Sağlık Bakanlığı’ndan sağlık çalışanlarına enjeksiyon ve damar yolu açmada hastadan onam formu alınması talimatı. Eğ...

Sağlık Bakanlığı’ndan sağlık çalışanlarına enjeksiyon ve damar yolu açmada hastadan onam formu alınması talimatı. Eğer enjeksiyon yapan sağlık personeli hastadan onam formu almaz ise yani hastadan sana enjeksiyon yapacağım, sana damar yolu açacağım diye onam formu denilen hastanın rızasının olduğunu gösteren formu imzalatmazsa. Hastanın yaşayabileceği bir olumsuzlukta, hastanın açabileceği davadan hasta haklı çıkarsa ve açılan tazminat davasını kazanırsa, sağlık çalışanının duruma göre 300 bin ile 500 bin TL tazminat ödeyebileceği ifade ediliyor. Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıya istinaden hastalardan onam formunun istendiğini belirten bakanlık, özetle diyor ki, hastaya yapılan enjeksiyon uygulamaları sonrasında hizmetin kusurlu olduğu iddiasıyla Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan davada, davanın Sağlık Bakanlığı aleyhinde sonuçlanması ve davacı tarafa tazminat ödenmesi durumunda, ödenen tazminatın ilgili personele rucu ettirilip, ettirilemeyeceği konusunda hukuksal değerlendirmelere yer verilmiştir. GAYET NET Sağlık Bakanlığı’nın ilgili yazısı gayet açıklayıcı şekilde yazılmış. Enjeksiyon sonrası komplikasyonlarda en önemli sıkıntının siyatik sinir yaralanmalarından olduğu biliniyor. Yani, İğneyi, enjeksiyonu yapan sağlık personelinin, hastaya uyguladığı enjeksiyonun siyatik sinire isabet ettirmesi sonucunca travma tik bir durumun meydana gelmesinin faturası ağır. Siyatik sinir yaralanmalarının tedavisi yok mudur? İlaç tedavisi ve fizik tedaviyle pek çok hastanın iyileştiği, ilaç tedavisine ve fizik tedaviye karşılık vermeyen, yani iyileşmeyen hastalara cerrahi müdahale yapıldığı biliniyor. Peki yapılan enjeksiyonların hiç risk taşımaması mümkün müdür? Elbette değildir. Komplikasyon, tıbbi standarda uygun bir müdahale yapılmış olmasına ve her türlü tedbir alınmış olmasına rağmen meydana geliyorsa, sağlık çalışanı tarafından hastaya yapılan her türlü iş ve işlemde risk ve sapmalar çerçevesinde davranarak gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, sağlık çalışanının ortaya çıkan istenmeyen sonuçlardan yasal olarak sorumlu olması kabul edilebilir bir durum değildir. Hasta tıbbi uygulama sırasında ve sonrasında kusur olmadan da oluşabilecek istenmeyen sonuçları, komplikasyonları bilirse ve uygulamaya onay verirse tıbbi müdahaleden sağlık çalışanı sorumlu tutulamaz. Tutulmamalıdır. Adli Tıp kurumu; hastaya yapılan enjeksiyonlarda uygulama hatası olmasa bile yapılan enjeksiyonun, ödem, hematom, ilacın difüzyon yoluyla sinire toksik etkisi, vücut yapısı, siyatik sinirin anatomik lokalizasyon farkı gibi nedenlerle nöropatinin gelişebileceği, nöropatinin enjeksiyon uygulamalarının beklenebilir bir komplikasyonu olduğunu değerlendirmektedir. KABUL ETMİŞ DEMEKTİR’ Sonuç olarak diyoruz ki; Bir sağlık kuruluşuna gelen hasta, sağlık hizmeti almak için o ilgili kuruma geliyorsa, hastaya yapılan her türlü tıbbı müdahaleyi hasta kabul etmiş demektir. Elbette cerrahi müdahaleler konusunda hasta bilgilendirilsin. Zaten bilgilendiriliyor. Riskleri hastaya anlatılıyor. Siz hiç hastaya, bilgi verilmeden ameliyat yapılan bir doktor gördünüz mü? Ben görmedim. İstisnai durumlar hariç, zorla enjeksiyon yapılan, damar yolu açılan bir hasta gördünüz mü? Bir vatandaşın bir sağlık kuruluşuna sağlık hizmeti almak için gitmesi zaten bir nevi onam formudur. Hastaneye giden hastaya, hiçbir sağlık çalışanı hastanın elini kolunu bağlayarak enjeksiyon yapmıyor. Her meslek gurubunda olduğu gibi elbette sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarımızın da yaptığı işte risk vardır. Ancak her enjeksiyonda hastadan onam formu, yani yazılı, imzalı evrak almak iş yükünü bir kat daha artıracaktır. Hele ki şu pandemi döneminde.