Üç aylık yerel seçim süreci, başkanların belirlenmesi ve nihayet bayramın da eklenmesiyle bir çırpıda geldi geçti. Çiçeği burnunda başkanlar, mazbatalarını alıp, devir teslimlerle koltuklarına oturdu. Ziyaretler, tebrikler derken bir 3 ay da böyle gelir geçer. Koltuğa ısınmak biraz zaman alır. 100.gün dolduğunda her şey ortaya çıkar.

Bazı başkanlar koltuğa oturduktan sonra, işin muhasebesine giriştiler bile. Borçlar, alacaklar çıkartıldı, belediye binalarına büyükçe afişler halinde asıldı. Kalem kalem sıralanan bu rakamlar, eğer gerçeklerle bağdaşıyorsa, yeni başkanların işi hayli zor. Zaten belediye bütçelerinin büyük bölümü, personel maaşlarına gidiyor. Kalan paralar ise hizmete yetmiyor.

Türkiyemizin acı gerçeği bu. “Devletin devamlılığı esastır” kuralı her zaman geçerli olduğuna göre, bu borçlar ödenecek, ardından seçim döneminde sözü verilen proje ve hizmetler gerçekleştirilecek. Tabi bunu yaparken, şişkin kadrolarda tenkisata gidilip gidilmeyeceği de meçhul. Anlayacağınız bazı acılar yaşanacak, istenmeyen durumlar ortaya çıkacak.

Ben, ister iktidara mensup olsun, isterse muhalefete, tüm başkanlara başarılar diliyorum. Yaşadığımız kent İzmir ve onun 30 ilçesi. Ve bu hinterlantta 4,5 milyondan fazla insan hayatiyetini sürdürüyor. Bir o kadar da canlısı ve doğası var. Bunlara sahip çıkmak, ihtiyaçlarını gidermek, dertlerine derman olmak, “Şehr Emini” dediğimiz başkanlarımızın görevi. 

Bu görevi onlara sandık başına giderek oy veren veya vermeyen hemşehrileri verdi. “Oy namustur” derler, millet de oyunu verdiği başkanlardan ona sahip çıkmalarını her zaman bekler. Beş yıl boyunca o koltuğu işgal eden başkan, verdiği sözleri tutar, hizmet ve projeleri hayata geçirirse, bir 5 yılı daha hak eder. Aksi takdirde, verdiği sözleri tutmayan, vaadlerini hayata geçirmeyen başkanların halktan yeniden görev istemeye hakkı yoktur.
Gelelim İzmir’in çözülmesi gereken meselelerine. Seçim döneminde Sayın Hamza Dağ’ın vadettiği 3.Çevre Yolu mutlaka yapılmalıdır. Kent trafiğini etkileyen battı-çıktılar bir an önce inşa edilmelidir. Yeni katlı veya yeraltı otoparkları ile kentin otopark sorunu giderilmelidir. Hatta mevcut otoparklarda ücretler makul seviyeye indirilmeli, araç sahipleri için cazip hale getirilmelidir. 

Artık “İzmir’in Ağabeyi” olan Sayın Cemil Tugay’ın elinde trilyonluk Büyükşehir bütçesi olacaktır. Başlayan Buca Metrosu bitirilmelidir. Körfez kirliliği meselesi halledilmeli, koku sorunu tarih olmalıdır. Hemen hatırlatmalıyım ki, havaların birazcık ısınması ile Meles Deltası ve Halkapınar’dan yine kötü kokular yükselmektedir. Nitekim bunu önlemek için harekete geçen İZSU bölgede çalışmalara başlamıştır.

Her yağmurda adeta göl haline gelen kentin sokak ve caddeleri, bu manzaradan kurtarılmalıdır. Kentsel dönüşümle artık şehrin göbeğindeki gecekonduların modernizasyonu sayesinde hem depreme dayanıklı bir kent oluşmalı, gökdelenlerin gölgesinde kalan varoşlarda yaşayan binlerce insanımızın hayatı refaha ermelidir. Kentin tarihi ele alınmalı, atalarımızdan yadigar eserler ayağa kaldırılmalıdır.

Bir asfaltlama seferberliği ile peyderpey kentin ulaşım altyapısı elden geçirilmeli, “yamalı bohça”ya dönüşmüş vaziyetteki yollarımız rehabilite edilmelidir. Çöp sorunu sadece bir ilçenin meselesi olmamalı, ulaşım kolaylığı da dikkate alınarak en az 8-10 adet Çöp Bertaraf Tesisi kurularak bu sorunda giderilmelidir.
Hülasa İzmir’in onlarca sorunu yeni başkanların kucağında, çözüm üretilmesini beklemektedir. Bu konuda hiç çekinilmeden merkezi hükümetten de destek istenmelidir. Nitekim iktidarın İzmir milletvekilleri de destek konusunda ellerini taşın altına koyacaklarını deklare etmişlerdir. Bunları hatırlatırken, başkanlarımıza “Hadi bakalım kolay gelsin!” diyerek başarılı bir 5 yıl diliyoruz…