Atalarımız ne güzel söylemiş değil mi? “Ayıdan post, moskoftan dost olmaz” diye… Bugün bunu bir kez daha görüyor ve acı biçimde yaşıyoruz… İnsani amaçlarla gittiğimiz İdlip’te, Mehmetçiğimize yapıla...

Atalarımız ne güzel söylemiş değil mi? “Ayıdan post, moskoftan dost olmaz” diye… Bugün bunu bir kez daha görüyor ve acı biçimde yaşıyoruz… İnsani amaçlarla gittiğimiz İdlip’te, Mehmetçiğimize yapılan “kalleş” saldırı, bunu bir kez daha göstermiştir… Allah şehirlerimize gani gani rahmet eylesin… Siz bakmayın Putin efendinin bizi muhatap aldığına. Yüzümüze gülüp, arkamızdan iş çeviriyor. Güya rejim saldırmışmış. Sen gel onu benim külahıma anlat… Suriye’de şu an resmen Rusya ile savaşıyoruz. Kuzu postuna bürünmüş “Ayı” rollerindeler… Ruslar, Çarlık Dönemi’nden beri “sıcak denizlere” inme çabasındaydı. Osmanlı varken bunu başaramadılar. Türkiye Cumhuriyeti de 50-60 yıl onlara geçit vermedi… Şimdi intikam alıyorlar… “Dünyanın jandarmalığına” soyunan ABD’nin, 80’li yıllardan itibaren Ortadoğu’yu kendi çıkarları için “dizayn” etmeye başlamasıyla, bölgede çaresiz kalan yönetimler, bugün özellikle de Eset, çareyi Ruslar’a topraklarını açmakta buldu… Böylece Ruslar, sinsice ve ellerini kollarını sallaya sallaya eski dostu İran’ın da olayları perdelemesi ile Suriye’ye, yani “sıcak denize” yani Akdeniz’e yerleşti… Bugün Şam başta olmak üzere Lazkiye’ye çöreklenmiş, borusunu bize karşı öttürmeye çalışıyor… Suriye şimdi “Kurtlar Sofrası”na dönmüş vaziyette… Zor şartlar altında, sadece kendi imkanlarıyla 4 milyon Suriyeli geçici sığınmacıyı, tamamen insani amaçlarla barındıran ülkemizin, kalanlar için “elini ateşe sokması” bile dünya tarafından takdirle karşılanmıyor… Herkes “kaçak” güreşiyor. Minder dışına kaçıp, puan almaya çalışıyor… Güya müttefikimiz ABD bile bu konuda konuşmaktan kaçınıyor… Avrupalılar “sus-pus” olmuş gelişmeleri izliyor… NATO denilen ucube birliktelik ne işe yarar anlayabilmek mümkün değil. İttifakın 5.maddesi, “Üyelerden birine yapılan saldırı, NATO’ya yapılmış sayılır” demesine rağmen, reaksiyon göstermemekte bu kadar “kadük” kalmaları, maksatlarını yeterince ortaya koymuyor mu? O halde “Al Rusları vur NATO’ya…” Bizim çağrımızla “zorla” toplanacaklar. Ben etkili bir yaptırımın çıkacağını zannetmiyorum. Bunlardan “çare” beklemek, abesle iştigalden başka bir şey değil. Ama, madem ki, üyeyiz elbette, “Hadi bakalım” deme hakkımız da var… Beni en çok üzen, şehitlerimiz başta olmak üzere, “Müslümanı Müslümana kırdırma” oyunu ile Ortadoğu’nun kana bulanması… Küfrün temsilcileri ABD ve Rusya, “Tavşana kaç, tazıya tut” taktiği ile dünyanın kodlarıyla oynuyor… Ülkemiz bir yandan, “Katil Eset rejimi”ne dersini vermeye çalışırken, elindeki kozları da ortaya koyuyor. Karada ve denizde sınırların mültecilere açılması ile yeni bir insanlık dramı yaşanabilir. Ancak Türkiye’nin bunu yapmaktan başka çaresi de kalmadı. İdlib’i terk ederek Türkiye’ye doğru hareketlenenlerle, yaklaşık 5-6 yıldır bakıp beslediğimiz mültecilerin Avrupa kapılarına dayanması, bizim dışındakilerin “aklını başına” getirir mi şu an meçhul… Millet olarak yaşananları vakarla beklemekten, yöneticiler olarak da gereken tedbirleri almaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok… Bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türk Milleti’ne başsağlığı dilerken, birlik ve beraberlikten taviz vermeyeceğimize gönülden inanıyorum…