Büyük bir hızla değişmekte olan dünyamıza uyum sağlamakta güçlük çekiyoruz. Verileri takip etmek, anlam çıkarmak aslında hepimizin sorumluluğudur. Çevreyle uyumlu yaşamak, küreye daha az zarar vermek,...

Büyük bir hızla değişmekte olan dünyamıza uyum sağlamakta güçlük çekiyoruz. Verileri takip etmek, anlam çıkarmak aslında hepimizin sorumluluğudur. Çevreyle uyumlu yaşamak, küreye daha az zarar vermek, sürdürülebilir yaşamak, toprak anaya dönmek, yakın bir geçmişte, çevrecilik akımı şeklinde popüler kültürümüze girmişti. Bir kısım öncüler, gruplar, bu yönde çalışma başlatan sivil toplum ekipleri çerçevesinde, azınlıkta kalan cılız bir ses olarak devam etmişti. Morgan Freeman, Leonardo Di Caprio gibi dünyaca ünlü simaların çok az sayıda öncüleri bu trendin yükselmesini tetiklemişti. Batı toplumlarında genç jenerasyon bu akımı çok daha çabuk sahiplendi. Son yıllarda ülkemizde yapılan istatistiki verilere göre, halk genelinde hakim kanı ile birlikte özellikle genç nesil, iklim bilimi uyarılarını birçok ülkeden fazla önemsediğini gösteriyor. İlkokuldan itibaren, üniversite gençliğine uzanan kesim, küresel ısınma ve diğer tüm çevresel etkilere çok daha duyarlı yetişiyor. Dünya gündemini takip ediyor, hayatlarında hassasiyetlere özen gösteriyorlar. Hatta birçok çocuk ve gençlerimiz aile ve ebeveynlerini birçok hatalı alışkanlığında uyaracak kadar bilinçli oldukları anlaşılıyor. Bunların başında, çöplerin ayrıştırılması ve doğru yerde depolanması, çevrenin kirletilmemesi, enerji tasarrufu gibi konular yer alıyor. Gençlerde “fuzuli” tüketime, ihtiyaçların doğru belirlenmesine karşı duyarlılık olgusu yükseliyor. 90 lı yıllara kadar Avrupa’nın birçok ülkesi gibi Almanya’da, eski eşyaları atma, yılda bir kez tüm ev mobilyalarını yenileme bir gelenekti. Değişen dünya ile birlikte bu gelenek tamamen ortadan kalktı. Fakat 2019 yılı haber başlıkları çok daha ilginçti. Avrupa’nın birçok ülkesinde, “atma-tamir et” zihniyeti hayat buldu. Elektronik eşyadan, mobilyalara, giysilerden ayakkabılara uzanan geniş bir yelpazede, Avrupa’nın pek çok kentinde farklı konularda tamir dükkanları açıldı. Bu doğal bir ihtiyaç olmakla başlayıp, çarçabuk popüler kültürde yerini aldı. Bunlardan bir diğeri ise bizde çok uzun yıllardır varlığı kanıksanmış “ikinci el” ürün kullanımıdır. Aslına baktığınız zaman, dünyanın pek çok bölgesinde çevresel bilinç belli başlı bir tür bayrak yarışına, hatta kim daha çevreci yarışına girmiş olduğu anlaşılmakta. Amerika’nın fosil yakıt devi Teksas, kendi içinde fosile karşı örnek çevrecilik yaklaşımını Austin kentinde, belki de tüm güç ve kudretine rağmen, herkesten önce çıkardığı dersler neticesinde, başarıyla sergileyeli oldukça uzun yıllar oldu. Depozitolu şişeler, kağıt poşetler, hatta file pazar çantaları, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırımlar, petrol devi Teksas devletinin bu kentinde diğer herkesten önce başlatılmıştı. 80’lere kadar uyguladığımız 90’lardan sonra aniden yürürlükten kaldırdığımız yaşam alışkanlıklarımızı onlar yürürlüğe koydular. Bu açıdan da birçok batı kentine örnek oldular. Paris İklim Anlaşması, küresel ısınma ve çevre tehditleri önünde atılmış çok önemli bir adımdır. Birleşmiş Milletler topluluğuna ait tüm ülkeler gibi ülkemiz de nihayet bu çalışmanın içinde yerini aldı. Bilinçli gençlerimiz dünyayı en çok kirleten ülkelerin hangileri olduğunu biliyor. Ancak yine de coğrafyamızı korumamız, sağlıklı tutmamız için yapılması gereken çok eksiklerimiz olduğunun da farkındalar. Hatta bazen yalnızca biraz özümüze dönmek bile bizler için yeterli derecede ve önemli adımlardır. Değişen dünyaya ayak uydurmak, sadeleşmek, eski alışkanlıklarımıza dönmekle beraber, bizler için diğer tüm toplumlardan daha kolay olabilir.