Adil bir dönüşümün sağlanması, ülkelerin, eşitliği ve kapsayıcılığı güçlendiren geçiş yolları ve yaklaşımlar aracılığıyla ekonomilerini yeşillendirmeyi seçmeleri anlamına geliyor
Yeşil işler, çevrenin korunması ve eski haline getirilmesi, ve iklim değişikliğinin ele alınmasına katkıda bulunan insana yakışır işlerdir. Yeşil işler, hem yenilenebilir enerji gibi yeşil ürünler ve hizmetlerin üretilmesinde hem de geri dönüştürme gibi çevre dostu süreçlerde yer alabilir. Yeşil işler, enerji ve hammadde verimliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının sınırlanması, atık ve kirlenmenin en aza indirgenmesi, ve ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesine katkıda bulunur ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamayı destekler.
Yeşil işler piyasası büyüdükçe, ülkeler, işgücünün yeşil işleri başarıyla yürütmek için gereken özel eğitim ve becerilerle donanmasını sağlamalıdır. Bunu başarmak için gençleri geleceğin yeşil işleri için eğitmeye ve karbon-yoğun sektörlerde işlerini kaybeden işçileri yeniden eğitmeye yatırım yapılabilir. Özellikle ikincisi, ülkelerin kimseyi geride bırakmadan adil dönüşümü gerçekleştirmesi hedefine ulaşmada kilit rol oynar.
YEŞİL AKLAMA
İklim krizinin ele alınması için halkın baskısı artarken, özel sektör şirketleri, düşük karbonlu küresel ekonomiye geçişe katılıyor. Ancak onların çabaları bazen hakiki ve anlamlı eylem olmaktan çok pazarlama faaliyetine dönüşebiliyor.
Yeşil aklama, bir şirketin iklim değişikliği eylemine katıldığı konusunda müşterilerini ikna etmek için, kendi ürün ve hizmetlerinin olumlu çevresel etkisi veya sürdürülebilirliği hakkında yanıltıcı beyanlarda bulunmasıdır. Bazı durumlarda yeşil aklama, çevre konularında bilgisizlik nedeniyle kasıtsız yapılıyor olabilir. Ancak, çevre politikalarına ilişkin halk desteğini kâr amacıyla sömürmek üzere, pazarlama ve
ADİL DÖNÜŞÜM
İklim değişikliği bağlamında, düşük karbonlu veya net sıfır ekonomiye geçiş, ekonomik sistemlerimizde büyük bir dönüşüm gerektiriyor. Bu tür bir dönüşüm, sosyal eşitsizliği, dışlanmayı, itaatsizliği ve daha az rekabetçi şirketler, sektörler ve piyasaları daha da artırma riski taşıyor.
Ülkelerin, iklim hedeflerine ulaşmak için çalışırken, toplumun tamamının - toplulukların, çalışanların, sosyal grupların - bu yapısal değişimin bir parçası olmasını sağlamaları hayati önem taşıyor.
Adil bir dönüşümün sağlanması, ülkelerin, eşitliği ve kapsayıcılığı güçlendiren geçiş yolları ve yaklaşımlar aracılığıyla ekonomilerini yeşillendirmeyi seçmeleri anlamına geliyor. Bu da, dönüşüm sürecinin ekonomi genelindeki farklı çalışan grupları üzerindeki etkilerine bakmak ve insana yakışır işleri destekleyen ve kimseyi geride bırakmamayı amaçlayan eğitim ve yeniden beceri kazandırma fırsatları sunmak anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), iklim sistemine insanların tehlikeli müdahaleleriyle mücadele amacıyla 1992 yılında kabul edilen uluslararası çevre anlaşmasıdır. 1994 yılında yürürlüğe girmiştir ve 199 tarafın imzasıyla hemen hemen evrensel üyelik düzeyine ulaşmıştır. Hem Paris Anlaşması hem de Kyoto Protokolü’nün çerçeve sözleşmesi niteliğindedir.
COP
"Taraflar Konferansı" veya "COP" olarak adlandırılan iklim değişikliğine adanmış yıllık Birleşmiş Milletler konferansı, 1995 yılından bu yana BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında düzenleniyor. 2015 yılında gerçekleşen 21. COP, diğer adıyla COP21'de Paris Anlaşması imzalandı.
Konferans, Paris Anlaşması'na taraf olan tüm ülkeleri iklim değişikliğiyle mücadelede atacakları sonraki adımları görüşmek ve iklim eylemini destekleyecek yasal bağlayıcılığı olan anlaşmalar oluşturmak üzere bir araya getiriyor. Bir sonraki konferans olan COP28, Aralık 2023'te Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenecek.
PARİS ANLAŞMASI
Paris Anlaşması, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2°C'nin çok altında tutmayı, tercihen 1,5°C ile sınırlamayı amaçlayan, yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası anlaşmadır. Anlaşma, 2015 yılında Paris'te düzenlenen COP21'de 196 Taraf tarafından kabul edildi ve 2016 yılında yürürlüğe girdi.
Paris Anlaşması, iklim değişikliği konusunda uluslararası iş birliğinde dönüm noktası niteliğinde bir başarı çünkü tüm taraflar için iklim değişikliğiyle mücadele ve etkilerine uyum sağlama çabalarını artırmaya yönelik bağlayıcı bir anlaşma. Anlaşma aynı zamanda gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere azaltım ve uyum çabalarında yardımcı olmalarını sağlayacak araçları sunarken, sonuçların şeffaf bir şekilde izlenmesi ve raporlanması için de bir çerçeve oluşturuyor.
UKB’LER
Ulusal Katkı Beyanları (UKB’ler), Paris Anlaşması'nın küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefi doğrultusunda her ülkenin geliştirmesi gereken iklim taahhütleri ve eylem planlarıdır. UKB’ler iklim konusunda her beş yılda bir, öncekinden daha yüksek beklentilerle güncellenen kısa ve orta vadeli planları temsil eder.
Ulusal katkı beyanları, bir ülkenin sera gazı emisyonlarını azaltmak, dirençliliği geliştirmek ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için izleyeceği azaltım ve uyum önceliklerinin yanı sıra finansman stratejileri ile izleme ve doğrulama yaklaşımlarını ana hatlarıyla belirtiyor. 2023 yılında, bir dizi küresel durum değerlendirme çalışmasının ilki ile, ulusal katkı beyanlarının ve Paris Anlaşması hedeflerinin uygulanmasındaki ilerleme değerlendirilecek.
ŞEFFAFLIK
Paris Anlaşması’na göre ülkeler kendi Ulusal Katkı Beyanlarının uygulanması hakkında düzenli olarak rapor vermeli. Bu raporlamanın, küresel toplumun ilerlemeyi doğru biçimde değerlendirmesi ve herkesin üzerine düşeni yaptığına dair güven duymasını sağlamak için şeffaf biçimde yapılması kritik önem taşıyor.
Şeffaf raporlama, hükümetler ve uluslararası organların güvenilir verilere erişmesini ve kanıt temelli kararlar verebilmesini sağlar. İklim değişikliğine, azaltım ve uyuma yönelik eylem ve politikalara ilişkin bilimsel kavrayışımızı genişletir. Sonuç olarak şeffaflık, güven, işbirliği, ve bilgi transferini artırmak, ve iklim hedeflerine ilişkin daha ileri hedefleri teşvik etmek yoluyla, Paris Anlaşması’nın potansiyelinden tam olarak yararlanabilmenin anahtarıdır.
UUP’LER
Ulusal Uyum Planları (UUP'ler) iklim değişikliğinin etkilerine karşı ülkelerin kırılganlığını azaltmak ve uyum kapasitesi ve dirençliliğini güçlendirmek için eylemlerin planlanması ve uygulanmasına yardımcı olur. UUP'ler, Ulusal Katkı Beyanları (UKB'ler) ve diğer ulusal ve sektörel politika ve programlarla bağlantılıdır.
UUP'lerin başarılı olabilmesi için katılımcı, kapsayıcı, toplumsal cinsiyete duyarlı ve şeffaf olmaları gerekir. Bu da, UUP'lerin tasarımı aşamasında ülkedeki farklı grupların özel ihtiyaçları ve kırılganlıklarının değerlendirilmesi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız olanlara özellikle dikkat edilmesi ve onların strateji ve programların geliştirilmesi ve uygulanmasına dahil edilmeleri gerektiği anlamına gelir.
UZUN DÖNEMLİ STRATEJİLER
Paris Anlaşması kapsamında ülkeler, birkaç on yıl boyunca, genellikle 2050'ye kadar, tüm toplumu kapsayan bir dönüşümü öngören emisyon azaltımlarına yönelik uzun vadeli stratejileri bildirmeye davet ediliyor. Uzun dönemli strateji belgeleri, küresel ısınmanın sınırlandırılması ve 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşılması yönündeki uzun vadeli hedeflerle uyumlu.
Uzun vadeli stratejiler, daha kısa vadeli ulusal katkı beyanlarının ötesinde ülkelerin düşük karbonlu kalkınmayı sürdürmeleri, inovasyonu artırmaları, sürdürülebilir altyapılar planlamaları, ve işgüçleri için adil ve eşitlikçi dönüşümleri teşvik etmeleri için bir rehber.
Ülkeler uzun dönem stratejilerini UNFCCC'ye resmi olarak ilettiklerinde bu stratejilere, Uzun Vadeli Düşük Emisyonlu Kalkınma Stratejisi (LT-LEDS) denir.
REDD+
Ormanların korunması ve eski haNDOline getirilmesi, iklim değişikliğinin en ağır etkilerinden kaçınmak için gerekli olan sera gazı emisyon azaltımının dörtte birden fazlasını sağlayabilir. REDD+ ülkelerin uluslararası iklim müzakerelerinde mutabık oldukları, gelişmekte olan ülkelerde ormansızlaşmayı ve ormanların bozulmasını azaltarak, ve ormanları sürdürülebilir biçimde yöneterek ve koruyarak iklim değişikliğinin sınırlanmasını hedefleyen çerçevedir.
REDD kısaltması “Ormansızlaşma ve Ormanların Bozulmasından Kaynaklanan Emisyonların Azaltımı” demektir. “+” işareti ise, ormanların korunması, sürdürülebilir yönetimi ve orman karbon stoklarının iyileştirilmesini vurguluyor.
IPCC
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) himayesinde kurulmuş bağımsız bir organdır.
IPCC'nin temel görevi, iklim değişikliğine ilişkin bilimsel literatür ve bulguları değerlendirmek ve politika yapıcılar ve kamuoyuna önemli bilimsel bilgiler ve kanıta dayalı tavsiyeler sunmaktır. IPCC, iklim değişikliği bilimi, ve etkiler, riskler ve uyum ve azaltım seçeneklerinin karmaşık analizi ile ilgili en güvenilir bilgi kaynağı olarak kabul ediliyor. (BİTTİ)
Kaynak :UNDP-https://www.undp.org/tr/turkiye/blog/iklim-sozlugu-iklim-degisikligi-icin-gunluk-rehber