Türk şiirinin tek kitaba yeminliymişçesine tek kitapla Türk edebiyatına damgasını vuran şairi Ahmed Arif, aşk ve emeğ...

Türk şiirinin tek kitaba yeminliymişçesine tek kitapla Türk edebiyatına damgasını vuran şairi Ahmed Arif, aşk ve emeği beraber, aynı damardan beslenen iki can gibi aktarmıştır. Söz gelimi “Yalnız Değiliz” şiirinde “Bir ufka vardık ki artık/ Yalnız değiliz sevgilim” derken az sonra “Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden/Bir bahar akşamı dünyada” diyerek kendisini tezgah başındaki işçiyle özdeş tutar. Gelin görün ki bu şiir Ahmed Arif kadar bir başka sosyalist kalemi Orhan Kemal’i konuk eder sanki. Türk edebiyatının toplumcu-gerçekçi çizgisinin en güçlü temsilcisi Orhan Kemal 1950’lerde İstanbul’a göç ettikten ölümüne kadar (1970) uzun süre Cibali’de oturur. Bu semt, ahşap evleri kadar tütün fabrikası ve sokakları dolduran işçileriyle bilinir. Ara Güler’in Orhan Kemal’i İstanbul sokaklarında gezdirip fotoğraflarını çekerken arka planda işçi kadınları veya kahvehanelerde iş bekleyen “Gurbet Kuşları”nı görmemiz tesadüf değil. Öyle ki yaklaşık 2 yıl önce Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ulaşıma açılacağı duyurulan Eminönü-Cibali-Alibeyköy tramvay hattındaki Cibali Durağı'na Orhan Kemal'in adının verilmesi için kampanya başlattı. Orhan Kemal’in oturduğu evin önünde basın açıklamaları yapıldı. Genç yönetmenler Mehmet Geyik ve Gökhan Erten “Cibali’deki Umudun Yazarı: Orhan Kemal” belgeseli için kolları sıvayarak konuyu sinemacı olarak gündemde tutmaya çalışıyor. CİBALİLİ İŞÇİLER Açıkçası belgeselin adı tam da Orhan Kemal’e yakışıyor. Çünkü Orhan Kemal, Cibalili işçilerle aynı saatlerde sokağa çıkan, onların yarınlara dair umutlarını yine onlardan öğrenerek kendisini de o umudun savaşçısı sayarak alın terinden başka dayanağı olmayan insanların içine dalan biridir. Orhan Kemal’in de kaleminden başka sırtını yasladığı bir hiçbir güç odağı yoktu. O, yarının dünyasının emekçi ellerde yükselip sonsuz barışa ulaşacağına inanıyordu. Aslında inanmanın ötesinde nesnel olarak da işçi sınıfı Türkiye’nin ve dünyanın geleceğinde söz sahibi olacağının işaretlerini veriyordu. Bu işaret 1880’lerde Cibali’de tütün rejisi kurulduktan 1989 yılına kadar bu semtte hiç sönmedi. Cibali tütün grevleri, Türkiye’de ve sınırları aşacak bir şekilde en çok konuşulan işçi sınıfı eylemlilikleri oldu. Ahmed Arif tam da bu semti şöyle anlatır, aynı şiirde: “Tütün işçileri yoksul,/Tütün işçileri yorgun,/ Ama yiğit/Pırıl - pırıl namuslu./Namı gitmiş deryaların ardına/ Vatanımın bir umudu...” Evet, Orhan Kemal yorgunlukları, direnişleri ile namı deryaları aşmış işçilerin yazarıydı. Onun adı da kitaplarıyla Türkiye sınırlarının ötesinde dünya halklarının emekçi sınıflarının ellerinde dolaştı. Hem de direnişleriyle şan vermiş işçileri yazarak bunu başardı. O nedenle Orhan Kemal, umuttur, dirençtir. Cibali sokaklarında bir sevda türküsüdür. Yılgınlığın yaklaşmadığı her dilden bir sevda türküsü… Bu satıları Orhan Kemal’in doğduğu topraklarda, Adana’da onun doğum günü 15 Eylül’de yazıyorum. İyi ki doğdun Orhan Kemal….