İzmir Mardinliler Federasyonu’nda bir toplantıdayız. Ortamda ilk defa gördüğüm gençten sakalı sakalıma benzeyen bir adam, projelerini anlatıyordu. Tanıtım, uzak görüşlü olmak, görev e...

İzmir Mardinliler Federasyonu’nda bir toplantıdayız. Ortamda ilk defa gördüğüm gençten sakalı sakalıma benzeyen bir adam, projelerini anlatıyordu. Tanıtım, uzak görüşlü olmak, görev edinmek, toplumsallık gibi kavramları yerli yerinde kullanıyordu. Hani konuşması uzun sürse de tadına vara vara dinlesem diyordum. Sustu. Toplantıda söz ettiği projeler üzerine tartışıldı. Toplantı bitiminde derhal yanına gittim ve kendimi tanıttım. Lojistik sektöründe adından söz ettiren bir şirketin sahibi olduğunu öğrendim. Mardinli olması tabii ki ortak noktamızdı ama Mersin’de de bulunmuştu. Nasıl olmuştu da Mersin’deyken tanışmamıştık. İşte o gün bugündür, Mustafa İmrak’la sürekli görüşürüz. Gençliğimin ilk yıllarından bu zamana pek az dostu bugüne taşıyabildim. Bunun nedeni hayatın doğal akışı olduğu kadar, benim hayatımın büyük bir kısmının büyük şehirlerde geçmiş olması. Taşra, düne ait olanı bugüne taşıyor da; şehirler yeşil alanları, tarihi değerleri olduğu kadar insani ilişkileri de talan ediyor. O günlerden bugüne taşıyabildiğim dostluklar, aynı zamanda bir talana karşı direnen yürekli bir kişisel tarihin de neferleridir. Cep telefonlarının bir telsiz olmaktan çıkıp, yaşam tarzımızı, beğenilerimizi belirlediği, siyasi tavrımızın en çok sosyal medya ve internet yayınıyla biçimlendiği son 10 yıllık zaman dilimin dostlukları da her an bir sınava tabidir. Mustafa İmrak, zamanın yani çağımızın tüketici yönünün farkında bir insan olarak, dostluklarını ayakta tutmayı bilir. Fikri anlamda yeni bir şeyler söylemek ve bunları paylaşmak onun için çok önemli ki, bu tutumu, dost ortamını zenginleştirir. İnsani ilişkileri tuşlara mahkum değildir. Sohbet etmek, görüş alışverişinde bulunmak, özcesi insana dokunmak onun hayatında daima belirleyicidir. Bir kişiyle pekala telefonda da konuşabileceği bir konuyu, hiç üşenmeden muhatabı olan kişiyi ziyaret ederek konuşur. Açıkçası, kısa süren bir ziyaret ortamı olsa bile, oradan keyifle ayrıldığımı söyleyebilirim. Mustafa İmrak, insanın neşesini yitirdiği kent hayhuyunda, etrafına olumlu bir hava ve ardından neşe katan bir insandır. Evet, espritüeldir; ancak konu bu değil. Başka ortamlarda kriz olabilecek konular onun ortamında önce nezaketin kadifesinden geçer ve ardından kahkahayla çözülen bir noktaya gelir. Espritüeldir, evet; ama öyle bir espri anlayışı vardır ki, bunu espriyi kendisi yaşar. Herkes güler. Gülmenin en dolu halini kendine bırakır ki, o içten gülme hali ortama bir daha güç katar. İmrak, geleceğe neyin kalması gerektiğini bilir. O, herhangi bir günceye ihtiyaç duymadan yaşamıyla geleceğe vefa, dostluk ve samimiyet taşır. 4 yıldır, onun dostluklarına gözlemlediğim budur. Onun hayatı her insanın yerli yerinde, yakışıklı durduğu bir fotoğraf karesidir. Düzleme yakışmayan bir durum varsa, İmrak en sakin ve nazik haliyle onu hayatından çıkarır. Bu gazetede, geçmişimde bana ilham veren, yol gösteren insanları anlattım. Ve bugün de bana ilham veren, güç katan insanlar var. Mustafa İmrak, böyle bir dost ve bugün köşemi ona ayırdım. Ona dair söylenecek sözler burada bitmiyor tabii. İmrak’ın bu durumla ilgili güzel bir sözü var: Biz yaşıyoruz, yazılanlar özeti oluyor. İmrak’a ve hayata güzellik katan tüm dostlara selam olsun…