İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, büyükbaş hayvan yetiştiricilerimiz açısından önemli bir kurum. Birliğin internet sitesinde amaçları şöyle sıralanıyor: Birlik Ana Sözleşmesi doğrultusunda; birlik üyeleri ile koordinasyonu sağlayarak üstün verimli hayvanlar yetiştirmesi için, gerek yurt içinde gerekse yurt dışından ithal edilen ve gerekse yerli ırkların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi. Verimlerinin artırılması, bunların soy kütüğü ve ön soy kütüğü kayıtlarının tutulması. Hayvanlarla ilgili sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve sigorta işlemlerinin yapılması. Üyelerin eğitimlerinin sağlanması. Üyeler arasında yarışmalar düzenlenmesi, ihtiyaçlarının temin ve tedariki ile üretimin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması. Ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması, işletilmesi çalışmaları.

Buraya kadar her şey kağıt üzerinde mükemmel. Ancak olaya dışarıdan baktığımız için, neyin yapılıp neyin yapılmadığını bilmemiz mümkün değil. Birlik, güçlü ve tek olmasına rağmen, bugüne kadar medya da faaliyetleri ile ilgili yeterince boy gösterdiği söylenemez. Bu gibi konular çoğu zaman yöneticilerinin kabiliyetine ve iki dudağının arasından çıkacaklara bakar. Fakat ne kadar kapalı kutu da olsanız, öyle zamanlar vardır ki, rekabet dediğiniz şey, gün gelir her şeyi ele verir.
Mart ayında İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin 12.Olağan Seçimli Genel Kurulu yapılacak. Adaylar çoktan çalışmalara başladı bile. Mevcut Başkan Ahmet Kocaağa, Arif Uyguner, Hasan Çetin, Hüseyin Erkoç gibi isimler adaylardan önde gelenleri. 8 Mart’taki kongre yaklaşırken yarış da her seçimde olduğu gibi giderek kızışıyor. Sosyal medyayı kullananlar, geleneksel medya ile hedef kitlelere ulaşmak isteyenler, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyor.

O isimlerden biri, benim de memleketim olan Bayındır’dan Arif Uyguner. Yaklaşan kongreye ciddi biçimde hazırlanan Uyguner, hayvancılıkla ilgili kooperatifleri tek tek gezerek hem kendini tanıtıyor, hem de yapacaklarını ve vaatlerini sıralıyor. Bana göre en önemli vaadi, “şeffaflık” ve “hesap verebilirlik” ilkeleri. Şimdi diyeceksiniz ki, bu ilkeleri koltuğa talip olan herkes söylüyor ama, seçilip oturduğunda, ne şeffaflık kalıyor ne de hesap verilebilirlik. Bir ilke daha var ki, o da bugünlerde ağızlara pelesenk olmuş vaziyette. “Ortak akıl.” Ben bugüne kadar aklı ortak kullanan ne bir başkana ne de yöneticiye rastlamadım. Herkes, “Her şeyi ben bilirim, Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” havasında. Eh durum böyle olunca da açık kalması gereken kapılar duvar oluveriyor.

Sakın kimse üzerine alınmasın… Bunları niye söyledim. İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin geçmişine şöyle bir baktığımda birçok şaibeli olay var. Detayına girmek şu aşamada doğru olmaz. Hoş o vakalardan somut bir sonuç da elde edilmiş değil. Neyse biz önümüze bakalım. Daha şimdiden yanlış yapan ve yapacak olan varsa kulaklarına küpe olsun. Her aday, verdiği sözleri vaatleri günü gelip o koltuğa oturunca unutmasın yerine getirsin.

Mesela, yarış sathı mahallinde ortaya atılan bir iddia var. Birliğin Torbalı sınırlarında 44 bin metrekarelik büyük bir arazisi bulunuyor. Bergamalı aday Hasan Çetin, bu arazinin satılmak istendiğini ve bunun için de genel kuruldan yetki alınması için Birliğin karar defterine işlendiğini ve yönetim tarafından kongrede gündeme alınacağını söylüyor. Çetin, o karar defterinde Arif Uyguner’in de imzasının bulunduğunu söylüyor.

Uyguner de yalanlamıyor olayı, ancak “şerhli” imza verdiğine dikkati çekiyor. “Şerh koymak” en basit tabiri ile “alınan karara karşı çıkmak” olarak ifade ediliyor. Bu açıdan bakıldığında Uyguner, o tarlanın satışı için genel kurula madde olarak getirilmesine karşı çıkıyor. Ha, bu karşı çıkışa rağmen madde genel kurula gelir ve üyeler “satılsın” derse, buna kim karşı çıkabilir. Bu durumda Uyguner de diğer karşı çıkanlar da sorumlu değildir.

Hemen toparlayalım. Eğer Arif Uyguner başkan seçilirse, inanıyorum ki koyduğu şerhin arkasında duracak ve o tarlayı sattırmayacaktır. Kısacası ortada bir belge ve şerh varken, önyargı ile davranmak, aklı başında olan insanlara yakışmaz. Bu kentin, kavga halinde değil, güçlü ve yumrukların tek bir yere vurulduğu bir Birliğe ihtiyacı var!