Neler atlatılmadı ki bu dünyada? Akan hangi gözyaşı kurumadı ki? Hangi yürek yangını zamanla yerini küle bırakmadı ki? Hangi olmazlar olmadı da hangi dolmazlar dolmadı ki?

Bir şeyleri dert edinmek tabi ki insan olmanın bir gereği hatta benim fikrime göre, insan bu dünyaya problem çözmeye ve kendine alternatif yollar aramaya gelmiştir. Çünkü klasiktir ama derler ya hep “hepimiz insanız, hepimiz sorunları var.”

Klişeleşmiş cümlelere karşı mesafeli olmayı tercih ederim genelde ama gerçekten hepimizin ama büyük ama küçük çeşitli sorunları var. Fakat bilinmesi gereken bir gerçek daha var ki o da hemen hemen her sorunun bir çözümü de var. Bazılarını nasıl çözeceğimize dair yöntemlerin cevabı bizde olmayabilir o ayrı bir konu… dert edindiğimiz her neyse ona farklı bakış açısıyla bakmakta da faydalar var.

Bunu neden mi sizlerle paylaşıyorum? Geçenlerde internette gezinirken bir sanat yarışmasına denk geldim. Yarışma teması zor zamanların bizi nasıl daha güçlü bir şekilde ayağa kaldırdığıyla ilintili bir konuydu. İnanır mısınız bilmem ama bu konu üzerine tam bir buçuk ay düşündüm. Çünkü tema gerçekten ilgimi çekmişti ve bence insanlar bu konuda gerçekten ikiye ayrılıyordu…

PARLAYANLAR

İlk grubu ben vah vahçılar diye adlandırıyorum. Yani sürekli vah başıma bu geldi vah bunun altından nasıl kalkarım vah şöyle olmasaydı vah böyle olmasaydı diyenler ve yüzme bilmeyip de denizin dibine batmış gibi çırpınıp duranlar… Tabi ki boğulmaktan kurtulamayanlar…

İkinci grubu da karanlık gecede bir yıldız gibi parlayanlar olarak tanımlıyorum. Yani içinde bulunulan durum ne kadar karanlık olursa olsun orda bile farklarını ortaya koyup ışıltısını kaybetmeyenler… Denizin dibi ne kadar karanlık olursa olsun alttan altıkları itici kuvvetle bir şekilde yüzeye çıkanlar…. Tabi ki kazananlar…

Hangi gruptan olursanız olun, hepinizin edindiği hayat tecrübeleri tabi ki çok kıymetli. Hatta bazen insan bir gruptan diğerine yatay geçiş de yapabiliyor. Şartlar o kadar hızlı değişebiliyor. Fakat genelde insan kendi şartlarını kendi inşa eder. Yani hangi yolda yürümek istediğini kendi seçer. Çünkü herkesin geleceğine attığı imza, elinde tuttuğu kalemi nasıl kullandığına bağlıdır. Yani yapılan seçimler insan hayatını büyük ölçüde şekillendirir.

Yarışmaya geri dönecek olursak, ben de bu konuda kendi hayatımı sorguladım. Nerelerde doğru hamleler yapıp nerelerde yanlışa düştüğümü anımsadım. Benim için güzel bir sorgulama ve kurgulama kanalı oldu. Kurgulama kanalı dedim, çünkü ben de zihnimde tasarladığım bir olayı toplumda gözlemlediğim bir anıdan yola çıkarak kurguladım ve yarışmaya katıldım. Sonuçları beklemek tabi ki çok heyecanlı. Fakat işin en güzel kısmı bana şunu hatırlatması oldu: Şu fani dünyada şimdiye kadar atlatılmayan neydi ki?