Sağlık hizmetleri sunumu, sürekli değiştirilen düzenlemeler ve getirilen yasalarla alt üst edilmektedir.
Yapılan her yeni düzenleme bir önceki uygulamayı mumla aratmaktadır.

Yıllardır hekimleri, hemşireleri sağlık çalışanlarını dikkate almadan yapılan düzenlemelerin sonucunda sağlık hizmetlerini sunan sağlık çalışanlarında, çalışma huzuru kalmamıştır.

Vatandaşın sağlığı için uğraşan sağlık çalışanları, kendi ruh sağlığını korumak için çırpınmaktadır. Pek çok sağlık çalışanımız anti deparsan ilaçlar kullanmaktadır.
Resmi rakamlara göre ülkemizde günde yaklaşık 30 sağlık çalışanı şiddete uğramaktadır. Yıllardır sağlıkta şiddetle ilgili bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
Şiddeti önlemeye katkısı olacak, caydırıcılığı olan bir yasa çıkarılması acil ihtiyaçtır.

Bu ihtiyaç yaklaşık on yıl önce TBMM’de kurulan Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddeti Araştırma Komisyonu raporunda da dile getirilmişti.
O yıldan bu yıla değişen hiçbir şey olmadı. Ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet artarak devam etmektedir.

Sayın Sağlık Bakanımız ve mevcut hükümet yetkilileri sağlıkta şiddet ile ilgili olayları günübirlik pansuman tedbirlerle günü geçiştirmeye çalışmaktadır.
Çünkü önemli olan sağlık çalışanlarının şiddete uğraması değil, vatandaşın memnun olmasıdır.

Sayın Sağlık Bakanımız, “Anestezi ameliyathane teknikerleri ile ATT ve paramedik olarak görev yapan arkadaşlarımızın diğer sağlık alanlarında da çalışabilmelerinin önünü açıyoruz. Konuyla ilgili kararın yakında Resmi Gazete’de yayımlanmasını bekliyoruz” şeklinde açıklamada bulundu.
Bu açıklamanın neticesinde pek çok sağlık kurum ve kuruluşlarımızda yeni karmaşa ve huzursuzlukların olacağı, yapılan açıklamanın çalışma huzurunu bozacağı bu günden görülmektedir.

Bir anestezi teknikeri hemşirelik yapamaz, bir hemşire, paramedik, acil tıp teknisyeni laboratuar, röntgen, anestezi teknisyenliği yapamaz. Bu meslek gurupları birbirinden farklıdır.
Farklı eğitim ve tecrübe gerektirir.

Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşların yöneticilerinin sözleşmeli olması, sözleşmeli yönetici olabilmenin tek kriterinin iktidar patisi tarafından verilen siyasi referansın olmasıyla birlikte sağlık kurum ve kuruluşlarımıza siyaset çok fazla müdahil olmaktadır.
Siyasetin müdahalesinden dolayı pek çok idarecimiz de görevlerini layıkıyla yapamamaktadırlar.

Bunun sonucunda da farklı meslek guruplarına farklı işler yaptırmaya çalışırsanız o kurumda huzur bulamazsınız.
Sayın Sağlık Bakanının iş ve işleyişle ilgili muhatabı olması gereken asıl yapıların sağlık sendikaları, odalar (tabip odası, eczacılar odası vb.) ve meslek dernekleri olması gerekirken, çevresindeki üç beş bürokratın bilgilendirmesiyle alınan kararlar sorun çözmekten öte, sorun üretmektedir. 
Bunların sebebi, maalesef sağlık alanında ileriye dönük, yani Türkiye’nin beş yıl, on yıl, yirmi yıl sonra ne kadar doktora, hemşireye, teknisyene ihtiyacının olacağının planlanmaması, ona göre personel yetiştirilmemesidir.

Sayın Sağlık Bakanının önceliği “Siz benim kim oluğumu biliyor musunuz?” diyerek söze başlayıp, siyasilerin yakını olan veya olduğuna inandıran, ya da referansı bir siyasi olan doktorundan, hemşiresine, teknisyeninden memuruna, temizlik personeline kadar iş yapmayan kıyıda köşede oturan arkadaşları sisteme dahil etmesi olmalıdır.