Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2018 yılında yayımladığı raporda, 1,5 derecelik ısınma...

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2018 yılında yayımladığı raporda, 1,5 derecelik ısınma hedefinin tutturulması için “toplumun her alanında hızlı, iddiaları ve daha önce görülmemiş değişiklikler yapılması gerektiği” belirtildi. İklim değişikliğinin etkilerinin ne kadar büyük olacağı kestirilemiyor 7.Eylemlerin uygulanması -Resmi gazete yayınlanan yönetmelik esaslarında göre kurulacak İklim değişikliği şubesinin koordinesinde, planladığımızın eylemlerin yapılabilmesi için öncelikle Ayvalık Belediyesindeki tüm personelinin, kamu kurum ve kuruluşların, en sonra da halka profesyonel şirketin öncülüğünde eğitim verilmelidir. -iklim değişikliği adaptasyon ve risk belirleme planı kapsamında; ihtiyaç duyulan miktar kadar çalıştaylar yapılacaktır. -İklim değişikliği eylem planın ilk senesinde eğitime ağırlık verilecektir. İkinci sene planlar yapıldıktan sonra eylemlere başlanılacaktır. -Ayvalık Belediyesi iklim elçileri vasıtasıyla eylemler düzenlenmelidir. -Sera gazı hesaplanması için bina envanterleri ile hangi sektör hesaplama da dahil olacak ise o sektöre ait veriler toplanmalıdır. -Özellikle ilçe belediyelerine iklim değişikliğine uyum çalışmaları için hazine yardımı yapılmalıdır. 8. İzleme ve Denetleme: -Ayvalık Belediyesi İklim değişikliği şubesi, Ayvalık Kent Konseyi - Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Ayvalık Temsilciliği, Ayvalık Tabiat Platformu, AR-GE DERNEĞİ, Atatürkçü Derneği, çevre dernekleri. - Ayvalık Belediyesi iklim elçileri -REC Türkiye gibi profesyonel şirketlerin danışmanlığı Sonuç olarak: 21 Mayıs tarihindeki fırtına felaketi bize ders olsun. Çünkü önümüzdeki günlerde afet sayısı ve şiddeti tedbir alınmadığı müddetçe artacaktır. Bu bilimsel bir gerçektir. Yaptığım uzun soluklu araştırma da gördüm ki eğitim konusunda çok büyük net zafiyetimiz var. Ayvalık Belediyesine ve Kent Konseyine çok iş düşmektedir. Bu iş takım işidir. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Siyasi partiler; seçimden seçime değil de her parti kendi seçmenini iklim değişikliği konusunda yıl boyunca bilgilendirmeli veya parti programına almalı ve de hayata geçirilmelidir. TÜRKİYE TABİATINI KORUMA DERNEĞİ AYVALIK TEMSİLCİLİĞİNE GÖRE OLMASI GEREKEN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YOL HARİTASI da dikkate alınmalıdır. Ayvalık Belediyesi; Ulusal düzeyde yürütülmekte olan iklim değişikliği eylem planlarına katkı sağlamak amacıyla Uluslararası Başkanlar Sözleşmesi’ni imzalamalı (Covenant of Mayors), söz konusu sözleşme taahhüdü kapsamında planlanan ‘Küresel İklim Değişikliği ile Mücadele’ çalışmalara başlamalıdır. Çalışma aynı zamanda; Belediye Başkanları Sözleşmesi (Covenant of Mayors) hedeflerine göre revize edilerek ‘Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nın’ hazırlanmasını, azaltım ve uyum eylemlerinin belirlenmesini ve uygulanmasını da kapsamalıdır. Yapılacak çalışmalarda; Prof. Dr. Orhan Şen, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Meteoroloji Profesörü’nün, Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu: İTÜ Meteoroloji Mühendisi. Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü’nün, Limnolog Dr. Erol Kesici (E): Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi ve Su Enstitüsü kurucusu. TTKD Bilim Kurulu Üyesi’nin görüşlerinden faydalanılmalıdır. İklim değişikliği ile mücadele lafla olmaz, icraatla olur. İklim değişikliğinin sektör bazındaki etki analizi, risk belirleme toplantıları, Yerel yönetim personelinin ve halkın eğitimi, sera gazının emisyonun azaltılması, deniz suyunun sıcaklığının ölçülmesi, belediye bünyesinde iklim değişikliği şubesinin teşkil edilmesi, bina envanterleri gibi çalışmalar yapılmalıdır. Zeytin hasat şenliklerinde bugüne kadar iklim değişikliğinin “Zeytin ağacı ve zeytin/zeytinyağı” üzerindeki etkisi neden araştırma yapılmaz ki? Ülkemizin de su stresi yaşayan sınıfında olduğu düşünülürse çok büyük zafiyet olarak görülmektedir. Aynı şekilde iklim değişikliğinin turizme etkisi de araştırılmalıdır. Ayvalık Belediye Başkanlığı bünyesinde İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SIFIR ATIK Şubeleri de biran evvel teşkil edilmelidir. Yaşanan veya yaşanması muhtemel çevre kaynaklı olumsuzlukların giderilmesi ve mümkün ise ortadan kaldırılması için, çevreye daha duyarlı liman tesislerinin ülkeye kazandırılması gerekmekte olduğu düşünülerek “Yeşil Liman” (Green Port) ” projesi Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü bünyesinde başlatılmıştır. Mavi Kart Sistemi ile; atık alım gemileri, balıkçı barınakları, yat limanları ve buna benzer kıyı tesisleri tarafından alınan atıkların türü ve miktarı ile gemilerde ne kadar atık oluştuğu, atığın türü ve miktarı gibi bilgiler web ortamında online olarak izlenebilmekte, böylece yat ve diğer teknelerdeki sintine, pis su ve çöplerin denize yasadışı boşaltılmasının önlenmesine çalışıldığı belirletilmektedir. Hem çevre ve iklime karşı duyarlılığımızı göstermek üzere, ve hem de çevre kirliliğine karşı alınan önlemlere somut katkı verebilmek üzere karbon ayak izimizin hesaplanması ve azatlımı konusunda çalışmalar yapmak önemli bir görev haline gelmiştir. Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı (UCLG) Yönetim Kurulu Üyesi olan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, ayrıca UCLG’nin dokuz bölge teşkilatından birisi olan Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı’nın Eş Başkanlığı’nı yürütmektedir. Ayvalık Belediyesi bu olanaktan faydalanmalıdır. Doç. Dr. Erol Kesici Hocamın iklim değişikliği yerel yönetimlere verdiği cevap: BU ÇOK ÖNEMLİ İnsan kaynaklı etkenlerden dolayı iklim değişikliğindeki hızlanma, özellikle içinde yaşadığımız 21.yy’ın en önemli insani sorunlarından biridir. İklim değişikliği; birçok etkenlere bağlı olması nedeniyle karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsanın varoluşunun temel bileşeni olan doğal çevre günümüzde insan – doğa arasındaki ilişkilerin ulaştığı karmaşıklık ve çok boyutluluk nedeniyle iklim değişikliği gibi bir konunun da bu karmaşık ve çok boyutlu süreçler göz önünde bulundurularak ele alınması, tartışılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. İKLİM DEĞİŞİMİNİN KENTSEL GÖSTERGELERİ ve SORUMLULUKLAR Küresel iklim değişikliğinin bölgesel ve kentsel göstergeleri deniz seviyesinin yükselmesi, artan sıcaklıklar, şiddetli hava olayları, su güvenliği, gıda güvenliği olarak ortaya çıkmaktadır. Nüfus artışı, daha çok para kazanma hırsıyla, doğa uyumlu sanayinin geliştirilmesi mümkünken, doğanın sömürülmesi ve her türlü atığın sorumsuzca bırakılmasıyla başlayan, günümüze dek artırılan atmosferdeki sera gazı yoğunluğu temel nedendir. Bu konuda bilim insanlarının uyarılarına rağmen; oy potansiyeli bakışıyla, “ekonomik- siyasal gücü” olanların etkisiyle, küresel ısınma giderek artmıştır. Sağlıklı suya- gıdaya ve yaşama ulaşım, tüm canlıların ve insanların en doğal anayasal haklarıdır. Bunun güvencesinin sağlanması ve yarına güvenle bakılması sürekli alışkanlık haline getirilen, birbirimizi suçlamak ve suçlu aramak olmamalıdır. Bilimsel veri ve çözüm önerileri, bu konuda nelerin yapılacağı ve nasıl kimin yöneteceği bellidir. Küresel ısınma ve iklim değişimi takdiri ilahi değil, takdiri siyasinin ve insanın eseridir. Bilim rehberdir ve çözümün kaynağıdır. Ayrıca; ülkeleri, kentleri yöneten insanların sorumlulukları olmazsa olmazım ve bağımlısı olduğumuz doğayı korumak olmalıdır/ olmalıydı. İKLİMİ YÖNETEMEZSEN, KENTLERİ ve ÜLKEYİ YÖNETEMEZSİN! Kentlerde, her türlü insan kaynaklı faaliyetler olan teknolojik gelişme ve endüstrileşme arttıkça, sera gazı salınımları da artmaktadır bu durumda doğanın dengesini bozan, atmosferi olumsuzlaştıran. Mevcut sera gazlarına yaklaşık %60 daha eklemlenmekte ve bu artış iklim değişikliğini ( atmosfer katmanlarında katmanında sıcaklıktaki soğuma, kış kutup girdaplarındaki değişiklik, yer yüzeyine doğru sıcaklığındaki artış, bulut örtüsündeki değişiklikler; kar örtüsünde azalış, yağış değişiklikleri, şiddetli yağış olaylarında artış.); iklim değişikliği de; hidrolojik ve tarımsal kuraklığı tetiklemektedir. KENTSEL SORUNLAR ve YÖNETİLMEZLİĞİN SONUÇLARI Bölgesel ve kentsel alanlarda oluşan etkileri arasında; alt yapının olumsuz etkilenmesi, sağlıklı suya ve gıdaya ulaşmakta zorluk çekilmesi, temel kentsel hizmetlere erişimde yaşanacak olumsuzluklar ve yaşam kalitesinde düşüş giderek artmaktadır.( Sağlık, hastalık ve sosyo-ekonomik sorunlar). Güvensizlik! İklimsel değişimden en çok etkilenen ve etkilenmeleri giderek artan insanlar ekonomik kaygıları giderek artan, iş bulamayan, işsiz kalmaları artan, kentlerde yaşayan yoksul gruplar, gelişmekte olan ülkelerdeki gecekondu sakinlerinin yanı sıra kıyısal alanlarda yaşayan, toprak kayması gibi jeolojik sakıncalı bölgelerde ve yamaç alanlarına yakın yerlerde yaşayanlar, depremlere karşı hassasiyeti yüksek alanlarda bulunan nüfus ve yapılar gibi oldukça yaygın bir nüfus olarak belirlenmektedir (UN-Habitat, 2018) ALT YAPI MI – ÜST YAPI MI? Kentlerdeki alt yapının yetersizliği ya da rastgeleliği; yerleşim birimlerinin iklim değişikliğine karşı savunmasızlığının göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. *Evlerde, yollarda, sulama sistemlerinde zayıf altyapıya sahip alanlarda ve doğal riskli olan fay zonları gibi alanlarda taşkın, zemin kaymaları gibi hasarlarla, Yüksek sıcaklıklar ve uzun ısı dalgaları sonucunda, asfalt ve yol, köprü ve bina malzemelerinin daha hızlı bozulması giderek artmaktadır. *Kıyı kenarlarında ve küçük adalardaki yerleşmeler, deniz seviyesinin yükselmesi ve fırtına dalgalanmalarından etkilenirken, bu alanlar ve iç yerleşimler, doğrudan altyapıya bağlı iklim ile ilgili olaylardan (örneğin, nehir havzasının sel baskınlarına, toprak kaymalarına ve benzerlerine yol açması) ve diğer sektörler üzerindeki etkilerle (örneğin su temini, tarımsal faaliyetler, insan göçü) dolaylı olarak etkilenebilmektedir (Moss, Brenkert, Malone), *Deniz seviyesindeki muhtemel bir yükselişten ve fırtına dalgalanmalarındaki artıştan dolayı kıyılardaki su baskını riskine karşı, insan yerleşimlerinin ve altyapının savunmasızlığı, yaşamsal altyapının (havalimanı, limanlar ve otoyollar) ve kıyılardaki geniş kentsel yerleşimlerin yoğunluğu bu dolaylı iklim faktörünün incelenmesini gerektirmektedir. Kıyı işletmelerinin yanı sıra havalimanı ve limanlar üzerindeki riskler göz ardı edilmemesi gerektiği bildirilmektedir. (MoE/) Mevcut durumda, dünya arazi kaynaklarının yüzde 40'ından fazlası, arazi bozulumu ve çölleşmeyle tehdit edilen kuru alanlarda (diğer bir deyişle, yarı nemli, yarı kurak ve kurak bölgeler) bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl bunun izlerini belirgin bir şekilde yaşadık. Bilinen bilimsel, yönetsel önlemler alınmadığında, önümüzdeki yıllar gelecek bizim için de büyük sorunlara neden olacaktır. Günümüzde dünyadaki birçok yerleşim yeri su sıkıntısı çekmektedir. Bu sayının nüfus artışı, arazi kullanımındaki değişiklikler, yağış ve sıcaklık artışına bağlı nedenlerle değişmesi beklenmektedir. Ayrıca, su kaynaklarının mevcut durumu ve değişiminden sadece toplumun farklı sosyo-ekonomik yönlerden etkilenmekle kalmayacak, hükümet politikalarının da ortaya çıkacak bu sorunlara çözüm geliştirmesi gerekeceği bildirilmektedir (Moss, Brenkert, Malone, 2001). KURAKLIK GÖÇ DEMEK! NEREYE GİDECEĞİZ? ORTA ASYADAN YENİ GELMEDİK Mİ? Kuraklık, çölleşme ve diğer su kıtlığı biçimlerinin dünyadaki insanların yaklaşık üçte birini etkilediği tahmin edilmektedir ve dünyanın birçok yerinde tüketim ve göç paternlerini etkileyerek daha da kötüye gideceği Ekosistemlerin dayanıklılığı veya baş etme ve uyum kapasitesinin saptana bilmesi için üç değişken alınmaktadır: nüfus yoğunluğu; SO2 emisyonları / alanı ve bir ülkede yönetilmeyen arazinin yüzdesi (Moss, Brenkert, Malone, 2001). Bu değişkenlerin doğal sistemlerin uyum kapasitelerinin belirlenmesinde önemli olduğ öngörülmektedir (UNWWAP). İklim değişiklinin artmasının kentsel büyüme ve kentsel faaliyetlerle doğrusal ilişkisi olduğu araştırma bulgularında işaret etmekte olduğu önemli bir noktadır. Bu nedenle iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için, küresel ve ulusal ölçekteki göstergeler de göz önünde bulundurularak bölge ve kent planlarında da iklime duyarlı politika ve stratejilerin geliştirilmesinin gerekli olduğu görülmektedir( Academia Journal ) DOĞANIN- İKLİM KRİZİNİN DEĞİL, İNSANLARIN; KENTİ – DOĞASINI NASIL İNŞA ETTİKLERİYLEÇOK YAKINDAN İLGİLİDİR Gün geçtikçe etkisini daha fazla hissettiren insan sebepli iklim değişikliği, kentler için de büyük bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmakta. Aniden bastıran yağışlar, aşırı hava olayları, sıcak hava dalgaları, sadece kentli gündelik yaşam pratiklerimizi engellemiyor, aynı zamanda can kayıplarına, sosyal ve ekonomik maliyetlere sebep oluyor. İklim krizi, elbette az sayıda kişinin yapacağı küçük değişikliklerle çözüme kavuşmayacaktır ancak arz talep dengesini sağlayan tüketicinin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme bilinci ile hareket etmesi ve yaşantısında belli değişikliklere gitmesi gerekiyor. İklim değişikliğine karşı mücadelede atılması gereken ulusal düzeydeki adımların yanında yerelden atılacak adımların değişimi hızlandıracağını bilmek çok önemlidir. Çözüm; İKLİM İÇİN KENTLER KURMAKTA KENTLERİN GELECEK KUŞAKLARA YAŞANIR HALDE TAŞINMASININ YOLU; KENTİN NASIL İNŞA EDİLECEĞİ KONUSUNDA VERDİKLERİ KARARLARA ”BAĞLIDIR. Bu sebeplerle İKLİM İÇİN KENTLER diyerek yerel yönetimlerin; Öte yandan kentler iklim değişikliğine karşı mücadele için de önemli fırsatlar barındırıyor. Nasıl bir gezegende yaşamak istediğimiz ve nasıl bir gelecek arzuladığımız, yaşam alanlarımızı, kentlerimizi nasıl inşa edeceğimizle ve dönüştüreceğimizle de yakından alakalıdır. Yerel yönetimler de oluşturacakları iklim eylem planlarıyla;Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında atacağı adımlarla fosil yakıt bağımlılığımızı azaltabilirKent ulaşımında toplu taşımaya, yaya ve bisiklet ulaşımına öncelik vererek kentleri araba odaklı olmaktan kurtarabilirKentin içinde ve çeperinde kalan yeşil alanları koruyabilir, nefes alacağımız yeni yeşil alanlar oluşturabilirSürdürülebilir ve çevreci bir katı atık yönetimi sayesinde ortaya çıkan hava, su, toprak kirliliğini engelleyebilir. Deniz kıyı ve işgallerine hangi amaçla olursa olsun son verilmesine katkı sunabilirler.İvedilikle iklim değişikliğine karşı mücadeleyi stratejik planlarına almalarını,İklim değişikliğine karşı azaltım ve uyum başlıklarını kapsayan iklim eylem planlarını hazırlamalarını,Yapılacak iklim eylem planlarının kente yaşayanlar, kurumlar arası işbirliğine açık ve katılımcı şekilde hazırlana bilirliğinin büyük bir önem arz ettiği belirtilmektedir.