Korktum dostlarım… Saat 15.00, online görüşme için son notlarıma bakıyordum. Sonra sallanmaya başladık. Şiddetlenince neler olduğunu anladım, bu sallantı farklıydı, bitince hemen köşedeki okulun bah...

Korktum dostlarım… Saat 15.00, online görüşme için son notlarıma bakıyordum. Sonra sallanmaya başladık. Şiddetlenince neler olduğunu anladım, bu sallantı farklıydı, bitince hemen köşedeki okulun bahçesine çıktım. Telefonlara cevap verdim, yıkılan binaların, kayıp canların olduğunu öğrendim… Korktum dostlarım… Tekrarlanmasından, daha fazla zarar görmekten korktum. Yıkılmaktan, ayakta duramamaktan, hissetmekten korktum. Sevdiğim insanlara ulaşamamaktan, birilerinin sevdikleri insanlara ulaşamayacağından korktum. Sık sık baktığım internete bakmaktan, sürekli kötü haberler almaktan korktum. Kayıplarımız, halimiz için üzüldüm. Çocuklarımız için, öylece giden canlar için üzüldüm. Şaşırdım çok, böyle günlerde bile birbirlerine atışan, kışkırtan, anlam yüklemeye çalışan insanları gördükçe utandım. Elim varmadı hiç sosyal medyaya, yazamadım, gösteremedim, okuyamadım. Sinirlendim, çok kızdım! Halimize kızdım, yapılanlara, yapılamayanlara, en çok da fırsat varken yapmayanlara… Açıklamaları, gösterişleri gördükçe tiksindim, midem bulandı, insanlığa yakıştıramadım. Mucize olarak adlandırmaları, güzellikleri, umutları gördüm, sevindim… Sonra mucizelerin ne olarak kullanılmaya çalışıldığını görerek, üstüne örterek, tıkıştırarak, kapatarak ne yapıldığını gördüm. Korktum dostlarım ve korkularımı söylemekten çekinmedim, lütfen sizlerde çekinmeyin… Paylaşın, yanınızdakine anlatın, neler hissettiğinizi söylemeye çalışın, zorlamadan, üstelemeden… Elimden gelmedi yazmak, zorlamadım, ‘şu an’ ancak bu kadar.. Hissetmek ancak bu kadar.