25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İzmir’de gerçekleşen etkinliklerde çok değerli yorumlar vardı. Kadına yönelik eril şiddet öylesine yükseldi ki UNDP’nin paylaştığı spotta da belirttiği gibi dünyada her 10 dakikada 1 kadın yakın çevresindeki erkekler tarafından öldürülmekteydi. Bunların önemli bir kısmı da boşanmak üzere olduğu eşleri veya eski eşleriydi çünkü kadınlar kendi hayatları için karar alma çabasındaydı. Verilere göre 2024’ün ilk 9 ayında 295 kadın erkekler tarafından öldürüldü! Etkin uygulanmayan yasalar, cezasızlık kültürü ve kolay silahlanabilme, kadınların şiddete maruz kalması ve öldürülmelerinde temel argümanlar olarak öne çıkmaktadır. Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin meşrulaştırılmasının da bir parçasıdır.

Sorunun ayrı bir yapı taşı da şiddet türlerinin toplumda kanıksanmasıdır. İnsanlar bu suçlar işlenirken şahit olsalar da izlemekle yetiniyor ya da arkasını dönüyor. Bu çok ürkütücü bir tablo çünkü toplumu şiddetin bir parçası haline getirmektedir.

Okurlarımız için bu önemli haftada basına yansıyan etkinlik ve açıklamalardan öz mesajlar içeren bir derleme hazırladım:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, ülkemizdeki kadınların uzun süredir sistematik şekilde şiddete uğrayıp erkeklerin işlediği cinayetlerle yaşam haklarının ellerinden alındığına dikkat çektiği mesajında İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesi gerektiğini vurguladı.

BPW İzmir İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği’nin ikinci kez düzenlediği BPW İzmir Zirvesi’nde güçlü kadınların duyurduğu sesler arasında dikkatimi çeken mesajlar şunlardı:

  • Bütün kadınlar güçlerini birleştirirse sorunlar aşılır.

  • Daha iyi bir gelecek kadın haklarının sağlanmasıyla gelecek.

  • Çalışma yaşamındaki görünmez engel; mizojini yani kadın karşıtlığı ile yüzleşilmesi gerekiyor.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin, medyada şiddet dilini dönüştürmek, şiddete ve çocuk istismarına karşı toplumsal farkındalığı yaygınlaştırmak amacıyla sürdürdüğü Nar Projesi etkinliği kapsamında Karşıyaka’da muhtar ve sivil toplum temsilcileri ile bir araya gelerek gerçekleştirdiği toplantıdaki mesajlar şunlardı:

  • Ülkemizde artık adı konmuş bir cinskırım var ve bu durumdan sadece kadınlar değil maalesef çocuklar da etkileniyor.

  • Şiddete karşı yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, Barolar birlikte mücadele etmelidir.

  • Toplumda var olan eril bakış açısı değiştirilmelidir.

  • Kadına şiddet insanlık suçudur.

Kadınların ekonomik özgürlüğünün sağlaması, kadın emeğinin değerlenmesi, kadının iş hayatında daha görünür olması ve erkek egemen olarak tanınan işlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında Konak Belediyesi kadın işçileri örnek ve öncü oldu. 20 genç kadının, erkek işi olarak görülen süpürgeci alanında işe başladığının duyurulduğu bültende öne çıkan mesaj şu: Kadınlar toplumsal hayata kendi ekonomik gücünü sağlayarak katılmalıdır.

Halk TV’de ‘İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah’ programının canlı yayın konuğu olan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “2019 yılında 12 yaşındaki kızımızın yaşadığı cinsel istismarın ardından gazeteler ‘Utancından İntihar Etti’ başlığıyla manşet atmışlardı. Kızımızın utancı aslında böyle bir memlekette yaşıyor olmasıydı.” dediği konuşmasından çıkan ana mesajlar şunlardı:

  • Medyada şiddeti yeniden üreten, mağduru suçlayıcı bir dil kullanılmamalı.

  • Şiddet görenler, mücadelelerinde yalnız kalmamalı.

Sonuç olarak diyebiliriz ki erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarında eşit olabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği yasalarla olduğu kadar toplumun sosyokültürel yapısıyla da sağlanmalıdır. Çünkü “Burjuva demokrasisi, lafta eşitlik ve özgürlük vaat eder, ama pratikte bir tek burjuva cumhuriyeti, hatta en ileri olanlar bile kadınlara (insan soyunun yarısına) ve erkeklere kanun önünde tam eşitlik verememiş ya da kadınları erkeğe bağımlı oluşlarından ve erkeğin baskısından kurtaramamıştır” (V.I.Lenin, Kadınların Kurtuluşu, s.88).

Kadın cinselliğini merkeze alan toplumsal ahlak anlayışından” uzaklaşılmalıdır (Veda Bilican Gökkaya, Toplumsal Cinsiyet ve Aile İçinde Kadına Yönelik Şiddet, 2018:11). Toplumlar kendi kültürel yapılarında kalıplaşmış önyargılarıyla birlikte kadın ve erkek cinsine farklı rol ve sorumluluklar yüklemektedir. Bunlar da toplumsal yapıda şiddet ekseninde pek çok sorun gelişmesine etken olur. Erkeklik, kadın kimliğinden farklı olarak bir iktidar gücü gibi formatlanırken kadınlık ise bu erkin bir tür nesnesi haline gelmektedir. Ne yazık ki böylesi süreçlerin pekişmesine de yine en çok hakları çiğnenen kadınların faktör olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele konularında çalışmalar yapan kadın sivil toplum kuruluşları ile yerel yönetimleri özellikle önemsiyorum. Karar mekanizmalarında bilhassa siyaset alanında kadın varlığı yükselmelidir