibi iş teftişinin öncelikli risk grupları arasındadır. Bu sebeple yapılan tüm programlı teftişlerde çalışan çocuklarla ilgili mevzuat düzenlemelerine uyulup uyulmadığı denetlenmekte ve aykırılık durumunda gerekli idari yaptırımlara başvurulmaktadır. Söz konusu rutin uygulamaların dışında çocuk çalışmasını en öncelikli risk kabul eden ve çalışan çocukların yoğun olduğu sektörlere yönelik olarak planlanan ve uygulanan risk esaslı denetimler de yapılabilmektedir.

SGK: Kurumun çocuk işçiliği ile mücadelede sorumluluk alanları;

 a) Çalışan çocukların sosyal güvenlik ağı içerisine alınması için gerekli çalışmaların yürütülmesi, 
b) Çocukların maruz kaldıkları iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili istatistiklerin tutulması ve yayımlanması, 
c) Kurum bünyesindeki denetim elemanlarının çocuk işçiliği konusunda eğitilmesi ve çalışmalarında çalışan çocukların sorunlarının da dikkate alınmasının sağlanması, 
ç) Özellikle esnaf ve sanatkârlar olmak üzere, Kurumdan hizmet alan kişi ve kuruluşların çocuk işçiliği konusunda duyarlı hale getirilmesidir.