Koronaydı, ekonomik krizdi, çevremizde bizi de etkileyen çatışma ve savaşlardı, derken çok zor bir yılı geride bıraktık. Bıraktık bırakmasına da, bu iş öyle elbise değiştirir gibi olmuyor ki. Muhtemel...

Koronaydı, ekonomik krizdi, çevremizde bizi de etkileyen çatışma ve savaşlardı, derken çok zor bir yılı geride bıraktık. Bıraktık bırakmasına da, bu iş öyle elbise değiştirir gibi olmuyor ki. Muhtemelen başta korona virüs mücadelesi başta olmak üzere, bu virüsün ağırlaştırdığı ekonomik kriz, önümüzdeki günlerde de gündemimizi işgale devam edecek. Peki, hal böyle diye, ipin ucunu bırakacak mıyız? Elbette hayır… Devletimiz tüm kurumlarıyla, mücadelesini sürdürüyor. 2021’in ilk günlerinde gündemimiz “aşı” olacak. Hani üzerinde herkesin olur olmaz fırtınalar kopardığı korona aşısı. Bilir bilmez konuşmaların yapıldığı, uzmanı dışında herkesin ahkam kestiği o aşılar, kısıtlı miktarda da olsa geldi işte. Şimdi de, sen mi, ben mi, kim vurulacak tartışması başladı ki, demeyin gitsin! Yahu arkadaş! Aşı bulunmaz eleştiriler ayyuka çıkar. Bulunur getirilmeye kalkar, bir gün gecikti diye, olmadık senaryolar yazılır. Yok neymiş, Çinliler aşıları rehin almış da, ülkemizdeki muhalif Uygur Türkleri’ni istiyorlarmış da. Bu kadarına da pes doğrusu. Neyse Çin’den de olsa çok şükür aşımız geldi de, şom ağızlıların sesi kesildi! Hayırlısı ile gelen aşılar, ilk etapta sağlık çalışanlarından başlamak üzere, 65 yaş üstü insanlarımıza vurulmaya başlanacak. Birkaç milyon aşı ile bu işlem yapılırken, ben inanıyorum ki Çin’den de Avrupa’dan da Rusya’dan da diğer partiler gelecek. Ve bu aşılar peyderpey insanımıza vurulduktan sonra 2021’de bu illetten yavaş yavaş kurtulacağız. Bu konuda diyeceğim son söz, aşılar geldi diye tedbirlerimizi elden bırakmamamız! Aman siz siz olun, Maske-Mesafe-Hijyen üçlüsünden bir müddet daha uzaklaşmayalım. Evet maske bizi zorluyor, nefes alamıyoruz. Mesafeyi desen uygulamakta zorlanıyoruz. Hijyen de en iyisiyiz bence. Zaten geleneğimizden gelen el-yüz yıkama alışkanlığımız, bu korona illetinde geçtiğimiz bir yıllık sürede bizi kurtaran şey oldu. Hemen unutmadan söyleyeyim, tüm spekülasyonlara rağmen ben devletime güveniyorum. O aşıyı sıram geldiğinde yaptıracağım. Çünkü aşı insanı öldürmek için değil yaşatmak için vardır. Virüsle mücadelede durum bu iken, 2021’de en büyük sorunumuz yine ekonomik kriz olacak. Birçok yer pandemi etkisiyle kapandı. Eski sirkülasyon yok. Çarşılar, lokanta ve restoranlar, kahvehaneler kepenk indirdi. Ekmeğini buralardan kazananlar çok zorda. Devletimizin yardımları da olsa bu miktarlar takdir edersiniz ki, can suyu bile olmaktan uzak. Üzerine çalışılmış daha iyi ekonomik tedbirler uygulanabilir. Her yeni yılda olduğu gibi, elektrikten doğalgaza, harçlara ve vergilere gelen zamlar, dar gelirlinin belini bükecek! Asgari ücrete getirilen 500 liralık artış, tüm bunları karşılamaktan oldukça uzak. Yoksulluk sınırının altında kalmış bu ücretin derde derman olması mümkün değil. Belki de kıt-kanaat hayatın devam etmesini sağlasa da, insanımız tasarruf yapamadığı gibi, oğlunu kızını nasıl evlendirecek? Bu durumda refah seviyesini yakalamak mümkün değil.