ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doçent Doktor Mustafa Yücel, deniz salyası olarak bilinen müsilajın, atık suların denize deşarjı ile bozulan dengenin sonucu olduğuna vurgu yaptı. Aynı şekilde Profesör Doktor Mustafa Sarı’nın açıklamaları da kirliliğin aylar öncesinden beri alarm verdiğini, deniz yüzeyinde görünen deniz salyasının yalnızca buz dağının görünen kısmı olduğu yönünde. Sarı, deniz dibi ekosisteminin görüldüğü ve algılandığından çok daha vahim durumda olduğuna vurgu yaptı.

GEMA Vakfı Kurucu Başkanı değerli hocamız Şener Kilimcigöldelioğlu, yıllardır Gediz Deltası’nın kirliliği konusunda uyarıyor. Yaklaşık 29 yıl süren mücadelesinde önemli bir yol kat edemediklerini, ancak Marmara’daki salya oluşumunun çok geçmeden İzmir Körfezi’nde de yaşanacağını hatırlatıyor. Afyon, Uşak ve Kütahya arasında yer alan Murat Dağı Ege bölgesini çevreleyen iki önemli akarsu sistemi ve onlara bağlı havzaların çıkış noktası, yaşam damarıdır. Banaz Çayı ile Menderes nehrine, Porsuk Çayı ile de Gediz Nehri’ne yaşam veren kaynaklara ev sahipliği yapar. Bu havzaların, kaynakların, nehirleri besleyen derelerin korunması, tüm havzanın ve İzmir’de denizle buluşan Delta’nın korunması anlamına gelir. Ne yazık ki GEMA Vakfı ile birlikte, bu uğurda 28 yılı geride bırakan Şener Hocamız, tüm çabalarına rağmen artan kirliliğin had safhada olduğunu dile getiriyor.

Akarsu sistemlerini besleyen dere, akarsu ve çaylara deşarj edilen atık sular önlenemiyor. Ege Bölgesi içinde Gediz ve Menderes havzalarını çevreleyen il ve ilçelerde ileri biyolojik arıtma sistemleri tesis edilerek, akarsulara ve denize tahliye edilen suyun ekosisteme zarar vermeyecek ölçüde arıtılması şarttır. Ancak halen birçok il ve ilçede Atık Su Arıtma tesisi dahi yer almamaktadır. Turgutlu’da ne kent için ne de sanayi üretimi için 22 yıldır arıtma tesisi yapılmamıştır. Salihli Organize Sanayi bölgesinin arıtma tesisi yoktur. Aynı şekilde Manisa Muradiye Organize Sanayi bölgesinde de atık sular arıtılmaz. Alaşehir’de 40 a yakın zirai işletme arıtma sistemi kullanmadan faaliyet göstererek çevre kirliliğine devam etmektedir. Bu nedenlerle Alaşehir deresinde kirlilik ileri boyuttadır. Menemen ve Kula tabakhane tesisleri, Maltepe’deki birçok fabrika arıtma ünitesizdir. Derelerin çayların kirlenmesi yeraltı sularının da kirlenmesine sebep vermekte, tarımsal sulamada kullanan tüm bu sular tarımsal alanları ve ürünleri de kirletmektedir.

Gediz Havzası Yaşamsal Kararlar, Gediz Nehri Kirliliği Sorunları ve Çözüm Önerileri GEMA Vakfı’nca açıklanmıştır. İleri Biyolojik Arıtma, kanalizasyon suyunun ikincil kullanıma uygun hale getirilene dek arıtılması anlamını taşır. İkincil kullanım suyu, tarımda sanayide, sulamada kullanılabilir. Çevreye zarar vermez. Bu nedenle, uygun alt yapısal düzenlemeler tamamlanana kadar denize deşarj edilmesinde de mahsur olmaz. Bugün Marmara Denizini vuran kirlilik, çok yakın bir gelecekte, tüm kirli sularını İzmir Körfezi’ne taşımaya devam eden Gediz Havzası’nda da yaşanacaktır. Kirli suları arıtmadığımız, arıtma tesislerimizden çıkan suları doğaya zarar vermeyecek seviyeye getirmediğimiz için gidişata katkımız büyük oranda devam ediyor. GEMA 29 yıldır susuzluk, kirlilik ve kuraklık anlatıyor. Bizler dünyamız ve çevremiz bu vurdumduymazlığı taşımıyor diyoruz. Doğanın isyanını anlamak ve harekete geçmek için daha ne yaşanması, kaç yıl beklenmesi gerekiyor?