Türkiye gündeminde sıkça kendine yer bulan bir başka seçim döneminin içerisindeyiz. Her seçim döneminde olduğu gibi İzmir özelinde sıkça dile getirilen konulardan biri de ‘AK Parti’nin yaşam tarzların...

Türkiye gündeminde sıkça kendine yer bulan bir başka seçim döneminin içerisindeyiz. Her seçim döneminde olduğu gibi İzmir özelinde sıkça dile getirilen konulardan biri de ‘AK Parti’nin yaşam tarzlarına olan yaklaşımı.’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 seçim kampanyasında halkta önemli bir karşılık bulan liberal, özgürlükçü ve kapsayıcı yaklaşımının geçen 20-21 yılda nereye evrildiği hepimizin malumu. Yine de tarihe not düşmek ve bu değişen dille ilgili hafızamızı tazeleyebilmek için bir örnek vereceğim. 2002 seçimleri öncesi Kanal D ekranlarında yayınlanan Genç Bakış adlı programa katılan Erdoğan, bir öğrencinin ‘Bildiğimiz gibi Türkiye'de eşcinsel vatandaşlarımız var, eşcinsel vatandaşlarımıza Avrupa'da olduğu gibi evlilik hakkı gibi başka haklar tanımayı düşünüyor musunuz, kişisel olarak ne düşünüyorsunuz, eşcinsellere haklar tanınmalı mı tanınmamalı mı?’ şeklindeki sorusunu şu ifadelerle yanıtlamıştı: ‘Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz.’ 14 Mayıs seçimleri öncesinde, 30 Nisan’da AK Parti Büyük İzmir Mitinginde konuşan Erdoğan’ın ‘Bu milletin aile kurumu sağlamdır, bu milletten LGBT'ci çıkmaz’ sözleri özgürlükçü yaklaşımın terk edildiği, insan hakları bağlamında ne kadar geriye gittiğimizi anlamamız açısından önemli. Hafta başında AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın Egedesonsöz haber portalında gerçekleştirdiği röportaja göz gezdirirken yine İzmir ve yaşam tarzlarına müdahale konusundaki sözlere takılıp kaldım. İl Başkanı Saygılı çıplak heykellerin kendisini rahatsız edip, etmeyeceği konusundaki soruya ‘Ülkemizin gelenekleri, kadim medeniyetlerin kökleri, inançları gereği, çarpık bir şey... Avrupa’da bile gösterilmeyen, yapılmayan, sadece müzelere konulan heykeller bunlar… 3 yaşındaki çocuğun çıplak kadın heykel görmesinin ne faydası var bize?’ yanıtı vermiş. Röportajın bir bölümünde 400 defa yurt dışına gittiğini ve 50 ülkeyi ziyaret ettiğinden de söz ediyor Saygılı.

DÜNYADA HEYKELLER

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanında farklı kentleri ziyaret etme şansı bulan biri olarak dünya şehirlerindeki sanat ve heykel konusundaki bakışın, algının ‘çıplaklık’ olmadığını rahatlıkla söylemem mümkün. Avrupa’da gösterilmeyen, sadece müzelerde sergilendiği iddia edilen ‘çıplak heykellerin’ kentlerin dört bir yanında, şehir dokusu içerisinde, erişilebilir yerlerde olduğunu söylemem de gerekiyor. Avrupa Birliği’nin idari merkezi, NATO ve birçok uluslararası kuruluşun başkenti olarak da ifade edilen Belçika’nın başkenti Brüksel’deki ‘İşeyen Çocuk’ heykeli bu noktada iyi bir örnek olacaktır. Manneken Pis (İşeyen Çocuk), Brüksel’in kalbi olarak ifade edilen Grand Place’ın yanı başında yılda çoluk çocuk 7 milyon turistin ziyaret ettiği bir cazibe noktası. Bugüne kadar 3 ayrı defa sokağından geçtiğim bu ‘çıplak heykelle’ ilgili bir kez bile ‘ahlaki’ bir yorum duymadım. Rönesansın doğum yeri İtalya’nın Floransa kentinde kent merkezindeki birçok meydanda onlarca ‘çıplak heykel’ var. Amsterdam, Berlin, Mexico City, New York, Tiflis, Paris, Atina, Kiev gibi şehirlerde onlarca ‘çıplak heykel’ örneği var, hiçbiri de müzelere hapsedilmemiş. Özetin özeti heykel heykeldir. Şu yaşam tarzı muhabbetleri bizi birbirimizden uzaklaştırıyor, gerçek gündeme dönelim.