Okullar açıldı, tatile girdi, kapanmasına sayılı günler kaldı. Hala aynı dert: Kantinler. 

Veliler, çocuğuna parasını verip, doğru düzgün karın doyuramadıkları için dertli. Çocuklarsa gönüllerince alışveriş yapamadıkları için. 

Kantinlerden alışveriş yapılıp yapılmayacağını öğretmenlerle kararlaştırıyor çoğu veli. Çünkü satılan sağlıksız yiyeceklerden herkes rahatsız. 

Bir dönem "reform" ile yeniden şekillenecekti okul kantinleri, sağlıklı gıdalar satılacaktı, ne oldu? Elbette milli kabul edilmeyen her hedef gibi yarım kaldı. 

Okul kantinleri karın doyuracak, sağlıklı yiyeceklerin, meyvelerin, meyve sularının değil, kanserojen etkisi bilinen katkı maddeli şekerlerin, bisküvilerin, şeker ilaveli, gazlı içeceklerin hatta bunlar yetmediği için şekilli şüküllü oyuncak ve kırtasiye malzemelerinin satış noktası olmaya devam ediyor. 

Öğrenciye para hesabı yaptırmayacak seçeneklerle dolu, birbirinden zararlı ve pahalı bu ürünler sağlıkla birlikte tasaruf geleneğini de tehdit ediyor. Bütçe yapma alışkanlığı kazanılmasına engel oluyor. 

Para verip yiyecekleri kantinden alma lüksü, tam bir tehdit unsuru olduğu için tercih edilemiyor. İşin kötüsü devlet okullarına beslenme desteği gelmediği gibi, kantinlere yeterli bir düzenleme de  yok. Ne olacak? 

Çalışan anne babalar, her gün "Çocuğum okulda ne yiyecek?" düşüncesiyle kahvaltılık, öğle yemeği, içecek, meyve, kuruyemiş gibi sağlıklı alternatifleri oluşturmaya çalışıyor.

Bir ülkenin geleceği, çocukları için yalnızca anne babaların endişe duyması ne acı, değil mi?