Bir Kurban Bayramını daha idrak ettik. Önceki yazımda okurlarımın bayramlarını kutlamıştım. Olsun bir kez daha kutluyorum geçmiş bayramlarını. Bayramda 9 günlük tatil, imkanı olanlara adeta ilaç gibi...

Bir Kurban Bayramını daha idrak ettik. Önceki yazımda okurlarımın bayramlarını kutlamıştım. Olsun bir kez daha kutluyorum geçmiş bayramlarını. Bayramda 9 günlük tatil, imkanı olanlara adeta ilaç gibi geldi. İdari tatil ve 15 Temmuz ile birlikte hala tatilde olanlar çoğunlukta. Memleketin geneline şöyle bir göz atarsanız, neredeyse herkes tatile çıkmış gibi. İzmir ve civarında tatil beldeleri iğne atsan yere düşmez halde. Çeşme, yine 1 milyon tatilci ağırlıyor. İlk gün Çeşme Otobanı tıklım tıklım arabadan geçilmiyordu. Dur-kalklarla binlerce araç, 75 km’lik yolu kabusa çevirdi. Geri dönenlerin bile olduğunu biliyorum. Ben ise, büyükleri ziyaret, bize gelen ziyaretçiler derken ancak 3.gün Foça’ya gitme fırsatını bulabildim. Yola çıktığımda gözlerime inanamadım. Kestirme yolu tercih etmeme rağmen araç trafiğinden zor ilerleyebildim. Foça ilçe merkezine girdiğimde de park et edebilirsen aracı. Neyse bir köşeyi zor bulup da park ettikten sonra çarşıya daldım. O da ne? Adım atacak yer yok. Restoranlar, kafeler, çay bahçelerinde oturacak yer kalmamış. Allah’tan bizleri seven dostlarımız var da, onların mekanlarında birkaç saat vaktimizi geçirebildik. Şaşkınlığımızı gizleyemezken, bir yandan da sevinmedim desem yalan olur. Pandemi boyunca iki yıldır sinek avlayan esnaf adeta müşterilere yetişemez halde idi. Peki madalyonun diğer yüzüne bir bakalım. Akaryakıtın bu kadar pahalı olduğunu, iki kişinin bir öğün yemek bedelinin 300 lirayı bulduğu günümüzde, “aç, aç” denilerek haşa aşağılanan bu millet, nasıl oluyor da böyle zevk-ü sefaya dalabiliyor. Kıymetli okurlarım. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’lın siyasi literatürümüze kazandırdığı, “Benim memurum işini bilir” sözünü ben burada, “Benim vatandaşım işini bilir” şekline çevirerek, bu olayı açıklamak istiyorum. Kimse kusura bakmasın, bu millete feriştahı gelse ekonomiyi öğretemez. Ekonomi bu halkın göbek adıdır, nokta. OLMADI EKREM BAŞKAN! Türkiye nefesini tutmuş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, mega kenti seller götürürken, Muğla koylarında yaptığı tatili konuşuyor. Hangi TV kanalını açarsanız açın o var. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yanıp tutuşan İmamoğlu’nun elbette bu ilk vukuatı değil. Daha önce depremzedeleri ziyaret edip Palandöken’e kayağa gitmişti. Ardından İstanbul kar esareti yaşarken İngiliz Büyükelçi ile yemeğe çıktı. Şimdi de Esenyurt faciasına uzaktan kumanda ile müdahale etti. Lütfedip dönmedi bile işinin başına. Dolayısıyla önce İstanbullulardan, sonra da siyasi çevrelerden büyük tepkiler aldı. Hatta, İmamoğlu’nu öve öve bitiremeyen ulusal bir TV kanalının ana haber spikeri bile çileden çıktı, nezaket çerçevesinde demediğini bırakmadı. Partisi CHP’den ise cılız da olsa sesler yükseldi. Belediye başkanlarına bizde “Şehremini” denir. Yani, şehrin kendisine emanet edildiği emin kişidir. Siz koca 16 milyonluk İstanbul’u Sayın Ekrem İmamoğlu’na emanet ediyorsunuz ama, kendisi en lazım olduğu zamanda ortalıkta görünmüyor. Oluyor mu böyle? Bu bir değil, iki değil, üç oldu. Ekrem Başkan, “Her şey güzel olacak” derken, bunu kastetmiyordu her halde. Böyle giderse, Cumhurbaşkanlığı hayali, bir hayal olarak kalacak. Kim memleket sıkıntıdayken, tatile çıkıp da dönmeyen bir Cumhurbaşkanı ister ki?..