Gün, ayrışma günü değil, birleşme, kenetlenme günüdür.
Gün, millet olarak tek yumruk olma günüdür.
Gün, dilinden, dininden, ırkından, mezhebinden, meşrebinden, siyasi partisinden,  kısaca sebep her ne olursa olsun, insanlarımızın birbirinden nefret etme günü değil, kol kola olma, kol kola yürüme günüdür.

Gün sevinçlerimizi de, acılarımızı da sonuna kadar birlikte yaşama günüdür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşları olarak biz büyük bir aileyiz.

Cumhuriyet tarihimiz boyunca sağcı-solcu, Alevi-Sünni, laik-anti laik, A partili- B partili diye milletimizi ayrıştırmaya çalışan, bizim ülkemizi bir gün bile rahat bırakmayan iç ve dış düşmanlarımız bu gün yine sahnededir.

Bu millet bu güne dek nasıl birlikte yaşadıysa bundan sonda da yaşayacaktır.

Bu büyük aile, birbirine karşı olan, saygısıyla,  sevgisiyle, hoşgörüsüyle birlikte yaşayacaktır. Anayasamızın 88. Maddesinde açıkça belirtilmiş olan, “Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese TÜRK denir.” İbaresine göre, tüm vatandaşlarımız bu cennet vatanımızda TÜRK olmanın gururuyla yaşayacaktır.

Elbette insan olmanın gereği olarak, dinde, dilde, mezhepte, meşrepte, siyasi görüşte ufak tefek farklı görüşler ayrılıklar olabilir.
Ancak hiçbir gerekçe milletimizin ayrışmasının sebebi olamaz.

Bu millet, tarih boyunca haçlı seferleriyle mücadele etmiştir. Yıl dönümünü daha yeni geçirdiğimiz 18 Mart Çanakkale savaşının da bir haçlı seferi olduğunu asla unutmayalım. Yokluklar, imkânsızlıklar içerisinde bu millet son haçlı seferlerini de zaferle sonuçlandırmıştır.

Savaş olarak haçlı seferi sonlanmış olabilir. Ancak, yıllardır batılı devletlerin taşeron olarak kullandığı Kürt kökenli vatandaşlarımızla hiçbir alakası olmayan, arkasında onlarca TÜRK düşmanı devletin olduğu taşeron örgütler ASALA ve PKK eliyle haçlı zihniyeti şekil değiştirmiştir.

Dün ASALA, bu gün PKK ile devam eden süreç, yarın YPG ve PYD ile devam edecektir. Hedef tektir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletimizi güçsüzleştirmek, fakirleştirmek, kolay lokma haline getirmek, bölmek, parçalamak ve ortadan kaldırmaktır.

Türk Devleti ve Türk milleti taşeron terör örgütleriyle değil, dünya Siyonist lobisi ve haçlı birlikleri ile mücadele etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz PKK terör örgütüyle örgütün kurulduğu yıl olan 1978 yılından bu yana mücadele etmektedir.

Son yıllarda demokrasiye, adalete, basına, olan güvenin azalması, başkanlık sistemiyle TBMM işlevsizleştirilmesiyle yaşanan gelişmeler, toplumun üretken katmanlarında güven bunalımı yaratmıştır.

Bu güne dek Ülkemizin Milletimizin üzerinde her türlü oyun oynanmış ve TÜRK düşmanları başarıya ulaşamamışlardır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk demişti ki:

“Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”

Bizde diyoruz ki;

Allah’a çok şükür ki, bu gün her bacamızdan dumanımız tütüyor. Umutsuz olmayacağız.
Bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz. Bu halka boyunduruk vuramayacaksınız.
Başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz. Bayrağımızı indiremeyeceksiniz. Vatanımızı parçalayamayacaksınız.
Son günlerde yaşanan siyasi olaylar neticesinde sokaklarda eylemler devam ediyor.

Yaşanan olaylara tepki veren gençlerimiz ne kadar bizim evlatlarımız, ne kadar çocuklarımızsa, o alanda bulunan olaylara müdahale eden polislerimiz de bizim evlatlarımız.

Bu ülkenin çocukları birilerinin çıkarları için birbirine asla düşman olmayacak.

İnanıyorum ki, bir gün 85 milyon vatandaşımızla hep birlikte, hep bir ağızdan, “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diye haykıracağız.