Furuğ Ferruhzad bize neleri anımsatır? Herhalde bin yıldır komşu olduğumuz ve “tavuklarımızın birbirine karıştığı” bir coğrafyanın şairi olduğu için bu kadar tanıdık Yüzüne baktığımda bir parça Tez...

Furuğ Ferruhzad bize neleri anımsatır? Herhalde bin yıldır komşu olduğumuz ve “tavuklarımızın birbirine karıştığı” bir coğrafyanın şairi olduğu için bu kadar tanıdık Yüzüne baktığımda bir parça Tezer Özlü’yü hatırlatır ama Özlü’den bin kat umutludur. Gülten Akın’dan bir şeyler yok mu yüzünde? Furuğ’un bizi sürükleyen rüzgârının hikmeti nedir? Biraz da bunun için onun hayatına bakalım. Modern İran şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Furuğ Ferruhzad, 29 Aralık 1934’te Tahran’da asker bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. On altı yaşında hiciv yazarı ve aynı zamanda uzak akrabası Perviz Şapur’la evlendi, iki yıl sonra da oğlu Kâmyâr dünyaya geldi. O dönemin koşulları içinde radikal sayılabilecek bir karar alarak 1954’te eşinden boşandı ve mahkeme kararıyla velayeti babasına verilen oğlunu bu tarihten sonra bir daha göremedi. Bu olay, onun hayatının en büyük trajedisine dönüştü. Furuğ birey olma sürecini engelleyen, kimliği ezen, varoluşu zedeleyen her kurala, her duruşa karşı çıkarak şiire sığındı; başkaldırısını şiirle dillendirdi. ATAERKİL YAPI ELEŞTİRİSİ İran’ın en büyük açmazlarından biri olan ataerkil sosyal yapı, onun eleştirilerinin odak noktası oldu. Kendi ailesinden ve özellikle babasından başlamak üzere kadın kimliğini hiçe sayan bu ataerkil bakışa karşı çıktı. Şiirin yanı sıra sinema, tiyatro ve resim sanatlarıyla da yakından ilgilendi.   Eşinden ayrılmış, ailesinden kopmuş bir kadın olarak ayakta kalma mücadelesi veren Furuğ, çeşitli gazetelerde editörlük yaptı. 1958’de hayatının ve sanatının seyrini derinden etkileyen yazar ve yönetmen İbrahim Gülistan’la tanıştı. Oyunculuk, senaristlik, kameramanlık, yönetmen yardımcılığı, dublaj, montaj, yaratıcı sinema editörlüğü yaptı. Hem sinema üzerine eğitimler almak hem de dil öğrenmek amacıyla Almanya, İngiltere ve İtalya’da bulundu. 1963’te Almanya’da düzenlenen Oberhausen Film Festivali’nde “Ev Karadır” adlı cüzzamlılar hakkındaki belgesel filmiyle birincilik ödülünü aldı. Bu filmin çekimleri sırasında cüzamlılar evinde tanıdığı Hüseyin Mansuri adlı çocuğu evlat edindi. TUTSAK, DUVAR VE İSYAN Tutsak, Duvar ve İsyan başlıklı üç şiir kitabının ardından şiirinde dönüm noktası kabul edilen Yeniden Doğuş adlı kitabı 1963’te yayımlandı. 13 Şubat 1967’de kendisinin kullandığı otomobille geçirdiği kaza sonucunda henüz 32 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Son şiir kitabı “İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına” ölümünden sonra yayımlandı. Bireysel ve toplumsal özgürlükten yana olan Furuğ, yaşamı boyunca her türlü baskıyı yok etmek için mücadele verdi. Topluma egemen olan eril ikiyüzlülüğü, menfaatperestliği, sahte vatanperverliği şiirlerinde, o güne kadar hiç de alışık olunmayan bir söylemle, başkaldırının en güçlü sesiyle dillendirdi. EN GÜÇLÜ SES Yepyeni, kendisinin doğurduğu, isyanla büyüttüğü bir dil yaratan Furuğ, var olan bütün klasik yapıları, başta şiirdeki klasik kalıplar olmak üzere yıktı; İran edebiyatının en güçlü, en önemli kadın sesi olmayı başardı. Şah dönemi İran’ında yaşanan ekonomik bunalımları, toplumdaki katı gelenekçiliğin yansımalarını gözlemleyerek içinden çıktığı toplumu sağaltma mücadelesi verdi, bunu da yalnız kaleminin gücüyle değil bizzat toplumun her kesiminden insana ulaşmaya çalışarak, devrimci bir cesaretle yaptı ve sesini tüm dünyaya duyurmayı başardı. RÜZGÂR BİZİ GÖTÜRECEK küçücük gecemde benim, ne yazık rüzgârın yapraklarla buluşması var küçücük gecemde benim yıkım korkusu var dinle karanlığın esintisini duyuyor musun? bakıyorum elgince ben bu mutluluğa bağımlısıyım ben kendi umutsuzluğumun dinle karanlığın esintisini duyuyor musun? şimdi bir şeyler geçiyor geceden ay kızıldır ve allak bullak ve her an yıkılma korkusundaki bu damda bulutlar sanki, yaslı yığınlar misali yağış anını bekliyorlar bir an ve sonrasında hiç. bu pencerenin arkasında gece titremede ve yeryüzü giderek durmada bu pencerenin arkasında bir bilinmez seni ve beni merak ediyor ey baştan aşağı yeşil! yakıcı anılar gibi ellerini, bırak benim aşık ellerime ve dudaklarını varlığın sıcak duygusunu benim sevdalı dudaklarımın okşayışına bırak rüzgâr bizi götürecek rüzgâr bizi götürecek. Furuğ Ferruhzad Çeviri: Haşim Hüsrevşahi MAZLUM VESEK/EDEBİYAT