Bugün 9 Eylül 2023. İzmirimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 101.yılı. Coşkumuz büyük; ancak "Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar. " diyen Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra bayrağı nasıl ileriye taşıyabileceğimizi düşünürsek, sorumluluğumuz daha  büyük. O halde haydi çocuklarımızın, yarınlarımızın müreffeh yaşaması için bugün biraz dertlenelim. Dünle gururlanırken, yarının bugünden iyi olması için gayret edelim. 

Uyum haftası kapsamında okul öncesi, birinci ve dokuzuncu sınıf öğrencileri 4 Eylül Pazartesi itibariyle okula başladı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu süreçte öğrencilerin yeni girdikleri okul ortamına kısa sürede uyum sağlamalarına katkıda bulunacak becerilerin kazandırılmasının ve okula aidiyet duygusunun geliştirilmesinin hedeflediğini bildirdi.

Uyum haftası, yeni eğitim öğretim döneminden bazı ipuçlarını verdi. İlk şoku anaokulu velileri yaşadı. Öğretmenler, velilerden beslenme çantası hazırlamasını istedi. Böylece, 6 Şubat 2023 tarihinde başlatılan, daha önce Meclis'te de sık sık tartışılan, devlet okullarında öğrenim gören çocuklara ücretsiz yemek verilmesi uygulaması sonlanmış oldu. Kamuda bunca israf kalemi varken, tasarrufun okul çocuklarımın beslenmesinden sağlanacağının planlanmadığını düşünmek istiyorum. 

Kesin açıklama gelene kadar, öğretmenin hazırladığı beslenme listesini, her velinin kendi çocuğu için hazırlaması, en iyi sistem. Çünkü benim çocukluğumda, sırası gelen veli tüm sınıfa kahvaltı hazırlardı. Sabahçıydım yani; ancak annem dışında pek az insan kahvaltı menüsü hazırlardı. Altın günü menüleri, tavuklu pilavlar... Öğretmen de çıkıp, "Bu nedir?" demezdi. 


BESLENME

Şimdi beslenme listelerine bakıyorum, yine altın günü menüsü gibi. İçinde hem sınıfta ağır kokacak hem de ailelerin almakta zorlanacağı şarküteri ürünleri yer alan yiyecekler var. Okul tostu, kaşarlı olur, değil mi? En fazla domates, belki ev yapımı salatalık turşusu... "Çocuğun sevdiği gibi" bir ibare kabul edilemez. Kaşar sevmiyorsa başka peynir yesin mesela, patates yesin. Hoş, kaşar ve patates de ucuz değil; ama böreği kıymalı getiren olursa ne yapacaksınız, değil mi? Listelerin sağlıklı ve ulaşılabilir olması önemsenmeli. Yıl 2023, hala bunları konuşuyoruz; ama ülkemizin gerçeği maalesef budur. 

Listeden devam, "meyve" yazılmamalı mesela, "elma" yazılmalı. Bizim çocukluğumuzda okula muz götürülmezdi, ayıptı. Bugün maalesef gıda enflasyonu bizi aynı duruma getirdi. Getiren olursa ne yapacaksınız? Getireni mi uyaracaksınız, 20 - 25 kişilik sınıfa mı pay edeceksiniz? "Meyve" ibaresiyle, seçim öğrencinin, velinin inisiyatifine bırakılmamalı. Mevsimine uygun ve ucuz bir meyve ile netleştirilmeli. Bunlara dikkat etmek görgü kurallarımızdandır. 
Şunu da belirteyim, tüm bunlara rağmen bu liste yine bazı özel kreş listelerinden çok daha iyi. 

Geçen yıl bir kreşte gördüğüm "Pazartesi: Reçelli ekmek, kuru üzüm, bitki çayı." menüsünü unutamıyorum. Şu yaşımda yesem, herhalde tüm gün kendime gelemem. Ben göndermedim; ama o okula çocuğunu gönderen veliler var. İşin doğrusu, çocuklarımızın eğitimi, beslenmesi kişisel değil milli bir politika ile korunmaya alınmalı. Tüm okul öncesindeki menülerin beslenme uzmanları tarafından örnek listelerle  hazırlanması en doğrusu. İnşallah bir gün o kademeye de ulaşırız. 

Yine bazı devlet okulları, anasınıfında öğretmenlere yardımcı olacak çalışan için, velilerden aidat istedi. Çünkü öğretmen tek başına ortalama 25 çocuğa yetişemiyor. Çocukları tuvalete getirip götürecek, gerektiğinde orada yardımcı olacak, terlediklerinde, kirlettiklerinde üstlerini değiştirmelerine yardımcı olacak bir kişiye daha ihtiyaç var. Çoğu okulda, hem sabahçı hem de öğleci sınıflardaki çocuklarla tek çalışan ilgileniyor. Bütçe olmadığı için, ücreti de velilerden toplanan aidatlarla ödeniyor. Ancak bu yöntem kalıcı çözüm sağlayamaz. Veliler çaresiz. Çünkü yarım gün için, beslenme hazırlayıp aidat  ödeseler bile, tüm kırtasiye ve temizlik ürünü harcamaları dahil devlet okulu masrafları, özel kreşlerin ücretinden çok daha uyguna geliyor. 

Peki, bunca meslek lisesinin çocuk gelişimi öğrencisi, eğitim fakültelerinin okul öncesi öğretmenliği bölümlerinin öğrencisi ne yapıyor? Bu gençlerimiz neden Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı himayesinde okul öncesi sınıflarda görevlendirilmesin? Hem öğretmenlerin yükünü hafifletsinler hem işlerini öğrensinler. Hem de harçlıklarını kazansınlar. Öyle 20 günlük komik staj sürelerinden bahsetmiyorum, gençleri mesleğe hazırlayacak sürelerden bahsediyorum. Bakanlıklar da staj sigortası ve maaşıyla eğitimini uygulamalı sürdüren gençlere sahip çıksın. 

Ve sonu "Gerektiğinde tekrar istenecektir." ile biten, bazı velilerin kendi arasında "A ne güzel, sizin öğretmen daha az istemiş" dediği, ağustos ayında okul kaydı yapılırken, okulun açılmasına neredeyse 1 ay varken değil de okul açılınca verilen ve 1 hafta içinde  tamamlanması istenilen ihtiyaç listeleri.
 Elbette okul başlarken aileler bütçeleri kapsamında bir harcama planı yapıyor. Ancak tüm yılın kırtasiye ve temizlik masrafı neden 1 hafta içine sıkıştırılsın?
Keşke hiç gerekmese.... Ama madem tuvalet kağıdına kadar alacak veli, hiç olmazsa kayıt sırasında dağıtılmalı liste ki aileler zorlanmasın. Bunlar kötü düşünceden değil; aksine düşünmemekten kaynaklanıyor. 
Bugün yazdığım sorunların hepsi üzerinde biraz düşünülse kolayca çözülecek.

 Daima bizleri, bugünleri, yarınları düşünen, bu aydınlık ülkeyi hayatını savaş meydanlarında geçirmek pahasına, canı pahasına bizlere armağan eden Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı, minnet ve özlemle anıyorum. Onların kurdukları ve bize emanet ettikleri Cumhuriyete yakışır modellerle, devlet kaynaklarında çocukların, eğitimin  tasarruf alanı değil de öncelik olduğu güçlü bir sistemle geleceğe hazırlanacağımızı umuyorum.