Şehir içinde yaşayan insanların korkulu rüyası haline gelen olaylar yaşanmaya başlandı. Aslında çok sevimli olan can yoldaşlarımız, niçin korkulu rüyamız haline geldi. Kontrolsüz çoğalmaları, daha önce sahiplenilmiş olup da terk edilmeleri gibi sorunlar var tüm bunların temelinde.

Bu sorun nasıl çözülmeli?

Çocuklarını, eşini bile terk edip gidebilen insanların, beslemek hevesiyle aldığı veya  bir şekilde yakınlaştığı  hayvanları terk etmeleri durumunda, bu canlıların durumu ne olacak?

Sokak hayvanlarının sayısı arttıkça artıyor.

Çözüm kısırlaştırma olabilir mi?

Kısırlaştırma, saldırganlığı engellemiyor. Yalnızca sayılarının artmasına engel oluyor. Ancak bu kapsama alınamamış, kısırlaştırılamamış o kadar çok köpek var ki, hatta kediler de aynı şekilde tehlike arz etmekteler. Bazı kediler oldukça saldırgan tavırlar sergileyerek hayatı insanlara zindan eder duruma gelmekteler.
Sokaklarda başıboş yaşayan kedi ve köpeklerin “sahiplendirilmesi” durumunda sorumluluk sahiplerine aktarılmış olacak ve çevreye zarar vermeleri önlenebilir.
 Peki yeterince sahiplendirme yapılamazsa ne olacak?

Öncelikle satışları engellenmeli ki, sayıları daha da artmasın. Tahmini ölçüm ile 20 milyon civarı köpek olduğunu resmi açıklamalarda yetkililer ifade etmekteler.

Peki bu sayı bu hızdaki çoğalma ile 50 milyona çıktığında ne olacak?

Kesin çözün getirilmesi gerekiyor.

2021 yılında 300.000 kişi ısırılmış, hayvanlar tarafından. Bir kısmı hayatını kaybetmiş durumda. Ölen bu zavallı insanların günahı nedir? Yaşam hakları ellerinden alınan çocuklar, yaşlılar, insanlar ve acı içinde yaşamak zorunda kalan yakınları, onlar ne  olacak?
5199 Sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” ile bu görev ilgili Bakanlığa verilmiş. Yönetmelikler çıkarılması istenmiş. Sahipsiz hayvanları sorununu çözümüne ilişkin yönetmelikleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Hayvanların da insanların da yaşam hakkı var mutlaka. Ancak, sokaklar kedilerin, köpeklerin başıboş gezdikleri yerler olmamalı. İnsanlara yaşamı olanaksız hale getirmemeli. Can dostlarımızın keskin dişleri var, hatta psikolojisi bozuk sahipleri onları bazan silah gibi kullanıyorlar, saldırtarak kendilerini tatmin ediyor ve çevreyi korkutuyorlar. Zaten bu nedenle yasal düzenleme getirilerek bu davranışların engellenmesi temin edilmeye çalışıldı. Tüm bunlar hayatın gerçekleri ne yazık ki. 

Peki, sahibi olmayan, sorumlusu olmayan bir köpek tehlikeli olmaktan nasıl kurtarılacaklar? Belli yerlerde barınaklar yapılmalı, öncelikle sokaklardan toplananlar barınaklara alınarak kısırlaştırılmalı. Belli süre misafir edildikten sonra  sahiplendirilebilmesi için olanaklar sağlanmalı. İnternet kayıtlarıyla köpekler vatandaşın bilgisine sunulmalı, sahiplenilen köpeklere belli süre yemek ve bakım garantisi sağlanabilir.  Belirlenecek bir süre ile sahiplenilmezse ne yazık ki UYUTULMALI. Yabancı ülkelerde uygulanan sistem budur.

Bu sorun, sınırlı olanakları bulunan yerel yönetimlerle çözülemez. Bu sorun, görevli Bakanlık tarafından çözülmelidir. Bakanlık barınaklar yapmalı, sahipsiz hayvanları çıkaracakları yönetmeliklere göre burada konuk etmeli, gerekirse uyutmalı ancak sorunu çözmelidir. Bu konu ülkede güvenlik konusu haline gelmiştir.
Can dostlarımızı sokaklarda yaşamaya, hayırseverlerin gücüne terk etmeye de hakkımız yoktur. Onların yeri sokaklar değildir.

Arabulucu Avukat Nurdan Heris