Ormanda yaşayan oduncular, çadırlarda yaşayıp seyyar satıcılık yapanlar, periler, cadılar; iyilik ve kötülükle sınananlar… Roman halkının masalları iki dilde ülkemizde yayımlandı

Parlayan Yıldızlar-Avrupa’daki Romanların Anlatılan Peri Masalları” kitabı Avrupa Birliği’nin desteğiyle Türkçe ve Romence yayımlandı. Bulgaristan, Almanya, Yunanistan, Macaristan, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Türkiye’den masalların yer aldığı kitabın önsözünü proje ortakları adına Ronald Schönknecht yazdı.

Schönknecht, önsözde peri masallarının kültürel mirasın önemli bir parçası olduğunu ifade ederek, “Romanlar, 10-12 milyonluk nüfusuyla Avrupa’nın en büyük etnik azınlığını oluşturmaktadır. Romanlar, kökeni Hindistan’a dayanan ve yaklaşık 700 yıldır hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde ve diğer kıtalarda yaşayan bir etnik gruptur. Romanlar, tam olarak tamamen birbirine benzemeyen bir topluluk olmalarına rağmen kültürel olarak tüm sınırları aşarlar. Romanların da masal dünyasına katkısı ve erişimi vardır ancak bu erişim maalesef sınırlıdır” diyor.

Roman dilinin yazılı bir dil olmadığını kaydeden Schönknecht, “Yıllardır Roman topluluklarında masallar ve hikâyeler, hikâye anlatıcıları tarafından muhafaza edilmiş ve sözlü olarak aktarılmıştır. Ancak aktarılan bu masalların sayısı zamanla azalmaktadır” sözlerine yer ver veriyor.

Kitabın oluşum süreciyle ilgili bilgi veren Schönknecht, “Bu kitaptaki masallar Almanya’da yaşayan Sinti ve Romanların yanı sıra Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Türkiye’de yaşayan Romanlar tarafından bizlere anlatıldı ve İngilizceye çevrildi. Daha sonra bu masallar, hem ilgili ülkelerin ulusal dillerine hem de o ülkelerde en çok konuşulan Roman lehçelerine aktarıldı. Böylece kitabımız, nihayetinde sekiz ülkede aynı anda yayımlandı” diyerek kapsamı aktarıyor.

Schönknecht, kitapta yer alan metinlerin yüzlerce yıldır aktarılan halk masalları olduğunun altını çizerek, “Bu nedenle bazı motiflerin ve hatta masalların tamamının size tanıdık gelmesi muhtemeldir. Çünkü onları Grimm Kardeşler’in koleksiyonlarında ve aynı zamanda Jean De La Fontaine veya Wilhelm Curtmann’ın koleksiyonlarında bulabilirsiniz” diyor.

Önsözde teşekkür kısmında Türkiye’den Karabağlar Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teşekkür var. Kitap Bornova’dca basıldığını belirtelim. Türkçeye çeviriyi Özlem Altıntaş Bostancı üstlenmiş. Kitapta yer alan illüstrasyonlarda Petros Athanasiou imzası var.

1409269

MASALLARDAKİ ODUNCULAR

Masalların öne çıkan yönlerine bakacak olursak ormanların ve ormanda odun kesmenin öne çıktığını görüyoruz. Bulgaristan masalı olan “İyi Roman” masalında İyiliği ve yardımseverliğiyle öne çıkan Roman adam bir ağacın dibinde önüne çıkan altınları bile almaz. İftiracı ve kötü komşusunun ona kurduğu tuzak ise ona iyilik olarak döner. Nezaket ve iyilik mutlaka mükafat görecektir.

Kaderin Hikayesi” adlı Bulgaristan masalı da, “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” diye başlar. Bu hikayede ve farklı hikayelerde Tanrı insanlara başka suretlerde görünür. Onları iyilikle sınar.

Bu masallarda karşımıza Şeytan da çıkıyor. “Temiz Nalbant” adlı masalda Şeytan Nalbant’ı parayla değiştirmeye çalışır. “On yıl boyunca ceplerin parayla dolu olacak ama kir içinde yaşayacaksın. Onuncu yıl bittiğinde benden istediğin kadar altın alacaksın. Ancak testi geçemezsen bana hizmet edeceksin” diyen Şeytan’ın teklifini kabul eden Nalbant’ı yılları bulan dışlanmışlık ve yolculuklar bekler. Kumar masasına oturur. Tükenmeyen parasıyla bir adamın elinden her şeyini alır.

Burada klasik masal unsurları devreye girer. Adamın üç kızı vardır. Nalbant, bunlardan birini ister. İkisi kabul etmez. Babasını en çok seven kız kir pas içindeki bu adamla evlenir. Süresi tamamlandığında temiz ve zengin bir insan olarak döner. Kızla mutlu bir hayat yaşarlar. Masalın sonu ve Şeytan’ın dedikleri ilginçtir: “Sen beni yendin ama sen karını kazanırken ben iki kişiyi kazandım!” demiş Şeytan kötü niyetle. Daha sonra demirci, Şeytan’ın kazandığı iki kişinin karısının kız kardeşleri olduğunu öğrenmiş. İki kız kardeş düğünden sonra tavan arasına gitmişler ve kara, kirli demirciyle evlenmeyi kabul etmedikleri için öfkeyle kendilerini asmışlar.”

Mutluluk Satın Alınamaz” adlı masalda da kızıyla beraber hayatını kazanmaya çalışan Roman bir baba konu edilir. Kızın adı Rosa’dır. Babasının adı Sally’dir. Keman çalarak rızklarını çıkarırlar. Bu iyi kalpli insanlara tanrı yardım eder. Şeytan’ın onlara kötü tekliflerini reddederler ve mutlu bir hayat sürerler. Masalın son cümlesi mutluluğu adeta pekiştirir: “Bu hikâye bugün hâlâ anlatılmaktadır”

ORMAN CADISI VE KÖTÜLÜK

Almanya’dan Masallar bölümünün ilk masalı “Orman Cadısı”dır. Yine ormanda kışlık odun toplayan bir baba ve kız vardır. Orman Cadısı onların odun toplamasına izin vermez. İhtiyar Roman’ın yalvarması üzerine Cadı sabaha kadar onlara izin verir ama bitiremezlerse arabalarına ve odunlarına el koyacaktır. Masalın devamında baba ve kız Cadı’yı oyuna getirip ormandaki altınlara kavuşurlar. Yine kötülüğün sonsuza dek gömülmesini istercesine biter masal: “Yaşlı, kötü kalpli cadıyı taşlarla dolu lavanta sepetine bırakmışlar. Belki de bugün hâlâ orada, Ichenhausen yakınlarındaki ormanda hapsolmuş bir şekilde duruyordur.”

Masalların asıl ev sahibi periler ise Yunanistan’dan bir masalla karşımıza çıkıyor. “Roman ve Orman Perisi”nde bir periye aşık olup onunla evlenen Roman anlatılıyor. Perinin şalını ona vermez ve onunla evlenir. Çocukları bile olur. Ancak, bir gün perinin “Yedi mühürlü sırrı” tüm köye yayılır. Peri, şalını bulup ormana geri döner.

TARİH BELİRTEN BİR MASAL

Romanlar ve Çadırları” adlı metin ise herhalde önsözde söz edilen çağdaş metinlerden biri. Çünkü, 1922’de İstanbul’dan Yunanistan’a giden bir Roman ailesi masalın konusudur. Bu ailenin 1970’lere kadarki hayatı hızla aktarılır. Meyve satıp geçinen, çadırda yaşayan aile zamanla zenginleşir. Ama alışkanlıklarından vazgeçmezler. Evlenenler bile kırlara eşekle gitmekten vazgeçmezler. Metin, sanrım Roman halkının geleneksel yaşama bağlılığını anlatmak üzere kitaba dahil edilmiş.

Masallar, genel olarak tarihsiz ve zamansızdır. Bu masalda tarihlerin verilmiş olması gerçek hayatla daha güçlü bağlarının olduğunu gösteriyor. Ayrı bir araştırma konusu…

KUZEY MAKEDONYA’DAKİ KEL OĞLAN

Kitaptaki bir sürpriz de Kuzey Makedonya masallarından. İlk masalın adı “Kel Oğlan”. Bizdeki “Keloğlan” gibi belirgin özellikleri olan bir kel değildir bu. Üç kardeşin içinden doğuştan kel biridir.

Yoksul baba üç çocuğunu toplayıp onlara bir kuruş verir ve “Kendi şansınızı kendiniz bulnaya çalışın” der. Kel oğlan, paşanın yanında karpuz tarlasında iş bulur. Bir de paşanın üç kızı var masalda. Kel oğlan masalın sonunda iyilik perisinin de yardımıyla paşanın kızıyla evlenir.

TÜRKİYE’NİN MASALLARI

Peri Kızı ve Beyaz At” Türkiye’den derlenen masallardan biri. Masalların vatanı konusunda genel olarak fazla ayrıntı olmaz. Ama bu masalda Kayseri’de yaşayan bir at arabacı vardır. Siyah bir at almak için satıcıyla görüşür. Her seferinde kandırılır. Bir atı bir defa alacakken üç defa satın alır. Hem de Peri Kızı’nın atını çaldığı yalanına inanarak. Masalın sonunda şu ifde yer alır: “Gökten üç elma düşmüş; bir bu masalı anlatana, biri dinleyene, diğeri de dürüst insanlara…”

Türkiye’den, “Ölü Adamın Minneti”, “Fincandaki Kız”, “Su Perisi ve Yaşlı Çift” masalları öne çıkıyor.

Parlayan Yıldızlar-Avrupa’daki Romanların Anlatılan Peri Masalları” kitabı iki dilli içeriği ama en önemlisi dünyanın dört bir yanına dağılmış Roman halkının kültürü için çok önemli bir kitap.