Dünya işçilerinin birlik mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ın ülkemizdeki serüvenine dair 1988’de Hakan Tartan’ın hazırladığı dosyada ilginç tartışmalar var. Buyurun 1 Mayıs hallerimize

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk defa İzmir’de 1906 yılında Basmane’de kutlandı 1 Mayıs. 1921’in İstanbul’unda binlerce işçi Saraçhane’de İngiliz işgalini protesto edecek cesaretteydi. Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde 1 Mayıs Türkiye işçilerinin bayramı olarak kabul edildi. Aynı yıl İstanbul ve Ankara’da işçiler meydanlardaydı. Ancak 24 Mayıs’ta Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası (Partisi) yöneticileri tutuklandı. 1935’te kanunda yapılan değişiklikle “işçi bayramı” artık “bahar bayramı” olarak kabul edildi. Ve Türkiye’de 1 Mayıs yarım asırdan fazla kutlanmayacağı “ışıksız” bir devri yaşadı. 1976’da DİSK kutlama yaptı. 1977’de Taksim Meydanı’nda yaşanan kanlı 1 Mayıs sonrası kutlamalar sonlanmadıysa da 1 Mayıs’a dair tartışmaları başlattı. 12 Eylül 1980 Darbesi ise bahar bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs’ı bile yasakladı. 

1987’de yapılan genel seçimlerden sonra Türkiye’de Avrupa Topluluğu’na girme ve demokratikleşme süreci tartışmaları yaşanırken 1 Mayıs’ın bayram olarak kutlanması yeniden gündeme gelir. Milliyet gazetesinin her Pazar günü yayımlanan “Aktüalite” ekinin 1 Mayıs 1988 tarihli sayısında kapakta “1 Mayıs: Bayram mı Yasak mı?” başlığı yazılı. Hakan Tartan’ın hazırladığı dosyada dönemin milletvekilleri, sendika başkanları, işçiler başlıktaki tartışmaya dahil oluyor. Dosya 36 yıl önce ülkemizdeki siyasi atmosferi görebiliyoruz. 2009 yılında “Emek ve Dayanışma Günü” ilan edilen ve ardından resmi tatil olarak kabul edilen 1 Mayıs’ın ülkemiz serüvenini de okuyoruz. 

İŞÇİ AKKAYA KONUŞUYOR

Muhabir Hakan Tartan, söze iki çocuk babası işçi Dursun Akkaya ile giriyor. Zor koşullarda yaşayan bu işçi ailesi 1 Mayıs’a dair konuşuyor. Şöyle diyor Akkaya, “Unuturdular bize bayramı. Oysa 1 Mayıs bir zamanlar işçi bayramıydı. 1 Mayıs yine bayramımız olmalı”. 

Dönemin SHP Malatya Milletvekili İbrahim Aksoy ve 20 arkadaşı 1 Mayıs’ın yeniden bayram olarak kutlanması için üç maddelik bir yasa teklifi verdiğine de değinilir.

O teklifte şu ifadelere yer verilir: 

“1 Mayıs, insanlığın ve uygarlığın geldiği son aşamayı vurgulayan bayramdır. Emeğin mal, emekçinin köle olmadığını belirleyen bayramdır. Demokrasinin emeğe dönüklüğünü; emeğin demokrasiyi yaratan temel güç olduğunu 1 Mayıs’la algılar insan. Bağımsızlık Bayramı gibi, Cumhuriyet Bayramı gibi, Çocuk Bayramı gibi”.
Tabii 1988’de sendikaların kutlamalar için yaptıkları girişimler de anlatılır. 6 sendika (Petrol-İş, Kristal-İş, Deri-İş, TÜM-TİS, Otomobol-İş ve Bank-Sen) İstanbul’da 1 Mayıs’ı kutlamak için başvuru yapar ancak valilik reddeder. 22 Nisan’da E. Meral Ekim’in yaptığı ortak açıklamada, “12 Eylül’cü yasakçı mantığın bir uzantısı olan bu keyfi karar geri alınmalıdır” çağrısı yapılır. 

FİŞLENEN YASA ÖNERİSİ

Dosyada Tartan’ın konuşturduğu kişilerden biri de SHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol’dur. Anadol, çok partili sisteme geçildikten sonra 1 Mayıs’ın “İşçi Bayramı” olarak kutlanması için yasa önerisini sunan kişidir. İlginç olması açısından Anadol’un yasa önerisiyle ilgili söylediklerini buraya olduğu gibi alıyorum:
“1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olması için arkadaşlarla birlikte Türkiye’de ilk kez yasa önerisi verdim. 1977 Nisan ayında vermiştik. Erken seçim oldu. Önseçim konusu gündeme geldi. Benim önerime olumlu-olumsuz hiçbir yanıt verilmedi. 1977 seçimlerinde tekrar milletvekili oldum. Yasa teklifini bir bir daha verdim. Yeniledim. 45 gün içinde ses çıkmadı. Bir yıl içinde ses çıkmadı. Hasır altı mı edildi, dalga mı geçildi? Kasıtlı olarak mı askıda bırakıldı, bilmiyorum. Barış Derneği (12 Eylül sonrası aydınların yargılandığı ünlü dava- Mazlum Vesek’in notu) davası nedeniyle tutukluydum. Hakkımda gelen yazıda ‘1 Mayıs’ın işçi bayramı olması yolunda yasa teklifi vermiştir’ ifadesi kullanılıyordu. Sanki bir suçmuş gibi. Yani biz milletvekili olarak kanun teklifi verirken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden izin alacaktık da haberimiz yokmuş. Bir yandan demokrasicilik oynarken, ulusal iradenin parlamentodaki temsilciliğini yaparken meğer izleniyormuşuz”. 

BAŞTÜRK VE 1977 1 MAYIS’I

Dönemin DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk de tartışmaya dair görüşlerini açıklar. Baştürk, 1977 1 Mayıs’ının faillerinin bulunamamasını gündeme getirir. Dosyanın aydınlatılmasını ister. Baştürk, 1980 öncesi işçi sınıfı mücadelesi içinde yer alan isimlerin o günkü konumuna atıfta bulunarak bir değerlendirme yapar:
“1980 1 Mayıs’ı sokağa çıkma yasağı ilan edilerek kutlatılmıştır, 12 Eylül operasyonu ile de 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler idamla yargılanmıştır. Haklarındaki köksüz ve temelsiz iddialar mahkemeler önünde çürütülen ve bugün Türk halkınca aklanan kişiler yine halkımızın oy ve iradesiyle parlamentomuz içindedir. Önemli olan mahkemelerin, savcıların iddiaları değil, halkımızın bu düşünceye vermiş olduğu yanıttır. 1 Mayıs’ların yasaklanmasının karşısında gerekli tepkiyi yine birlikte göstereceğiz. Bu konuda gerekli çalışmalar sürdürülmektedir”. 

Baştürk’ün bahsettiği ve DİSK Davası’ndan idamla yargılanan Fehmi Işıklar 1987 seçimlerinde SHP Bursa Milletvekilidir. Işıklar da, Avrupa Topluluğu’na girme sürecine işaret eder ve 1Mayıs için mücadele edeceklerini söyler. 

TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ NE DEMİŞ?

Tartan dosya kapsamında Türk-İş eski Genel Başkanı Halil Tunç’a da söz hakkı verir. Tunç, Özal hükümetini eleştirir ve Türk işçisinin karşı karşıya olduğu saldırılara değinir. 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak kutlanması gerektiğini savunur. 

Türk-İş’in eski başkanı bunu savunurken dönemin Türk-İş Genel Başkanı Şevket Yılmaz ise şunları söylüyor:

“1 Mayıs ile ilgili konuşmak istemiyorum. Biz protesto mitinglerini bitirmek için uğraşıyoruz.3-4 sendika 1 Mayıs’ı istiyor diye işi-gücü bırakacak mıyız? Eğer onlar istiyorsa başvursunlar, toplantılarını yapsınlar. Türk-İş’e bağlı 30 sendika var. 1 Mayıs konusunda hepsinin kararı önemli”. 

Hak- İş Genel Başkanı Necati Çelik konuyu geçmişte yaşanan kanlı olaylara götürerek karşı çıkar. Çelik şunları söylüyor:

“Öncelikle Türk çalışanının bayrama takati olup olmadığı tartışılmalı. 1 Mayıs geçmişte kanlı olaylara sahne olmuş ve ülke insanının nefretini kazanmıştır. Bu yüzden bana göre işçimizin gündeminde 1 Mayıs’tan ziyade ekmek kavgası yaşamaktadır. Bugüne değin 250 bin üyeli Hak-İş Genel Başkanı olarak hiçbir üyemizden ‘Neden 1 Mayıs’ı bayram olarak kutlamıyoruz?’ sorusuyla karşılaşmadığımı ifade etmek isterim. 1 Mayıs işçinin değil, bir kısım sosyalistlerin gündeminde yer almaktadır”. 

1988’de bu açıklamayı yapan Hak-İş’in sonrasında özellikle AK Parti iktidarları döneminde 1 Mayıs kutlamaları için özel gayret sarf ettiğini belirtelim. Meraklısı için Hak-İş’in tarihinin de okunması elzemdir. 
Tartan’ın konuşturduğu ve en ilginç cevabı aldığı kişi bize göre göre Harb-İş Genel Başkanı Kenan Durukan’dır. Şunları söylüyor Durukan, “Kutlamak yerine bu ülkedeki işçilerin durumu için matem tutmalıyız”.

DYP’LİNİN CEVABI

Türkiye’nin en güçlü sendika başkanları böyle cevaplar verirken merkez sağdan bir ismin cevabını da aktaralım. TBMM eski başkanlarından ve DYP İzmir İl Başkanı Sabit Osman Avcı, “Belli ölçüler içinde işçilerin kendi bayramını kutlaması kadar doğal bir şey olamaz. Türkiye’de 3 milyon işçi varsa, bunların bayramı da olmalıdır. Ben de Taksim Meydanı’nda bayrak taşımış biri olarak işçinin bayramını destekliyorum. 

Milliyet Aktüalite’nin 1 Mayıs 1988 tarihli sayısındaki ankette 100 okuyucuya  “Sizce 1 Mayıs günü İşçi Bayramı olarak kutlanmalı mı kutlanmamalı mı?” sorusu yöneltilir. 77 kişi kutlanmalı cevabı verirken 19 kişi kutlanmamalı cevabını verir. 4 kişi de çekimser kalır. 

İşte size 1988’den bir Türkiye 1 Mayıs’ı manzarası.