Daha dün… AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, CHP ve İYİ Parti il başkanlarını bir otelde ağırlamış, MHP İl Başkanı o buluşmaya katılmamıştı… Üzerinden bir hafta bile geçmeden İzmir siyaseti yine...

Daha dün… AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, CHP ve İYİ Parti il başkanlarını bir otelde ağırlamış, MHP İl Başkanı o buluşmaya katılmamıştı… Üzerinden bir hafta bile geçmeden İzmir siyaseti yine toz duman… Düğmeye, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ bastı… FETÖ üzerinden CHP’ye yüklendi. Urla’nın cezaevindeki eski Belediye Başkanı Burak Oğuz’a, “Kim referans oldu?” diyerek, bilindik suçlamalara bir yenisini ekledi… Dağ’ın sözlerinin mürekkebi kurumadan, bu kez, AK Partili Vekil Mahmut Atilla Kaya hem de AK Parti Büyükşehir Meclis Grup Başkan Vekili Özgür Hızal çıktı sahaya. Menderes’e kurulması planlanan çöp tesisi üzerinden, CHP’yi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i yaylım ateşine tutular adeta… Hamza Dağ’a cevap, CHP İl Başkanı Deniz Yücel’den geldi… Hem de çok sert. Yücel de, 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi üzerinden yüklendi AK Parti’ye… “Darbeye teşebbüs eden komutanların referansı kimdi?” diye sordu O da… “Ortalık toz duman” dediğimde haklı değil miyim? Doğrusu Sayın Kerem Ali Sürekli’nin yerinde olmak istemezdim… Düşünün bir kere… Bir bina inşa etmeye kalkıyorsunuz, dakika bir; davet ettiğiniz bir siyasi, sizi yarı yolda bırakıyor. Hadi o ayrı bir yapı. Çekinceleri var. Ortağınız olsa bile… Dakika iki; kendi partinizin vekilleri, hedef gözetmeksizin atışlarla bir kolonu kırık binayı yerle bir ediyorlar… Buna “siyaset” deyip geçmek mi lazım, yoksa üzerinde ciddi ciddi düşünmek mi gerekiyor! Maalesef İzmir siyaseti de, siyasetçisi de böyle… Bunu kötülemek için söylemiyorum elbette… Aman kimse alınmasın… Bir önceki AK Parti İl Başkanı Aydın Şengül bey de, “iyi niyet” çerçevesinde dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile buluşmuş, taraflar birbirlerine İzmir dosyaları tevdi etmişti… Ne oldu sonra? Koca bir hiç… İki başkan da şimdi, ellerinde olmayan nedenlerle köşelerine çekilmiş, uzaktan izliyorlar İzmir’de yaşananları… Maalesef ben İzmir’in hiçbir meselesinin çözüldüğünü görmedim… Herkes birbiriyle adeta “köşe kapmaca” oynuyor… Nereden “açık” bulup ta vurabilirim diye fırsat kolluyor… Birileri, “parti” siyasetini bırakmış “kendi” siyasetini inşa ediyor… Diğerleri de onlara cevap yetiştirerek “siyaset” yaptığını zannediyor… “Kısır” çekişmelerdir bunlar. İzmir’e fayda sağlamaz… Genel siyasetteki kavgalardan kopya çekenler, İzmir’i kurban seçmiş, birbirlerine vuruyor da vuruyor… Onun için, “Kerem Ali Sürekli’nin yerinde olmak istemezdim” dedim ya… Haa, Sayın Deniz Yücel’in yerinde de olmak istemem… O da, yaklaşan İl Başkanlığı seçiminin stresi ile üzerine gelen eleştiri oklarına karşılık vermek zorunda… İlçe kongrelerini fazla “patırtı kütürtü” olmadan bitirdiler ama, il kongresi hiç de öyle sakin geçeceğe benzemiyor… Büyük başkan Tunç Soyer’e gelince. O’nun tüm bu olan biteni “sükûnetle” ama “tedirginlikle” izlediğini hissediyorum… Bir yanda, koridorlarında “kırk tilki”nin dolaştığı Büyükşehir’i yönetmek zorunda, diğer yanda, üzerine gelen “yaylım ateşleri”nden kendini sakınmak… İşte; bugünlerde İzmir’in “pürmelal siyaseti”. Herkese kolay gelsin…