Hepimiz ilişkilerimizde görülmek, sevilmek, kabul edilmek, saygı duyulmak ve güvende olmaya ihtiyaç duyarız. Kendimizi güvende hissetmediğimiz yakın ilişkilerimizde, kendi özümüzün bir parçasını gizl...

Hepimiz ilişkilerimizde görülmek, sevilmek, kabul edilmek, saygı duyulmak ve güvende olmaya ihtiyaç duyarız. Kendimizi güvende hissetmediğimiz yakın ilişkilerimizde, kendi özümüzün bir parçasını gizlemeye ihtiyaç duyarız. Çocukluğumuzda bizi büyüten ebeveynlerimiz tarafından koşulsuz olarak kabul edilmiyorsak başkaları ile olan ilişkilerimizde kendimizi dair birtakım şeyleri gizlememiz gerektiğine dair bir inanç geliştiririz. Zamanla içselleştirdiğimiz bu inanç, istenmeyen olduğunu düşündüğümüz parçalarımızı gizlememize ve ihtiyaçlarımızı gösterirken endişe duymamıza neden olur. Aslında istenmeyen olduğunu düşündüğümüz parçalarımız, bizi büyüten ebeveynlerimiz tarafından yeterince ilgilenilmeyen, kabul edilmeyen ve gelişmesine izin verilmeyen tarafımızdır. Ebeveynlerimizle kurduğumuz bu iletişim örüntüsü bizim kaygılı bağlanma modeline yatkın olmamıza neden olur.

KAYGILI BAĞLANMA

Kaygılı bağlanma modeline sahip kişilerin temel yaralarından birisi terk edilme ve derin bir değersizlik duygusuna sahip olmaktır. Bu iki duygu bir araya gelince partnerinin kendisini sürekli aldatacağına dair bir korku gelişmesine neden olur. Kişinin kendisini tüketmesine neden olan bu korku, kişinin partnerinin kendisini her an terk edeceğine dair öyle iyi ikna eder ki, zamanla ilişkisinde ki kontrolünü kaybetmesine neden olur. Partnerini aşırı bir dikkatle izleme, sürekli davranışlarını kontrol etme ve araştırmak gibi koruyucu davranışlarını arttırarak ilişkide ki güveni iyice kaybetmesine neden olur. Hiçbir kontrolcü davranış birinin sizi aldatmasına engelleyemez, eğer birisi sizi aldatacaksa buna hiçbir şey engel olamaz. Siz istediğiniz kadar partneriniz üzerinde ki baskıyı ve kontrolü arttırın alacağınız en yüksek güvenlik önlemleri bile partnerinizle aranızda ki güven duygusunu ihlal etmesinin önüne geçemeyecektir. Yanı kontrol ettikçe ilişkiniz de ki güveni sağlayamayacaksınız. Bir ilişkide kontrolü ilişkinizde ki dengeyi kurmanın ana temeli olarak görmeye başlarsanız, kendinizi acıya, zihinsel ve ruhsal yorgunluğa açmaya hazır olmalısınız. Bir söz vardır, bir şeyi ne kadar sıkı tutarsanız o şeyi bırakmanız o kadar zor olacaktır. Başkalarını reddetme ve aşırı seçici olma, ilişkimizde sürdürdüğümüz terk edilme ve değersizlik duygusunu besleyen risk azaltıcı davranışlardır. Bu davranışları sürdürmeyi seçmek yerine, hayatımızda ki insanların kusurlu halleri ile kabul edip güven duymada aşırı sertleşmenin önüne geçmeliyiz. Geçmiş deneyimlerimizde güvenle ilgili yaşadığımız olumsuz olan anılarımız her ne ise yaşadığımız bu hayal kırıklıklarının geleceğimizi zehirlemesine izin vermeden kendimizi savunmasızlığımıza açabilmeliyiz. Hayatta insanlarla derin bir bağ kurup sevgi dolu ilişkiler geliştirebilmek için deneme yanılma sürecine girmeye devam etmeliyiz. Bazen beklentilerimiz karşılanmayacak bazen de bizden bekleneni biz karşılamak istemeyeceğiz. Mesele asıl ihtiyacımız olan şeyi nasıl isteyebileceğimizi öğrenmemizdir.