Pek çok vatandaşımız diyecek ki, şehir hastaneleri zaten devletin neyi kamulaştırıyorsun? Şehir hastaneleri kamunun değil. Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yaşama geçirilen hastaneler. Deha net anlaşılması için, şehir hastanelerinin yapılış şekli, yap işlet, kirala, devret modeliyle yapılan, otoyol, köprü, havaalanı ve benzerleri ile aynı statüde yapılan hastanelerdir.
Devletin şirketlere verdiği garantili geçiş ile nasıl ki, köprüden, tünelden, otoyoldan geçmeyen aracın parasını 85 milyon vatandaş olarak hep birlikte ödüyorsak, şehir hastanelerinde de yatmayan hastanın yatak parasını, tedavi olmayan hastanın tedavi parasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşları olarak hep birlikte ödüyoruz. Peki Şehir Hastaneleri’ne neden karşıyız? Pek çok vatandaşımızdan duyuyoruz. Ne güzel hastaneler, neden karşı çıkıyorsunuz? Elbette laf olsun diye karşı çıkmıyoruz. Devletimizin ve milletimizin menfaatlerini düşündüğümüz için karşı çıkıyoruz. Şehir Hastaneleri’nin işletmesinde oluşabilecek risklerin neredeyse tümü devlete ait. Şehir Hastaneleri Sözleşmeleri, kamuoyundan sır gibi saklanmış olsa da, gelen bilgilere göre Şehir hastanelerinin yapımının bile kamu ihale kanununa tabi olmaması,
25 YILLIK SÖZLEŞME
25 yıllık işletme süresi boyunca, Sağlık Bakanlığı’nın şirkete kira ödeyecek olması, yani Sağlık Bakanlığı’nın hastanede kiracı olması, Sağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen hizmet ödemelerinin yüzde 70 doluluk garanti edilerek ödenmesi, ödemelerin döviz kuru üzerinden yapılması, yüklenici firma dövizle borçlanmış ise kur farkı ödemesi yapılması. Vergiden muaf olması (Her türlü iş ve işlemler ile düzenlenecek kâğıtlar, damga vergisi ile harçlardan müstesnadır)
şirketin aldığı finansman kredisini ödeyememesi durumunda krediyi devletin ödeyecek olması. Kamunun özel şirket adına borçlanmış olması. Sözleşmelerin ticari sır diye saklanması, hastane arazilerinin devlet tarafından verilmesi.
Devlet ve özel şirket arasındaki anlaşmazlıklarda, ihtilafa düşülmesi durumunda 21.6.2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu çerçevesinde çözümlenebileceğinin kararlaştırılmış olması. Bilimsel verilere göre hastanelerin yönetilebilir ve verimli olması açısından, hastane yatak sayılarının 100-600 arasında olması öneriliyorken, Adana 1550, Mersin 1250, Kayseri 1584, Ankara-Bilkent 3660, Ankara-Etlik 3566, Eskişehir1081, Bursa 1355, Elazığ 1040, Gaziantep 1875, İzmir Bayraklı 2060, Konya 1250, İstanbul-İkitelli 2662 ve yapımı devam eden İstanbul Sancak tepe Şehir Hastanesinin de 5000 yatak kapasiteli olacağından yönetilebilir olmaması. Şehir hastanelerinin alan olarak çok büyük olması, inşaatı yapanlar için rant kapısı olurken bakım, enerji vb. açıdan kamu için çok büyük yük ve maliyetler getirmesi. Dünya örneklerinde bir ülkede sınırlı sayıda şehir hastanesi varken, Türkiye’de sayının 32’yi bulmuş olması, genel olarak şehirlerin dışında olması, bu durumun sermaye açısından kentsel rant fırsatı olurken halk için ciddi erişim zorluklarına yol açması. Ve vatandaşlarımızın pek çoğunun, özel hastanelere mahkum bırakılmış olması.
Ve sayabileceğimiz pek çok gerekçeden dolayı şehir hastanelerine karşıyız. Devlete ve millete daha fazla zarar vermemesi için acilen kamulaştırılmalıdır.