Bahar geldi, okullardaki etkinliklerle ders rutini renkleniyor, çocuklara heyecan duyacakları yeni yetenekler kazandırılıyor.

Bazıları uzaya çıkacak araç tasarlıyor, bazıları atıklardan geridönüşüm projeleri hazırlıyor, bazıları da kendisini tanıtan detaylı bir sunum yapıyor. 

Proje çok, aileler çocuklardan telaşlı. Öğrenileni, yapılan işin seviyesini ölçmeye çalışıyor. Keyifli yarışlar, kazanımlarıyla şevklendiriyor. Bu yarışmaları, şiir, İstiklal Marşı yarışmaları izliyor. 

Buraya kadar güzel. Geçenlerde bir miniğin hazırlıklarına şahit oldum. Anaokulu öğrencisi, İstiklal Marşı yarışması için sınıfında yapılan duyuruya istinaden ezber yapıyordu. Bir de "ödül" denmişki heyecanı varın siz görün. Ailede hem merak hem de gurur... Videolar çekilmiş, anılar kayıt altında.

Yarışmadan sonra karşılaştık; aileyle. Bizim yakışıklı birinci gelmiş, gözlerde haklı bir gurur var, var ama bir de hayal kırıklığı görülüyor.

"Ödül" takdim edilmiş, bir küçük düdük... Fotoğraftaki renkli, küçük düdük... Şaka değil. Aile çocuğun çabasını gerçek bir hediye ile ödüllendirmiş elbette ama düdüğe haklı olarak anlam verememiş. Ben de veremedim. Ne demek düdük? Nasıl bir anlamı, hatırası var? İstiklal Marşı ile bağlantısı ne?

Şüphesiz, hiç düşünülmemiş üzerinde. Bir anlam kaygısı güdülmeden, manevi duygularla bağdaştırılmadan alıverilmiş ucuzca bir kırtasiye ürünü. 

Yanlış bir seçim olmuş doğrusu. Çocuğun emeğine de İstiklal Marşımıza da ayıp olmuş. Evet, ödül için değil bu  çaba; ama usulünce bir ödül hakkı tüm  emeklerin. Öğretmenler de okul yöneticileri de bunu bilecek olgunlukta olmalı.

Etiketler: İstiklal marşı, anaokulu.